Su tüm yaşam fonksiyonlarımızın düzenlenmesinde kilit rol üstleniyor. Ancak iş hayatının yoğun temposu ve günlük yaşamın koşuşturması arasında çoğu zaman yeterince su içmemek gibi önemli bir hataya düşebiliyoruz!
Acıbadem International Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu Oğuz, yeterince su tüketmediğimizde başta dehidrasyon, erken yaşlanma, tansiyon ve sindirim problemleri olmak üzere pek çok önemli sağlık sorununun gelişebileceği uyarısında bulunarak, “Bu nedenle vücudunuzun her gün ihtiyaç duyduğu miktar kadar su içmemiz oldukça önemli. Günlük 8-12 bardak su içmenin en doğrusu olduğunu söyleniyor. Ama gerçek şu ki ihtiyaç duyduğunuz su miktarı cinsiyetinize, ne kadar egzersiz yaptığınıza, havanın ne kadar sıcak olduğuna ve başka birçok faktöre bağlı olarak değişkenlik gösterebiliyor. Tıp Enstitüsü (IOM), yetişkin erkekler için her gün toplam 13-15 bardak (yaklaşık 3 litre) sıvı öneriyor. Kadınların da her gün 9 bardak (2 litreden biraz fazla) sıvı tüketmelerini tavsiye ediyor” diyor.
İşte bu noktada çoğumuzun aklına pek çok soru takılıyor: Limonlu su fayda sağlar mı? Sabah aç karnına su içmeli miyim? Ilık su mu, yoksa soğuk su mu daha faydalı? Su zayıflatır mı? Acıbadem International Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu Oğuz, yaşam kaynağımız olan su tüketimi hakkında en çok merak edilen 8 soruyu yanıtladı; önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.
Az su içmenin yanı sıra çok su içmek de vücudumuzdaki sıvı elektrolit dengesini bozarak sağlığımızı tehdit edebiliyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu Oğuz, “Kalp yetmezliği veya böbrek hastalığınız varsa sıvı alımınızı sınırlamanız gerekebiliyor. Zira çok su içtiğiniz zaman böbrekleriniz fazla suyu atamazsa, ‘hiponatremi’ denilen tablo ortaya çıkabiliyor. Bu, kanınızdaki minerallerin seyreldiği veya sulandığı anlamına geliyor. Sonuç olarak, kandaki sodyum seviyeleri düşüyor, vücudunuzun su seviyesi yükseliyor ve hücreleriniz şişiyor. Bu durum oldukça ciddi, hatta yaşamı tehdit eden sorunlara yol açabiliyor” diyor.
Sabah kalkar kalkmaz içilen 500 ml suyun kan akışını hızlandırdığı, yeni kan hücrelerinin üretimini artırdığı ve cildinizin parlamasını sağladığı kanıtlandı. Sabahları aç karnına su içmek aynı zamanda bağırsakların çalışmasına katkı sağlayarak fazla kilolardan kurtulmanıza da yardımcı oluyor. Ayrıca daha az açlık hissetmenizi sağlamasının yanı sıra bağırsaklarda yer alan toksinlerin vücudunuzdan atılmasına da yardım ediyor. Bunların yanı sıra metabolizmanızı hızlandırıyor, saçlarınızın daha sağlıklı ve parlak bir görünüme sahip olmasına katkıda bulunuyor, mide ekşimeleriniz varsa sorunu hafifletiyor, böbrek taşı oluşumunun ve mesane enfeksiyonlarının önlenmesine destek oluyor ve bağışıklık sisteminizi güçlendiriyor.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu Oğuz, sabahları limonlu veya sirkeli su içmenin faydalı olduğunu belirterek, nedenlerini şöyle sıralıyor: “Sirke ve limondaki potasyum kan basıncını kontrol etmeye yardımcı olabiliyor. Sabahları ılık limonlu su içmekten alacağınız C vitamini, kardiyovasküler hastalık ve felç riskini azaltabiliyor. Aynı zamanda hastalıklarla ve aşırı asidik ortamda gelişen kötü bakterilerle savaşan vücut pH'ını yükseltiyor, sağlıklı hücre işlevini ve yapısını destekliyor, bakteri ile virüsleri vücuttan uzaklaştırıyor” Ancak asidik içerikleri yüksek olduğu için reflü veya gastrit gibi mide problemleriniz varsa, limonlu veya sirkeli suyu tüketmemeniz öneriliyor.
Su içmenin en doğru şekli, bir bardak suyu 10-15 saniye zaman diliminde yudum yudum içmektir. Suyu öğünlerinizden yarım saat önce ve yarım saat sonra tüketmeniz, midenizin genişlemesinin önüne geçmenize yardımcı oluyor. Dikkat! Bir seferde çok fazla su tüketmek midede şişkinliğe ve rahatsızlığa yol açabiliyor.
Yemekle beraber tüketilen yaklaşık bir bardak (200 ml) su, büyük besinlerin parçalanmalarına yardımcı olarak yemek borusundan midenize geçişini kolaylaştırıyor. Ayrıca, besini sorunsuz bir şekilde hareket ettirmeye katkı sağlayarak şişkinlik ve kabızlığı önlüyor.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu Oğuz, su içmenin en güvenli yolunun çok sıcak suyun ağızda tahrişlere yol açabilmesi, çok soğuk suyun ise burun mukozasını kalınlaştırabilmesi ve solunum yolu geçişlerini zorlaştırabilmesi nedeniyle ılık su tüketmek olduğunu belirtiyor. Elif Gizem Arıburnu Oğuz, “Ancak soğuk su içmenin de birçok faydası var. Örneğin egzersiz yaparken, koşarken veya dışarıda hava çok sıcakken yükselen vücut sıcaklığını düşürmek için soğuk su içmek iyi bir seçenek olabiliyor” diyor. Sonuç olarak ister soğuk ister sıcak, isterseniz de ılık su için; önemli olan vücudunuza almanız gereken suyu ihmal etmemenizdir.
Spor yaparken organlarımız ve hücrelerimizin düzgün çalışmalarını sağlamak için suya ihtiyacımız var. Egzersiz yaparken su içmek vücut ısımızı düzenlemeye de yardımcı oluyor. Dolayısıyla egzersiz sırasında yeterince su içmezseniz, kendinizi dehidrasyon ve başka komplikasyonlar için büyük riske atmış olursunuz. Ayrıca kaslarınız yorulmaya başlar, kramplar, güçsüzlük ve koordinasyon kaybı yaşayabilirsiniz. Dehidrasyon durumunda vücudunuz kendini soğutamaz, vücut ısısının yükselmesi sonucunda sıcak çarpması gibi ciddi tablolar oluşabilir. Dehidrasyonu önlemek için sadece egzersiz yaparken değil, egzersiz öncesi ve sonrasında da içtiğiniz su miktarına dikkat edin. Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu Oğuz, egzersiz yaparken ne kadar su içilmesi gerektiğine dair kesin kuralların olmadığına işaret ederek, “Çünkü metabolizma kişiden kişiye değişkenlik gösteriyor. Terleme oranınız, bulunduğunuz ortamdaki ısı ve nem, ne kadar uzun ve yoğun egzersiz yaptığınız gibi faktörleri göz önünde bulundurmalısınız” diyor.
Yapılan araştırmalarda, suyun metabolik hızı yüzde 30’a kadar arttırdığı tespit edilirken, yemeklerden önce içilen suyun tokluk hissi oluşturduğu ve bu sayede daha az yememizi sağladığı ortaya konmuş. Başka bir çalışmada, öğünlerden önce içilen suyun bu etkileri sayesinde ortalama 75 kalori daha az almamızı sağladığı belirtilmiş. Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu Oğuz, metabolizmamıza etki eden büyük etmenlerin ise genler ve yaşımız olduğunu vurgulayarak, “Bunlar müdahale edemediğimiz iki faktördür. Müdahale edebileceğimiz faktörler ise yeterli ve kaliteli uyku, yeterli beslenmek, egzersiz yapmak diyebiliriz. Su içmenin metabolizma hızı üzerinde pozitif bir etkisi vardır. Ancak bu etki, kilo verme hedeflerini önemli ölçüde etkileyemeyecek kadar küçüktür. Yani biz metabolizmamızı hızlandırmak için daha büyük etkileri olan faktörlere odaklanmalıyız” bilgisini veriyor.