WASHINGTON (İHA) - ABD'nin Irak'a muhtemel bir müdahalesine karşı çıkanların büyük bölümü, aslında bunun bir petrol savaşı olduğunu ileri sürüyor. Bu görüşe göre, büyüyen ekonomilere sahip Çin ve Rusya, dünyanın ikinci büyük petrol rezervine sahip olan Irak'ta tümüyle ABD denetiminde bir yönetim istemiyor.
Siyasi gözlemciler, ABD'nin, Irak'a askeri müdahaleye imkan tanıyacak bir BM kararı çıkarmasına engel olabilecek üç ülkeyi 'Rusya, Fransa ve Çin' olarak açıklıyor.
Gözlemcilere göre, Güvenlik Konseyi'nde veto hakkı bulunan bu ülkelerin, Irak'ta rejim değişikliğine yol açabilecek böyle bir operasyona sıcak bakmayışında, Saddam Hüseyin'le yapmış oldukları, toplamı 44 milyar varili bulan petrol ihracatı anlaşmasının etkisi büyük. Bu aşamada, Rusya ve Fransa'nın ikna edilmesi çabaları önem kazanıyor.
Rusya'nın Irak'tan şu anki rakamlara göre 10 milyar dolar tutarında bir alacağı bulunuyor. Saddam sonrası muhtemel yeni Irak yönetiminin müstakbel yöneticilerinin de, perde arkasında Rusya'yla pazarlıklar yürüttükleri ve Moskova'nın da, 'Bizim alacaklarımızı gözetin ve zarar görmemizi önleyin' şeklinde taleplerinin olduğu perde arkasında konuşuluyor.
Siyasi gözlemciler ayrıca, kısa süre önce, ABD'nin tüm muhalefetine rağmen Rusya'yla Irak arasında en az 40 milyar dolarlık kapsamlı bir ekonomik işbirliği anlaşması yapıldığına ve yalnızca geçen yılın ikinci yarısında Rus şirketlerinin Irak'ta 1 milyar 400 milyon dolarlık yeni anlaşmalar yaptıklarına dikkat çekiyor. Fransa'nın da, Irak'la benzer ekonomik ilişkileri bulunduğu hatırlatılıyor.
ABD'NİN IRAK HESABI Gözlemciler, Irak'a müdahale planlarını petrol savaşıyla açıklayan görüşlere göre, eğer ABD, dünyanın ikinci büyük petrol rezervine sahip Irak'ta kendine yakın bir yönetim kurdurursa, hem ihtiyaçlarını karşılaması kolaylaşacağını, hem de 21. yüzyılın süper gücü olmaya aday gösterilen Çin'in ve AB gibi güçlü bir rakibin enerji ihtiyacı açısından kendisine bağımlı hale gelmesini sağlayacağını bildiriyor. Bu teoriyi rakamlarla da desteklemenin mümkün olduğunu ifade eden siyasi gözlemciler, hala en önemli enerji kaynağı olan petrolün, dünyanın enerji tüketiminde yüzde 40 ile ilk sırayı aldığını kaydediyor.
ABD YÖNETİMİ 'PETROLCÜ' Muhtemel bir harekatın petrol motifli olabileceği yolundaki yorumları dile getirenler bir gerçeğe daha dikkat çekiyorlar: Amerikan yönetiminde en üst düzeyinde bulunan 4 kişinin, yani Başkan George Bush, Başkan Yardımcısı Dick Cheney, Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleeza Rice'ın, büyük petrol şirketleri kökenli eski yöneticiler olması.
Bu arada İHA muhabirinin, BP tarafından hazırlanan 2002 Dünya Enerji Raporu'ndaki verilerden derlediği bilgilere göre, 2001 sonu itibariyle ABD, Kanada ve Meksika'nın, yani Kuzey Amerika'nın petrol rezervinin 63 milyar 900 milyon varil olduğu görülüyor.
Ortadoğu'nun petrol rezervi ise, Kuzey Amerika'nın rezervinin neredeyse 10 katından fazla: 685 milyar 600 milyon varil. Bölgedeki en büyük petrol rezervine 261.8 milyar varille Suudi Arabistan sahip bulunuyor. Irak'ın rezervi ise 112.5 milyar varil. Bu ülkeleri sırasıyla Birleşik Arap Emirlikleri (97.8 milyar varil), Kuveyt (96.5 milyar varil) ve İran (89.7 milyar varil) takip ediyor.
Amerikan Enerji Enformasyon Dairesi'nin tahminlerine göre, 2020 yılında ABD'nin günlük petrol ihtiyacı 25 milyar 800 milyon varile çıkacak. Günlük petrol tüketim rakamlarına bakınca da, ABD tek başına Ortadoğu ülkelerinin 10 katından fazlasını tüketiyor. Amerika'yı petrol tüketimi sıralamasında AB, Japonya, Çin ve Ortadoğu ülkeleri takip ediyor.