Sağlıklı yaşam ilkeleri çerçevesinde besin öğelerinin gereksinimleri karşılayacak düzeyde düzenli olarak vücuda alınması gerektiğini açıklayan Prof. Dr. Açkurt, "Toplumumuzun beslenme alışkanlıkları, genellikle önemli besin öğelerinin yeterli düzeyde alınmasına fırsat vermemekte, eğitimsizlik, kaynakların değerlendirilememesi, yanlış hazırlama ve pişirme uygulamaları, etkin tedbirlerin alınmasını kaçınılmaz hale getirmektedir" diye konuştu.
Sağlıklı yaşamın, sağlıklı beslenmeyle mümkün olabileceğini kaydeden Prof. Dr. Açkurt, "Sağlıklı ve aktif bir yaşam için bireylerin gereksinimlerini karşılayacak düzeylerde besin öğelerini düzenli olarak almaları gereklidir. Yetersiz beslenme bireylerin ve dolayısıyla toplumun sağlığı ve performansını olumsuz yönde etkiler. Vitamin ve minerallerin yetersiz alımı; öğrenme yeteneğinde azalma, zihinsel gerilik, enfeksiyon hastalıklarında artış, düşük çalışma kapasitesi, büyüme-gelişme geriliği, kansızlık, yaşam kalitesinde düşme ile toplumların sosyal ve ekonomik potansiyellerine önemli zararlar verir" şeklinde konuştu.
Yapılan araştırmaların toplumda beslenmeye bağlı sağlık sorunlarının halen devam ettiğini gösterdiğini belirten Prof. Dr. Açkurt, "Besin öğeleri yetersizliklerinden en çok etkilenen gruplar; bebekler, büyüme çağındaki çocuklar, gebe ve emzikli annelerdir. Vitamin ve mineral yetersizliklerinin önlenmesi ve kontrolü için FAO tarafından 3 ana strateji belirlenmiştir. Bunlar; diyetin geliştirilmesi, diyetin desteklenmesi ve gıda zenginleştirme olarak sıralanabilir" dedi.
Diyetin geliştirilmesiyle toplumun beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesine dayalı, risk altındaki bireylerin diyetlerinin vitamin ve minerallerce zengin olmasının hedeflendiğini vurgulayan Prof. Dr. Açkurt, "Gıda zenginleştirmeyle; hedef gruplarda besin öğesi alımını arttırmak amacıyla gıdaların besin öğeleri düzeylerinin yükseltilmesine yönelik bir uygulama amaçlanır. Bu, orta ve uzun dönemde etkindir" diye konuştu.