Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bakanlık Bilkent Yerleşkesi'nde, video konferansla gerçekleşen Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısının ardından basın toplantısı düzenledi.
"Türkiye'nin biricik insanları" diyen ve koronavirüsten etkilenen her yaş ve meslekten yediden yetmişe herkese seslenerek konuşmasına başlayan Koca, 8 haftasını geride bıraktıkları koronavirüsle savaşta dünyanın Türk insanına hayranlık duyduğunu söyledi.
Koca, salgının başlangıcından bu yana izlediği strateji, tedavideki yenilikçiliği ve tedbirleriyle Türkiye'nin dünya toplumunun gündeminde olduğunu belirtti.
Türkiye'nin bilim insanlarının başarılarıyla, İtalya'dan Amerika'ya, dünyada bilim insanlarının ilgi konusu olduğunu vurgulayan Koca, şöyle konuştu:
"Uluslararası televizyonlar, başarı öykümüzü ekranlarına taşıyor. Dünyanın öteki ucundan doktorlar, Türkiye'deki meslektaşlarından bilgi alıyor. Salgının yarınlarını tehdit ettiği toplumların gözü Türkiye'de. Dünyanın imrendiği başarının kahramanlarını görmek için gözünüzü başka bir yere çevirmeyin. Kendinizi bu başarının altında kendi gücünüzü aşan bir şey aramaya zorlamayın. Bu başarının sahibi, tedbirlere uyduğunuz ölçülerde sizlersiniz."
"Bu başarının sahibi, sorumluluğunu tek tek yerine getiren 83 milyondur. Eğer bilim insanlarımızın önerdiği tedbirleri uygulamasaydınız, esnek davransaydınız sonuç alamazdık." diyen Koca, teklifin eyleme dönüştüğünü, bazı kısıtlamaların hayatı koruduğunu ifade etti.
Koca, hayatta unutulmayacak bir tarih olan 10 Mart'ın üzerinden 8 haftanın geçtiğini dile getirdi.
198 ülkede hayatı tehdit eden, bugüne kadar 4 milyon 373 bin insanın yakalandığı, 294 bin insanın ölümüne neden olan, ekonomisi çok güçlü, hayat standardı yüksek ülkelerde toplumsal düzeni dize getiren böylesi bir salgın hastalıkla mücadelede 8 haftanın kısa bir zaman olduğunu vurgulayan Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu salgının 21. yüzyılın tarihine geçecek, insanlığın hikayesinde yeri olacak büyük bir olay olduğundan artık çok eminiz. Böylesi büyük bir hadisede 8 haftalık bir mücadele uzun ve yorucu değildir. Her günü kritik, yarını bugününden önemli bir mücadeledir. 8 hafta ortada büyük bir tehdit varken, insan hayatında son derece kısa bir zamandır. 8 hafta süren kimi yoksunluklar, riske rağmen kontrolü elden bırakmamıza yol açacak bir zaman değildir. Tedbirlere uyarak geçirdiğimiz 8 haftadan sonra, riskli bir gün bile tabloyu değiştirebilir. Daha ötesi, risk alınmış bir an bile, hayata, hayatlara mal olabilir. Karıştığımız kalabalıktan, girdiğimiz bir kuyruktan salgın tekrar uç verebilir. Tedbir, temkin, aklın seçeneğinden öte, artık aklın mecburiyetidir. Bu salgında tek tek sizlerin sağlığından sorumluyum. Hastalarımızın tedavisi ve bulaşmanın önlenmesindeki sorumluluk kadar, işin ciddiyetini söylemekle de yükümlüyüm."
Bakan Koca, koronavirüs salgınının 2. Dünya Savaşı'ndan sonra aynı anda tüm dünyanın konusu olan ilk olay olduğunu aktardı.
Salgının 2. Dünya Savaşı'ndan sonra aynı sebeple en çok insanın öldüğü ilk küresel ölçekli olay olduğuna dikkati çeken Koca, şunları söyledi:
"Koronavirüs salgını, bugüne kadar aynı anda tüm kıtaları tutan ilk salgındır. İnsanlık, daha önce aynı anda tüm dünyayı saran böylesi bir salgınla karşılaşmamıştı. Koronavirüs, küresel dünyanın küresel salgınıdır. Salgın bizi hareketi sınırlamaya, izole olmaya, daha az temasa, insanlarla aramıza fiziki mesafe koymaya, kontrollü yaşamaya zorluyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dün dünyada toplam 82 bin 591 yeni vaka tespit edilmiştir. Salgının kazandığı seyirde henüz bir değişiklik yok. Sadece Amerika'da dün 1630, İtalya'da ise 172 yeni ölüm oldu. Türkiye günlük koronavirüs tablosu ise dün, eski günlere göre çok daha iyi bir tabloydu. İyileşen hasta sayımız, toplam hasta sayımızın yüzde 70’ine ulaştı. Rakam olarak söylersek 141 bin 475 hastamızdan 98 bin 889'u sağlığına kavuştu. Günlük test kapasitemiz 50 bine ulaştığı halde, hastalığın artık gerilemiş olması sebebiyle bu düzeyde test ihtiyacı doğmuyor. Yapılan testlerde pozitiflik oranı ise düzenli olarak düşüyor."
Sağlık Bakanı Koca, Kovid-19'u düşündürecek şikayeti olanlara, pozitif vakalarla teması olanlara, şüphelilere test yapılmasının bulaşma hızını düşürdüğünü, yeni vaka sayısını azalttığını vurguladı.
Hastalığın toplum içinde bulaşma yollarının kesilmesinde, uyguladıkları stratejinin büyük rol oynadığının altını çizen Koca, şöyle devam etti:
"Bu strateji, yaygın tarama yerine filyasyon yönteminin tercih edilmesiydi. Sayıları 6 bin 239'a ulaşan filyasyon ekiplerimiz, ilk vakadan bugüne riskli, yani 1 hastayla teması olmuş 722 bin kişiye ulaştılar. Böylece, virüs kapmış, kapmış olması muhtemel kişiler, kendileri bulaştırıcı olma aşamasına gelmeden izole edildiler. Hastalığın yayılımını, kaynağından hareket ve takiple kontrol altına aldık. Eğer bunu yapmamış, gelen hastaları tedaviye odaklanmış olsaydık, hastalık vahim bir hızla yayılırdı. Fakat tedavinin tek başına başarı sağlayamayacağı gibi, filyasyon da tek başına başarı sağlayamaz."
Koca, 10 Mart'tan itibaren uygulanan filyasyonla, tedbir ve tedavinin birbirini tamamladığını aktardı.
İzolasyon sayesinde riskin yönetildiğini, sosyal mesafe kuralıyla virüsün önünün kesildiğini, maske kullanımıyla, solunum yoluyla bulaşan virüse karşı ciddi önlem alındığını anlatan Koca, şunları kaydetti:
"Geçen haftaki buluşmamızda, vaka bazında, salgının Türkiye'deki seyrini size kısaca özetlemiştim. 10 Mart'taki ilk vakayla başlayan süreçte, hepimiz üzerimize düşeni yaptık, ilk 4 hafta içinde olayın seyrini 83 milyon birlikte değiştirdik. 11 Nisanda 33 bin 170 kişiye test yapılmış, 5 bin 138 tanı konmuştu. Vaka sayısının en yüksek olduğu tarih bu tarihti. 29 Nisan'da günlük test sayısı 43 bin 498'e çıktı. Testteki artışa rağmen yeni hasta sayısı azaldı. Salgının 5'inci haftasından itibaren istikrarlı bir iyileşme içindeyiz. Eğer, rehavete yol açmasından korktuğum cümleyi tekrar kurmayı göze alırsam, şu anki ama şu anki şartlarda, salgın kontrol altında."
Virüsten korunmamızı sağlayacak kuralları askıya alarak alışveriş kuyruğuna girmek, pazar yeri kalabalığına tedbirsiz karışmak risktir. Dışarıya maskesiz çıkmak, yarı açık şekilde maske kullanmak sorumlulukla bağdaşmaz.
Süreç bir tipik normalleşme değil, eski günler tam olarak geri dönmüyor. Yeni hayatımızı hızla kurmalıyız. Kalabalık kuyruklar, AVM, stadyum, pazar yeri kalabalıkları, üç kişinin yanyana oturduğu koltuklar, tam kapasite çalışan asansörler olmamalıdır. Bu yeni hayat tarzına kontrollü sosyal hayat diyoruz. Bu üç kelime söylediklerimizin yalın ifadesidir. Hepimizin ortak katkılarıyla gelişecektir. Bir süreliğine geçerli bir yaşam tarzıdır.
Kontrollü sosyal hayat söylediklerimizin yalın ifadesidir. Bizler kontrollü sosyal hayatı 2. Dönemin stratejisi olarak görmekteyiz.
Kontrollü sosyal hayatın başarıyla uygulanması toplumsal organizasyonun diğer tarafı diyebileceğimiz kurumların alacağı tedbirlere bağlıdır. Ulaşımda yeni bir oturma düzenine gidilmesi kaçınılmazdır. Büyük işyerlerinin sağlıkta daha fazla ciddiyet göstermesi beklenmektedir. Kontrollü sosyal hayat bireyler için son derece önemli bir kolaylaştırıcılığa sahiptir.
Hayat Eve Sığar uygulamasının kullanıcı sayısı bugün itibariyle 10 milyonu bulmuştur.
Salgını kontrol altına aldık, sosyal hayatı da kontrol altına alırsak güzel günler göreceğiz, güneşli günler.
Yabancı turistlere yönelik bir tarama olacak mı?
Bayramdan sonra kontrollü olmak kaydıyla yurt dışından gelişleri testlerle götürme eğilimindeyiz. PCR testi ile bunları yapmak istiyoruz.
Tedbirlere uyma noktasında gayret içinde olursak yeni bir salgının, ikinci dalganın olma durumunu önlemiş oluruz.
Bağışıklık haritası açıklaması
Bunların kimlere yapılacağı TÜİK ile ilgili çalışmalar sonucu tespit edildi. 150 bin kişiye yapılacak bir çalışma bize de örnek olacak.
Bayramda sokağa çıkma kısıtlaması uygulanacak mı?
Ramazan bayramında sokağa çıkma kısıtlaması ile ilgili hükümet karar verecek. Bununla ilgili salgının seyrine göre gündeme gelmiş olur o durumda hükümet ve Sayın Cumhurbaşkanı açıklama yapmış olur. Şuan net bir durum yok.
Muhalefetin pandemi hastanelerine eleştirilerine ilişikin açıklama
Pandemi hastanelerinden bahsedeyim. Bu hastaneleri çok amaçlı ve kalıcı hastaneler olarak düşünüyoruz demiştim. Biz özellikle deprem için, afetler için, salgın için hastanelerimiz var mı? Yeri geldiğinde bu anlamda pisti ile deprem ve afet döneminde de sizin kullanabileceğiniz hastaneler olarak kullanılıyor olacak. Bunu sadece pandemi dönemi hastanesi olarak düşünmedik. Sağlık turizmi içinde kullanmak istiyoruz ve kullanabiliriz.
Camiler ne zaman ibadete açılacak?
Camilerle ilgili doğrusu dünyada yer yer bazı uygulamaların olduğunu biliyoruz. Türkiye'de de salgının seyrine göre gündeme gelebilir. Önümüzdeki günler zannediyorum bu konu gündeme gelmiş olur. Tedbirli ve belli kuralları olmak kaydıyla hükümette gündem olmuş olur.