UEFA Avrupa Ligi'nde Molde'yi konuk edecek olan Fenerbahçe'de, maç öncesi düzenlenecek olan basın toplantısında ilginç bir sorun yaşandı. Sarı Lacivertliler'in teknik patronu Vitor Pereira'nın, basın toplantısının düzenleneyeceği Kadıköy'deki Ülker Stadyumu Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi'ne tek başına geldiği ve stadı bulamadığı için kaybolduğu belirlendi. Basın toplantısının bu yüzden geç başladığı açıklandı.
"Stadın kapısını bulamadım"
Kanarya'nın teknik direktörü, basın toplantısına geç geldi ve bundan dolayı üzgün olduğunu dile getirdi. Pereira, "Hepinizden çok özür diliyorum. Biliyorum geç kalmamalıydım. Evimden ilk kez stada tek başıma geliyorum. 3 kez girişi bulamadım." dedi.
Vitor Pereira'nın basın toplantısındaki açıklamalar şu şekilde:
"Herkesten özür dilerim"
Herkesten çok özür diliyorum. Biliyorum basın toplantısı 6-7 dakika önce başlamalıydı ama evimden stada ilk kez tek başıma geliyorum ve stadın girişini bir türlü bulamadım. 3 kere stadın etrafını dolaştım. Tekrardan herkesten özür diliyorum.
"Milli maç dönüşleri büyük takımlar için zordur"
Milli maç öncesinden önce oynadığımız iki maçta takımı beğenmiştim. özellikle Atromitos maçında dinamizmimiz çok iyiydi. Antalyaspor maçında ise bazı eksikler görüldü ama 3 gün içerisinde ikinci maçımızdı. Yine de bu maçta da çok fazla pozisyon bulabilmiştik ve bu karşılaşmadan sonra milli araya girilmişti. Benim tecrübelerimin bana öğrettiği milli takım maçlarından sonra büyük takımlar her zaman zorluk yaşarlar. Kasımpaşa maçı bu açıdan bizim için çok önemli bir karşılaşmaydı ancak defansif anlamda da kötü oynamadık.
"Bu hafta çok zor olacak"
Dürüstçe konuşayım bu hafta bizim için çok zor olacak. Çünkü çok fazla eksiğimiz var ama biz bunu fırsat olarak da görüyoruz. Fenerbahçe gibi takımlar böyle anlarda iyi reaksiyon göstermeyi bilmelidir. Bu zamanlarda da kazanmayı bilmelidir. Ofansif anlamda daha dinamik olmak zorundayız. Sakat oyuncularımızın eksikliğini iyi kapatmak zorundayız.
Bizi bekleyen bir antrenman daha var. Umarız bir sakatlık daha olmaz. Olursa da her gün antrenmana çıktığım için ben de oynayabilirim.
Kaliteli oyuncuların eksikliği mutlaka hissedilir ama biz kaliteli bir takımız. 3-4 sakatlık üstüste gelince bir baskı tabii ki oluştu ama oynayanlar da eksiklerin yerini en iyi şekilde dolduracaktır. Yarın sahada çok çalışmamız ve mücadele etmemiz gerekecektir.
"En önemli maç bir sonraki maç..."
Bizim için en önemli final Molde maçı... Biz maç maç bakıyoruz. En zor rakibimiz bir sonraki rakibimizdir. Maçları kazandıkça, yoluunuza devam ettikçe hedeflerinizi belirlersiniz. Aylar öncesinden hedef belirlemeye inanmıyorum. Avrupa Ligi çok zor bir turnuva. Eğer hakeder ve gruplardan çıkarsak o zaman oturur ve düşünürüz. Kaliteli oyuncuları aldınız diye, hemen uzun vadeli hedefler koyamazsınız. Ben buna inanmıyorum.
Taraftarlarımıza da büyük iş düşüyor. Sabırlı bir biçimde bizi desteklemelerini rica ediyorum.
Takımdaki sakatlıklar... (Sezon başı takımın gerekli kontrollerinin yapılmadığı sorusu üzerine)
"Sakatlıklar ciddi değil"
Kasığın benle bir derdi olmalı... Hayatımda kaç tane sezon başı geçirdim biliyor musunuz? 15 civarı... Her teknik adamın kendi stilleri vardır. Benim metodum bana kupalar kazandıran bir metod. Ben bu şekilde çalıştım ve başarılı oldum. Ben çalışma tarzım bu... Ben başarıya bu şekilde ulaştım. Hiçbir sakatlığımız ciddi değil. Uzun sürecek bir sakatlık hiç yaşamadık bugüne kadar. Benim antrenmanlarım yoğun geçer. Çok fazla pas ve son vuruş çalışması yapılır. Eğer bazı oyuncularım buna alışık değilse kasık bölgelerinde zorlanma olmuş olabilir. Çünkü antrenmanlarda bunu çok fazla tekrar ediyoruz. Bruno Alves, Quadreseps dediğimiz yerde bir sakatlık, Kjaer milli takımında sakatlandı. Hiçbiri birbirine bağlı sakatlıklar değil.
"Laktat testiyle alakası yok"
Şunu da söylemek lazım, sakatlıkların laktat testiyle hiçbir alakası yok. Laktat testi yorgunluk seviyesini gösterir. Bunun yaşanan sakatlıklarla alakası yok. Sakatlanan oyuncular zaten 1-2 hafta içinde dönecek. Bunun yapılan ya da yapılmayan testlerle alakası yok.
"Artık saha etrafında koşmak kalmadı"
Ve ben dünyanın en üst düzey teknik adamlarının çalışma düzenini de biliyorum. Artık kimse saha etrafında koşu yaparak çalışmıyor. Ben bunu yapmıyorum.
Ben 18 yıl spor konusunda eğitim aldı. Fizyoloji, biomekanik okudum. Sporun insan vücuduyla ilgisi konusunda eğitim aldım. Tüm antrenörler fizyolojiyi çok iyi bilen üniversite hocaları hepsi...