HABER

Sağlıkçılarımız baş tacımız...

Sağlık sisteminde her hekim için, her sağlık çalışanı için hastası çok değerlidir. Hepimiz hastalarımız için mücadele ediyoruz. Ama doğal bir afet kapıyı çalınca sağlıkçıların ne kadar önemli ve değerli olduğu hatırlandı. Bizim kıymetimizi bilen hastalarımız zaten var, vardı. Ama şu anda durum biraz farklı. Sağlıkta çalışan insanlar sınırda canları pahasına çalışan Mehmetçiklerle aynı durumda.

Sağlıkçılarımız baş tacımız...

Herkes virüsten korunmak için evlerinden çıkmazken sağlıkçılar şu anda bile bile virüsün üzerine gidiyorlar. Bile bile canları pahasına, onlara ihtiyacı olan insanlara kol kanat geriyorlar. Karantinadaki hastalarının sadece kontrolü, tedavisi değil her türlü bakımı ile ilgileniyorlar. Yemeklerini yediriyorlar, suyunu içiriyorlar, ilaçlarını veriyorlar, onları muayene ediyorlar, onların ağrılarını dindiriyorlar. Bunun karşılığının herhangi bir bedeli yok, olamaz. Bu fedakarlık hiçbir bedelle ölçülemez. Sağlık Bakanlığı sağlık çalışanlarına performans primini gündeme getirdi ama onların yaptığının maddi olarak karşılığı yok. Onların hakkı ödenmez.

Ben bir uyarıda bulunmak istiyorum. Şu anda bütün özel hastaneler pandemi hastanesi oldu. Sağlık bakanlığına sesleniyorum bu konuda. Özel hastanede çalışan hemşire ve yardımcı sağlık personeline devletle aynı imkanlar verilmeli. Çünkü devlette çalışanlarla aynı işi yapıp aynı riski alıyor bu çocuklar. Şu anda özel sektörün durumu çok kötü. Birkaç ay böyle devam ederse özel sektör diye bir şey kalmayacak zaten. Özel sektör şu anda dünya OECD ortalamasının üzerinde, yoğun bakım yatağı olan tek ülke Türkiye. Nüfus başına düşen yaklaşık 40-50 bin yatağımız var. Bunun 14 binini özel hastaneler sağlamış. 5 milyar dolarlık yatırım yapılmış. Ciddi paralar aktarılmış. Dolayısı ile özel sektörü de korumak lazım.

Öte yandan herkesin eleştirdiği şehir hastanelerin kıymeti de bu dönemde ortaya çıktı. Biz deprem bölgesindeyiz. 99 depreminde en büyük sıkıntımız insanları helikopterle bırakabileceğimiz bir hastanemizin olmamasıydı. Ama şimdi özellikle şehir hastaneleri ve özel hastanelerin aynı anda yüzlerce hasta bakabilme kapasiteleri var. Avrupa şu anda hepimizin izlediği gibi bizim çok gerimizde kaldı. Bugün Avrupa’nın en ileri ülkeleri İtalya, İspanya, İngiltere, Hollanda çok zor durumdalar. Vaka sayısı arttıkça Türkiye de etkisiz kalabilir ama en azından şu bir gerçek ki hastaneler yatak kapasitesi, sağlık personeli ve ekipmanı ile teknoloji açısından Avrupa’nın çok çok ilerisindeyiz. Burada önemli olan bu krizi doğru yönetmek ve sağlık personellerinin motivasyonunu arttırmak. Biz hastanemizde ben de dahil nöbet tutacağız. Coronavirüsü ile mücadele edeceğiz, hastalara yardımcı olmaya çalışacağız, onların iyileşmesi için elimizden geleni yapacağız. Çünkü dahili branşlar ve yoğun bakım ekibinin üzerinde ciddi bir yük vardı bu yükü paylaşmak adına ve hafifletmek adına böyle bir karar alındı.

Düşünsenize birisi aksırıp, tıksırınca herkes kaçıyor. Sağlık personeli bu insanların direkt yanında. Şu anda herkesin korktuğu virüsün direkt savaşçısı onlar. Şöyle düşünün. Herkes mayın tarlasında ve mayın maalesef her an birimizi vurabilir. Ama bizim mesleğin cilvesi de bu. Hipokrat yemini ettik hepimiz. Dolayısı ile insanı iyileştirmek için şehit olmak varsa onu da yaparız, yapmalıyız. Bu işe girerken ben cerrahide AIDS’li, Hepatit B’li, Hepatit C‘li hasta da ameliyat ettim. Bazen iğne de battı elimize. Bazen kan da sıçradı yüzümüze. Biz aynı askerler, polisler gibi yaralanabiliyoruz, gazi ya da şehit olabiliyoruz. Bize düşeni biz yapacağız bu mücadelede. Bu işi sonuna kadar götüreceğiz. Vatan, millet bizi okuttu, büyüttü. Bizim de bu görev boynumuzun borcu.

Sağlık personelinden maalesef kayıplarımız oldu, oluyor. Bu insanların Suriye’de, dağda, teröristle mücadele eden askerimizden, polisimizden hiçbir farkı yok. Hatta daha tehlikeli, görünmeyen bir düşmanla savaşıyor sağlıkçılar. Daha ciddi bir tehlike altındalar. Sadece kendilerine değil ailelerine de bu mikrobu bulaştırma riskini göze alarak bu işi yapıyorlar, yapıyoruz.

Doktorların, hemşirelerin, sağlıkçıların bir beklentileri yok yaptıklarının karşılığında, yanlış anlamayın. Ne ölünce şehit ilan edilmeyi ne de maddi olarak daha çok desteklenmeyi bekliyor sağlık emekçileri, takdir edilmek ve dua almak onların en büyük beklentisi şu anda.

Sağlık emekçileri zaten kutsal bir iş yapıyor, hayatlara dokunuyor. Refakatçi kalan insanlar hastalarının yanında iki saat kalamazken o insanlar günlerce emek veriyor hastasına. Hem de seve seve…

Orta çağda cüzzam varmış, kolera varmış. Bu hastalığa yakalanan insanlar kapatılır kimse onlara su bile vermezmiş. Biz buna benzer insanlara tedavi veriyoruz şu anda. Bunu yaparken de gönüllü olarak yapıyoruz. O yüzden doktora, hemşireye, sağlık personeline değer verildiğini gösterin lütfen toplum olarak. Bir alkış desteği yapıldı, bu çok güzel ama genç meslektaşlarımızın morale ihtiyacı var. Biz ak saçlı hekimlerin artık buna çok ihtiyacı yok ama gençlerimize onların ne kadar önemli bir iş yaptıklarının farkında olduğumuzu hissettirelim. Bu çocukları onore edelim. Bu arada sağlık politikası olarak da özel, devlet ayrımını ortadan kaldırmak lazım, bir an önce. Asgari ücretle çalışan bir hemşireye devlette nasıl çift maaş veriliyorsa özelde çalışana da katkı sağlanmalı.

Sonuç şu ki dostlar. Ben hep devlet okullarına gittim. Hiç özel okula gitmedim. Dolayısı ile benim gibi binlerce doktor ve doktor adayı var, hemşire var. Bizim şu anda devletimize ve milletimize artık borcumuzu ödeme zamanı. Şu ana kadar ödüyorduk ama rahat ortamda ödüyorduk. Şimdi olağanüstü bir durum var ve biz bu millete sonuna kadar hizmet etmeliyiz. Benim ek rahatsızlığım var ama hiç önemli değil. Ben ölümden korkmuyorum. Kesinlikle görevden kaçmamak üzere ne gerekiyorsa yapmaya hazırım. Ben ve tüm sağlıkçı arkadaşlarımda da aynı şekilde.

Mecburi hizmet zamanlarımı hatırlıyorum. O dönemde doktora çok önem verilirdi. Ama son yıllarda çok üzücü şeyler yaşadı meslektaşlarımız. Darp edilenler oldu, öldürülenler oldu. Sağlıkçı her zaman her şartta hastası için canla başla savaşır, bunu unutmayın. Corona ile sağlıkçıların değeri yeniden anlaşıldı. Öyle bir dönemdeyiz ki, öyle bir hastalıkla mücadele ediyoruz ki… Babanız, anneniz, evladınız, eşiniz hastalığa yakalansa ondan uzak durmak zorundasınız. Karantinaya alınıyor bu insanlar. Su bile veremiyor ailesi. Bunu doktor ve hemşireler yapıyor. Bunu niye üstüne basa basa söylüyorum. Bu çocukların değeri artık bilinsin diye. Bu çocuklara el kaldıranlar, canına kastedenler bir nebze utansın diye. Gece gündüz duasını esirgemeyen, baş tacı eden, benim hastalarım gibi ailesi gibi kabul edenlere değil sözüm. Lütfen onlar alınmasın yazdığım son satırlara.

Tüm sağlıkçılarımız çok kıymetli bir iş yapıyorlar. Hastalıkla mücadele eden tüm sağlıkçılarımız gazi ünvanı almalıdır. İnşallah çok kaybımız olmaz ama olanlar da şehittir. Böyle kabul edilmeli. Sonuç olarak bakarsak televizyonda ahkam kesmek, konuşmak çok güzel. Mühim olan sahada verilen mücadele. Sahada gerçekten maçı yapan oyunculara halkımızın destek olması lazım. Moral vermesi lazım. Bu yazı ile bir nebze de olsa onlara biz de destek olalım. Paylaşalım, daha çok insana ulaştıralım. Dualarımızı onlar için hep birlikte birleştirelim.

Prof. Dr. Yusuf Kalko

En Çok Aranan Haberler