Hıdır Daştan / Mali Müşavir
Yurt genelinde 120.000’i aşkın meslektaşımızın bugünlerde en çok dikkat etmesi gereken konu “tasdik” işlemi. Mükelleflerimizin yasal defterlerini 31 Aralık 2020 tarihine dek tasdik etmeyi unutmayalım, tasdik önemli (!)
Türk Ticaret Kanunu'nun 562/1-c bendine göre; Kanunun 64'üncü maddenin üçüncü fıkrası ve uyarınca defterleri tasdik ettirmeyenlere 30.03.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kanunun 17/7 maddesi hükmü de dikkate alınarak, 2020 yılı için 9.387,00 TL idari para cezası uygulanır.
Yasal süresinde defterlerini tasdik ettirmeyen bilânço esasına göre defter tutanlar için, aylık asgari ücretin on iki katı tutarında, (2020 yılı için bu tutar 35.316,00 TL) İdari Para Cezası uygulanır.
Yasal defterlerin zamanında tasdik ettirilmemesi, usulsüzlük cezası dışında, re ‘sen vergi tarhiyatına, KDV indirimlerinin reddine sebep olabileceği gibi, defterin tasdiksiz veya zamanında tasdik edilmemiş olması hali bu defterlerin sahibi lehine delil olabilme özelliğini de yitirir. Bununla birlikte hapis cezası riskini de beraberinde getirmektedir (VUK 359 a).
Mükelleflerin tutmak zorunda olduğu defterler ve bu defterlerin tasdik süreleri ve tasdik işleminin süresinde yaptırılmamasının sonuçları 5510 sayılı Kanun’da, Vergi Usul Kanunu’nda ve Türk Ticaret Kanunu’nda ayrıntılı tarif edilmiştir. Maddi boyutu ağır cezalar içerdiğini bilmeyen meslektaşımız yoktur zaten. Tasdik önemlidir; tasdik maddi yönden çok çok önemlidir.
Ancak defterleri tasdik ettirmek kadar, hatta ondan daha önemli tasdikler de var; meslektaşın duruşuyla belirlenecek olan “mesleğin geleceği, saygınlığı ve etik değerlerinin” tasdiki.
Her sene sonu meslektaşlar, mükelleflerinin defter tasdik noter işlemleri ve dönem içerisinde kullanacakları kâğıt, toner ve klasör gibi kırtasiye, internet kullanımı ve sair giderler için tahmini bütçelerini yapar ve oluşan bu “masraf katılım payını” Müşavir Derneklerin önermiş oldukları hesaplamalarıyla karşılaştırır ve örtüşüyorsa bu tutarı, değilse kendi hesaplamalarına göre belirlenen tutarı talep ederler.
Her sene bu zamanlar mükelleflerimize akıl hocalığı yapan birileri çıkar ve şirketin mevcut Mali Müşavirinin kendilerine tebliğ ettiği “defter tasdik, kırtasiye ve sair giderler” tutarını özellikle “defter tasdik bedeli” şeklinde nitelendirip işi ucuzlatarak tutarın çok yüksek olduğunu ve o tutarın yarısına kendisinin bu işi yapabileceğini ifade ederler. Çoğu zaman ücretteki bu tenzilatın hizmette kaliteyi düşürerek işe yansıyacağını düşünemeyen ve tek derdi anı kurtarmak olan mükellef, ucuz bir anlaşmayı imza altına alır meslektaşımızla(!) Ayak oyunları ile “kapılan” bu müşteri mesleğe vurulan “haksız rekabet” ibret mührüdür aslında. Genel kurullarda da konuşulan bu kronik hastalığı bu “haksız rekabeti” bize Avukatlar, Doktorlar, Mühendisler yapmıyor; sözüm ona bir diğer meslektaşımızın pusuda bekleyen kıvrak zekâsı yapıyor(!)
Meslektaşımla sohbet ediyoruz; anlattıklarına göre mükellefine “defter tasdik kırtasiye ve sair gider katılım payı” tutarını tebliğ eden meslektaşıma yeni yılda başka bir Mali Müşavir ile çalışacağını söylemiş mükellefi. Durum böyle olunca yine her sene sonu olduğu gibi yine aynı haksız rekabet filmi mi sergileniyor diye düşünmedim değil. O ana dek memnuniyet çerçevesinde yürüyen “mükellef-Müşavir” ilişkisi hangi yetersizlik nedeniyle son buluyor diye düşünüyor insan. Bilgi yetersizliği nedeniyle hata mı yapılmış ya da doğru yönlendirme olmadığı için kayba mı uğramış mükellef, ortaya bir sorun çıkmış ve çözememiş mi meslektaşımız, acaba asıl sorun ne? Belli ki sorun tamamen duygusal…
Bir Mali Müşavir, aslolan işinin dışında her işi yapabilir; yerine göre mükellefinin vergi dairesindeki, sigortadaki, ticaret odasındaki şahsi işlemlerini, aracının cezasını, sözleşmelerinin takibini, ruhsat işlemlerini her şeyini yapabilir, onun tercihidir ancak meslektaşına “haksız rekabet” yapamaz, yapmamalı. Bu konuda tercih hakkı olamaz!
Meslektaş bilgisinin gücü ile müşteri kazanmalı, aynı işi daha ucuza yapabildiği için değil. Ucuz yapılan her işin zamanla olumsuz yansımaları kaçınılmazdır. Daha fazlasını ve daha iyisini yapabildiği, sürekli güncel olduğu ve teknolojiye ayak uydurduğu ve bu artılarını müşterisinde uygulayabileceğini gösterdiği için müşteri kazanmalı, daha ucuza yapabildiği için değil.
Ya bu meslekte “haksız rekabet yok” diyecek ve çarkın bir dişlisi de biz olacağız ya da “saygın meslek temiz meslektaş” mücadelesini verip içimizdeki çürük elmaları bir bir ayıklayıp ve mesleğimizin hak ettiği güvenilir, saygın ve elit düzeye hep birlikte çıkaracağız. İşimizin ciddiyetinin, sürekli güncel kalmanın maliyetinin, bilginin değerinin öncelikle bizler farkında olacağız ki; hizmet alanlara da, emeği hak ettiği bedel karşılığında verebilelim. Mali Müşavir olabilmek için sarf edilen çabanın Avukatların, Doktorların ve Mühendislerin sarf ettiği çabadan ve emekten az olmadığı iddiasındayım. Hatalarımızla yüzleşmeliyiz. Ya hatalarımızla yüzleşecek ya da bir birimize saygımızı yitirip yüzsüzleşeceğiz!..
Sayıca 120.000’i aşan biz Mali Müşavirler sene sonları “tasdik” işlerini yapalım yapmasına ama bir de “etik kurallarımız olduğunu, bir birinin ekmeğine göz dikmeyen, bağıra bağıra haksız rekabet yapmayan, bilginin değersizleştirilmediğinin de tasdikini” yapmak zorunda olduğumuzu unutmayalım. Ucuz bir meslek yapmıyoruz biz; rekabet bilgiyle olur, hak edilen ücretten daha ucuzuna yapabilme vaadiyle değil…