Anayasa Mahkemesi'nin Gezi davasında tutuklu bulunan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay'la ilgili iki kez hak ihlali kararı vermesi Meclis'te hareketlilik yaşandı. Muhalefet partileri yargı krizini görüşmek için tatilde olan Meclis'i olağanüstü toplanmaya davet etmişti. Talep, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından reddedildi.
Kurtulmuş'un kararının ardından Meclis'te bulunan İYİ Parti hariç diğer muhalefet partileri görüşme sonrası ortak bildiri yayımladı.
Ortak bildiride şu ifadelere yer verildi;
Anayasa'nın 153. maddesinin açık hükmüne rağmen Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamamakta direnen Yargıtay 3. Ceza Dairesi'nin tutumu çerçevesinde gelişen olaylar ve açıklamalar nedeniyle, süreç bir yargı krizi olmaktan çıkmış ve derin bir demokrasi krizine dönüşmüştür.
14 Mayıs 2023 tarihinde halkın iradesiyle milletvekili seçilen Can Atalay, Anayasa Mahkemesi'nin hakkında verdiği iki karara rağmen Silivri Cezaevi'ndedir. Ortaya çıkan bu durum, yargının yasama erkine müdahalesi olmakla kalmayıp, aslında Türkiye'de yaşanan politik gerçekliğin bir yansıması olarak, yürütmenin ve tek adam rejiminin tahakkümü ile erkler ayrılığının ortadan kaldırılması, tüm yurttaşlarımızın kişi güvenliği hakkının yasal güvencelerinin keyfi uygulamalara açık hale getirilmesi anlamını taşımaktadır.
Yukarıda tanımlanan olayları ele alarak görüşmesi ve kendi gündemine hakim olan TBMM'nin tutumunun belirlenmesi amacıyla, sekiz partinin temsilcilerinin yeter sayıda imzasıyla, Meclis'in olağanüstü toplanması istemiyle hazırlanan dilekçe, 5 Ocak 2024 tarihinde TBMM Başkanlığı'na sunulmuştur. Buna karşın Meclis Başkanı imzasıyla 9 Ocak 2024 tarihinde tarafımıza ulaşan yazıda, Anayasa, İç Tüzük ve Meclis teamüllerine aykırı olarak, talebimiz reddedilmiştir.
Bilindiği üzere, TBMM 2023 yılında son mesaisini 27 Aralık 2023 tarihinde tamamlamış ve çalışmalara 16 Ocak 2024 tarihine kadar ara vermiştir. Bu fiili duruma karşın, Meclis'in tatil ya da ara verme kararı bulunmadığı yönünde bir görü ileri sürülerek Meclis'in toplanmasının reddedilmesi, her şeyden önce hukukun genel ilkelerine ve iyi niyet kuralına aykırıdır. Dahası, 2 Ocak 2020 tarihinde benzer bir durumda TBMM, dönemin Meclis Başkanı tarafından toplantıya çağrılmış ve toplantı gerçekleştirilmiştir.
TBMM'de temsil edilen sekiz siyasi partinin grup başkanları, grup başkan vekilleri ve yeter sayıda milletvekilinin imzasıyla verilen söz konusu talebimiz karşısında, Meclis Başkanının takdir yetkisi değil, bağlayıcı yetkisi bulunmaktadır. Buna karşın Meclis Başkanının bu talebimizi reddetmesi, Anayasa'nın 93, İç Tüzük'ün 7. maddelerinin ihlali yanında, TBMM teamüllerinin çiğnenmesi ve bu alanda tamamen keyfiyetin hakim kılınması anlamını taşımaktadır. Somut durumdan çok öte, Meclis Başkanının ortaya koyduğu bu tutumla, bundan böyle ülkemizin karşılaşacağı önemli gelişmeler karşısında, TBMM'nin olağanüstü toplanarak ülke gündemine müdahale gücü tartışmaya mahal bırakmayacak bir hale getirilmektedir.
Bizzat Başkanı tarafından Meclis'in etkisizleştirme ve işlevsizleştirme çabalarının, mevcut iktidarın tutumundan ayrı değerlendirilemeyeceğinin farkındayız. Bu bağlamda ifade etmek isteriz ki, Meclis Başkanı; haklı, hukuka ve kamu yararına uygun taleplerimizi üzerinden siyasi karar üstünlüğü kurma durumundan kendisini çıkarmalıdır ve Meclis'in hukukunu korumalıdır.
Aşağıda imzası bulunan ve farklı siyasi müktesabatlara sahip olan sekiz siyasi partinin temsilcileri olarak, bu açık hukuksuzluğa ve keyfiyete sessiz kalmayacağımızı ve hukuki-demokratik tepkilerimizi her türlü platformda seslendirme kararında olduğumuzu kamuoyuna duyururuz.
Saygılarımızla..."