Evet herkes için en azından çoğu zaman normal olan bu durum reklamcılar için bir mucize belki de bir kıyamet habercisidir. Saat 18:05 gibi bir reklamcı arkadaşınızı arayın "bro neaber ya" diyin, anlayacaksınız.
İşte bu şirin mi şirin! ekran görüntüsüdür. Zaten iyi bir reklamcının ekranında her zaman 3 adet sunumu açıktır.
Eğer reklamcı bir arkadaşınız işe gelmediyse ve koltuğunu boş görürseniz, ilk düşündüğünüz hangi ajans ile görüşmeye gittiği sorusudur. Çünkü reklamcı olduğundan dolayı hasta olma hakkı yoktur.
Her toplantının sonunda, her akşam iş çıkışı, her cuma hafta bitimi engellenemez bir kopma isteği.
Girdiğin toplantıda sunumlar ve slaytların sonu gelmez. Öyle bi an gelir ki için geçer...
Neden? Çünkü onlar yemeklerini her daim klavye önünde yerler. Kadınsa kepekli ton balıklı sandviç, erkekse ekstra sos dökülmüş bir burger. Reklamcının en favori restoranı kendi masasıdır.
Müşteri de haklı tabi. Sizin süper kahramanlar olduğunuzu düşünürler. Bir gece her şeyi çözebilecek gibi kudretleriniz vardır sizin!
Bazen gülüp- gülmediğinize bakmazlar ama siz çoktan tribe girmişsinizdir ve 'belki izleniyorumdur' paranoyasıyla gülme taklidi yapmaktan kendinizi alıkoyamazsınız!
Gelsin brokoliler gitsin lahanalar! Tabi bu durum ilk mesai gününde bir pizza ile son bulacaktır.
Siz hunharca uyumak isterken muhakkak birisi çıkar ve sizinle konuşmaya çalışır.
Tabi ki bu düşünce yalandır. Paşalar gibi ofisinize gider çalışırsınız! Çünkü başarı arzusu sizi bütünüyle sarmıştır!
Ama tabii ekip olduğunuz için kimselere duyurulmadan hatanız el birliğiyle telefi edilir.