HABER

Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkında ihlal kararı verilmesi

- Anayasa Mahkemesinin, tutuklu gazeteciler Şahin Alpay ve Mehmet Altan'ın "kişi hürriyeti ve güvenliği" hakkı ile "ifade ve basın özgürlüğü" haklarının ihlal edildiğine ilişkin gerekçeli kararı yayınlandı - Gerekçeli kararlarda, başvuruculara ilişkin "suç işlendiğine dair kuvvetli belirti"nin yeterince ortaya konulamadığı, yazılar ve konuşmalar dışında somut olgu ortaya konulmadan yapılan tutuklamanın ifade ve basın özgürlüklerine yönelik caydırıcı bir etki doğurabileceği ifade edildi - İhlalin

Anayasa Mahkemesi, tutuklu gazeteciler Şahin Alpay ve Mehmet Altan'ın bireysel başvurusunda verdiği hak ihlali kararlarının gerekçesinde, başvuruculara ilişkin "suç işlendiğine dair kuvvetli belirti"nin yeterince ortaya konulamadığı, yazılar ve konuşmalar dışında somut olgu ortaya konulmadan yapılan tutuklamanın ifade ve basın özgürlüklerine yönelik caydırıcı bir etki doğurabileceği ifade edildi.

Anayasa Mahkemesinin, Alpay ve Altan'ın tutuklamanın hukuki olmaması gerekçesiyle yaptıkları bireysel başvurulara yönelik "kişi hürriyeti ve güvenliği" hakkı ile "ifade ve basın özgürlüğü" haklarının ihlal edildiğine ilişkin gerekçeli kararı Yüksek Mahkemenin internet sitesinde yayınlandı.

Buna göre, Altan'ın tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen somut yazı ve konuşmalarının Star gazetesinde 2010'da yayımlanan "Balyoz'un Anlamı" başlıklı köşe yazısı, darbe teşebbüsünden bir gün önce Can Erzincan TV'de yayımlanan programdaki konuşması ve kendi internet sitesinde 20 Temmuz 2016'da yayımlanan "Türbülans" başlıklı yazısı olduğu belirtildi.

Gerekçede, FETÖ/PDY'nin gerçek amacının ortaya çıktığı belirtilen ve 2013 yılında gerçekleşen "17-25 Aralık soruşturmaları"ndan birkaç yıl önce yazılmış ve yazıldığı dönemde ülke gündeminin ilk sıralarında yer alan bir davaya ilişkin "Balyoz'un Anlamı" başlıklı yazının FETÖ/PDY'nin amaçları doğrultusunda kaleme alındığı kanaatine soruşturma makamlarını sevk eden olgusal temellerin ortaya konulmadığı ifade edildi.

Bununla birlikte Altan'ın darbe teşebbüsünden bir gün önce Can Erzincan TV'de yayımlanan programda sarf ettiği sözlerin içeriği ve bağlamı ile bu sözler öncesinde ve sonrasında diğer konuşmacılarla Altan tarafından dile getirilen hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde suça konu sözlerin darbe teşebbüsünün ortamını hazırlamak amacıyla söylendiğinin olgusal temellerinin soruşturma makamlarınca ortaya konulamadığı da kaydedildi.

Kamu makamlarının değerlendirmelerinden ve çoğunluğun görüşünden farklı görüşlerin, bu görüşü ifade edenin amacından hareketle bir suça konu edilebilmesi için, bu amacın somut olgularla ortaya konulması gerektiği belirtilen gerekçede, buna karşılık başvurucunun "Türbülans" başlıklı yazıyı yazarken FETÖ/PDY'nin amaçları doğrultusunda hareket ettiğine ilişkin kanaat oluşmasını sağlayacak nitelikteki olguların da soruşturma makamlarınca gösterilemediği aktarıldı.

Öte yandan, Altan'ın FETÖ/PDY'nin amaçları doğrultusunda hareket ettiği ve bu yapılanmayla irtibatının bulunduğu yönünde dayanak kabul edilen banknot, banka hesabı, yapılanma mensuplarınca yürütülen bir soruşturmaya dahil edilmeme ve telefon görüşmelerine ilişkin somut bir olgu belirtilmediği ifade edilen gerekçede, tanık anlatımında da somut eyleme ilişkin bir bilgiye yer verilmediği bildirildi.

Gerekçede ayrıca, Cumhuriyet savcısının esas hakkında mütalaasında suç işlendiğine dair delil olarak kabul edilen "Bylock" üzerinden başvurucu dışındaki kişiler arasında yapılan yazışmaların tek başına suç şüphesini gösterir kuvvetli bir belirti olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı ifade edildi.

-Şahin Alpay

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun Şahin Alpay'a ilişkin kararında ise başvurucunun tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen yazıların "Din Savaşıymış", "Erdoğan ile Batı Arasında", "Evet Suç da Ceza da Şahsidir", "Bu Millet Bidon Kafalı Değildir", "Çıkar Yol Erdoğan'sız Hükümet" ve "Cumhurbaşkanı Seyirci Kalamaz" başlıklı yazılar olduğu hatırlatıldı.

Soruşturma makamlarının, suçlamaya konu yazıların FETÖ/PDY'nin amaçları doğrultusunda yazıldığını ileri sürdüğü belirtilen gerekçede, bu kapsamdaki iddianın, kamuoyuna yansıyan bilgiler dikkate alındığında başvurucunun FETÖ/PDY'nin illegal bir yapılanma olduğunu bilmesi ve bu yapılanmanın silahlı kalkışmaya girişeceğini öngörmesi gerektiğine, 17-25 Aralık soruşturmalarına ve yapılanmaya ait olduğu belirtilen Zaman gazetesinin genel yayın yönetmeninin FETÖ/PDY kapsamında tutuklanmasına rağmen anılan gazetede yazı yazmaya devam ettiği hususlarına dayandırıldığı kaydedildi.

Suçlamaya konu yazıların, 2013 yılının sonlarında ve 2014 yılının başlarında yazıldığı aktarılan gerekçede, yazıların yayımlandıkları dönemde gerçekleştirilen "17-25 Aralık soruşturmaları"nı ve Hükümet tarafından bu soruşturmalara gösterilen tepkileri konu aldığı anlatıldı.

Gerekçede, Alpay'ın aylarca ülke gündeminde yer alan güncel bir konuda kamuoyunun bir kısmının ve muhalefet liderlerinin dile getirdiklerine benzer görüşlere yer verdiği yazılarının FETÖ/PDY'nin amaçlarına hizmet etmek için yazıldığının kabulünü gerektiren nedenlerin tutuklama kararında veya iddianamede somut olgularla açıklanmadığı ifade edildi.

Başvuruculara ilişkin "suç işlendiğine dair kuvvetli belirti"nin yeterince ortaya konulamadığı, yazılar ve konuşmalar dışında somut olgu ortaya konulmadan yapılan tutuklamanın ifade ve basın özgürlüklerine yönelik caydırıcı bir etki doğurabileceği ifade edilen gerekçelerde, şu ortak değerlendirmelere yer verildi:

"Somut olayda 'suç işlendiğine dair kuvvetli belirti'nin yeterince ortaya konulamadığı, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

Başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin suça konu edilen yazıların içeriğinden bağımsız olarak kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yanında ifade ve basın özgürlüklerine yönelik de bir müdahale oluşturduğu anlaşılmaktadır.

Tutuklamanın hukukiliğine ilişkin olarak yukarıda yapılan tespitler dikkate alındığında ve isnat edilen suçlamalara dayanak olarak gösterilen temel olguların başvuruya konu yazılar olduğu gözetildiğinde hukukilik şartını sağlamayan tutuklama gibi ağır bir tedbir, ifade ve basın özgürlükleri bakımından demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü bir müdahale olarak kabul edilemez.

Öte yandan, suça konu yazıların yayımlandığı ve konuşmaların yapıldığı dönemde, kamuoyunun bir kesiminin dile getirdiklerine benzer görüşleri başvurucunun yazılarında ve konuşmalarında ifade etmesi nedeniyle hakkında tutuklama tedbirine başvurularak ifade ve basın özgürlüklerine müdahale edilmesinin hangi 'zorlayıcı toplumsal ihtiyaç'tan kaynaklandığı ve demokratik toplum düzeninde neden gerekli olduğu somut olayın özelliklerinden ve tutuklama kararının gerekçelerinden anlaşılamamaktadır.

Son olarak yazılar ve konuşmalar dışında somut olgu ortaya konulmadan başvurucunun tutuklanmış olmasının ifade ve basın özgürlüklerine yönelik caydırıcı bir etki doğurabileceği de açıktır. Bu itibarla ifade ve basın özgürlüklerinin de ihlal edildiği sonucuna varılmıştır."

Söz konusu ihlal kararları oy çokluğuyla alınırken, Mehmet Altan hakkındaki kararın bir örneğinin, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesine, Alpay hakkındaki kararın bir örneğinin ise ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verildi.

Yüksek Mahkeme, ayrıca Mehmet Altan'a 20 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti. Şahin Alpay'ın tazminat talebi ise reddedildi.

(AA)

En Çok Aranan Haberler