Güneş sisteminin savaş tanrısı olarak bilinen Mars, yüzyıllardır bilim insanlarının ilgisini çekiyor. Mars’taki yaşam izleri ise 1960’lardan bu yana araştırılmaya devam ediyor. Mars'ta yaşamın filizlenebilmesi için önceden uygun alan olduğunu söyleyen Prof. Dr. Nurgül Çelik Balcı, İnsanoğlunun en merak ettiği sorulardan biri, 'güneş sistemi üzerinde başka bir yaşam var mı, yok mu? 'Buna bağlı olarak da aslında gözlemleyebildiği gezegenleri kendine hedef olarak almış. Mars, yani savaş tanrısı. Doğal olarak insanlar da 'Mars'ın üzerinde yaşam var mı yok mu' onun üzerinde çalışma yapmışlar ve bu artan merakla birlikte ve teknolojinin de ilerlemesiyle, Mars yüzeyinin keşfedilmesi, gözlemlenebilmesi ve nispeten bize daha yakın olması Mars'ı yaşam arayış çalışmalarının bir numaralı merkezi haline getirmiş” ifadelerini kullandı.
Mars'a olan merakın en önemli nedeninin yerküreye olan benzerliği olduğunu kaydeden Prof. Dr. Balcı, “Mesela Mars, yerküreden çok daha küçük ama jeolojik olarak ve kayaç bileşimi olarak benzerlikler sergiliyor. Bu nedenle insanlar Mars'ta yaşam olabileceğini düşünmüşler ve uzun süredir çalışmalar yürütmüşler. Çalışmalar sonucunda Mars, yer küreye olan benzerliğinden, jeolojik yapısından dolayı yaşam aramak için bir numaralı merkez haline geldi. Sorunun cevabı hala netlik kazanmadı. Çalışmalar hala devam ediyor. Biz bilim insanlarının en büyük merakı ve en büyük isteği galiba bu soruya 'evet' diyebilmek” dedi.
Marsta, ye kürede olduğu gibi göller ve nehirler olduğunu söyleyen Balcı, “Mars şimdi soğuk ve kuru. Ama aslında bir zamanlar yerkürede olduğu gibi yağışlı ve yaşam barındırabilecek ortamlar içerebiliyordu. Yani göller vardı, nehirler vardı. Şimdi yer küreye baktığınızda göller ve nehirlerin olduğu yerler yaşam barındıran yerler. Her şey benzerlik gösteriyorsa büyük ihtimal orada da yaşamın filizlenme ihtimali yüksek” şeklinde konuştu.
Marstaki Jezero kraterine benzerliği açısından Salda Gölü’nün önemine vurgu yapan Bilim İnsanı Prof. Dr. Nurgül Çelik Balcı, elde edilecek verilerin kılavuz görevi göreceğini belirterek, şöyle devam etti:
“Marsın yüzey oluşumlarından özellikle Jezero Krateri, Burdur’daki Salda Gölü ile büyük benzerlik taşıyor. Şimdi keşif aracını marsa gönderdiğinizde özellikle çukurlu taşlı bir alanda keşif aracıyla örnek toplamak oldukça zor. Hele de yerküredeki çalışmalardan biliyoruz ki yerkürede bütün imkanlar varken bulmak bile zor. Jezero kraterinde uzaktan yönetilebilecek bir keşif aracıyla örnek toplamak daha da zor olacaktır. Bu nedenle yerkürede benzer alanlar son derece önemli. Benzer alanlarda çalışırsanız buradan elde ettiğiniz bilgilerle Mars’ta Jezero Kraterinde nereye gideceksiniz, nereden örnek alacaksınız, hangi analizleri yapacaksınız bu konuda önemli veriler elde edebilirsiniz. Bir bakıma keşif aracının yol haritasını çiziyor. Bu anlamda Salda Gölü son derece önemli. Salda Gölü’nde oluşan bazı karbonatlı bileşikler, bu keşif aracı için son derece önemli. Salda Gölü’nde mikrobiyal etkilerle oluşan yapılar, biyolojik izleri taşıyor. Yani bu şu demek; ekolojik sistemin kayaçlar üzerindeki izlerini okuyabilirsek yerkürede, Mars'ta da nereye gittiğimizi bulabiliriz. Salda da çalışıp bütün bu örnekleri ve biyolojik izleri tanımlayabilirsek, Jezero kraterinde nereden örnek alacağız, ne bakacağız bunu bilebiliriz. Yerkürede Salda hem biyolojik hem jeolojik olarak benzerlik sergileyen tek göl. Jezero kraterinin Salda Gölü’ne benzediğini anlamak aslında geçmiş 30-40 yılın bir sonucu. Ama artık giderek kesinleşen çalışmalar ve önemli kanıtlarla birlikte Salda ’ya benzediğini biliyoruz. Bu nedenle Salda son derece önemli. Sadece bizim için değil bütün dünya açısından önemli,”
DHA