Hediye Levent
Şam
Hamidiye çarşısı içindeki tarihi Yusuf El Azm Sarayı şimdilerde sadece tatil günleri gezmeye çıkan Şamlıların uğrak yerlerinden.
Şam'a gelen turistlere dair efsaneler duymuştum, birkaçı Suriye basınında haber bile oldu ancak kendi gözlerimle görmemiştim.
Sanırım Emevi Camisi'nin arkasında karşılaştığım iki Fransızla birlikte Şam'a gelen efsanevi turistleri ben de görmüş oldum.
Tarihi caminin yanındaki sokaklardan birinde tarihi Mithat Paşa çarşısının fotoğraflarını çekiyorlardı.
O sokaklarda yabancı gazetecileri, heyetleri veya BM, Kızılhaç gibi uluslararası kuruluşların yabancı çalışanlarını, bölge üzerine çalışan araştırmacıları görmek normal.
Ancak 2011 başlarına kadar dünyanın her yerinden turistin geldiği Eski Şam bölgesinde son 2-3 yıldır turist görmek gerçekten sıra dışı bir durum.
İki efsanevi turistin yanlarında dikilip çarşının fotoğraflarını çekmelerini bekledim ve "turist misiniz" diye sordum.
Oldukça bıkkın bir yüz ifadesi ile "evet" dedi biri. "Böyle bir dönemde Şam'a gezmeye mi geldiniz" diye sordum.
Hamidiye çarşısında bir nargileci.
Sanırım bu soruyla yüzlerce kez karşılaşmışlardı. Yanlarındaki arkadaşlarını gösterip "arkadaşımız burayı biliyordu, gidelim dedi, biz de geldik" dedi biri.
Aslında soracak çok sorum vardı ancak Fransızlardan biri "herkes bize aynı soruları sorup duruyor" deyince "iyi eğlenceler" deyip ayrılmak zorunda kaldım.
Şam'a dair bütün tanıtım kitaplarında yer alan meddahı ile ünlü Nofara Kahvesi.
Suriye'de bir yabancı gazeteci olarak aynı soruyu yüzlerce kez duymanın nasıl bir yorgunluk yarattığını az çok biliyorum.
Nitekim aynı gün bir kafede "Niye geldin? Günlerini nasıl geçiriyorsun?" şeklindeki seri sorulara bir kez daha sabırla cevap verdim. İki efsanevi turistle de bu nedenle konuşmaya devam edemedim. Çünkü efsanevi turistlerin gözünde tacizci durumuna düşmek de vardı.
'Turist olduklarını mı söylediler?'Rida yada diğer adıyla Rudi Emevi Camisi'nin arkasındaki sokağın en eskilerinden biri.
Rudi'nin turistik eşyalar satan dükkanı tarihi hikayeler anlatan meddahı ile ünlü Nofara Kahvesi'nin karşısında. İki Fransız turisti, Şam'a gelen turist efsanesinin doğru olup olmadığını bilse bilse Rudi bilir.
Müşteri azlığından dolayı pek dükkanda durmayan Rudi'yi komşuları bulana kadar dükkanın önündeki Filistin asıllı gençlerle birlikte oturuyorum.
Rudi gelene kadar "Suriyelilere kapılarını açan Türkiye'nin Filistinlilere ve Suriye'de yaşayan Filistin asıllılara neden vize uyguladığına" dair eleştirileri dinliyorum.
Rudi nihayet geliyor. İki Fransız turisti soruyorum. Rudi Fransızları görmemiş. "Turist olduklarını mı söylediler" diye soruyor ama son 2-3 yıldır turistik amaçla gelen sadece birkaç kişi ile karşılaşmış.
'Kara günler'Rudi, 1947'de Filistin'den göç edenlerden biri. Ailesi yurdunu terk ettiğinde Rudi 4 yaşındaymış.
Emevicamisinin arasındaki turistik eşyalar satan dükkanlarda ülkedeki savaşın etkileri görülebiliyor.
Suriye'nin son 60 yılının şahidi olan Rudi'ye göre, "Hayatı boyunca gördüğü en karanlık dönem bu dönem… Kara günler…"
Gelirinin önemli bir kısmını turizmden sağlayan Suriye'de, ayaklanmanın başından beri tarihi Halep çarşıları gibi dünyaca ünlü turistik bölgeler ağır hasar gördü.
Savaş bitse bile maddi etkilerini hissettirmeye devam edecek olan bu yıkımın bir de imaj boyutu var.
Rudi'ye göre, "Şam'daki durum önceki yıllara göre çok iyi. Eğer ülkedeki genel durum bu şekilde devam ederse önümüzdeki yıldan itibaren Şam'a yavaş yavaş turist gelmeye başlayabilir.
Ancak Suriye'ye dair zihinlerde yer eden çatışma, savaş imajının silinmeye başlaması ve makul düzeyde turist gelmesi için "en az 4-5 yıl gerekli."
Tarihi Mithat paşa çarşısının baharatçıları.
Ülkedeki ayaklanmaya kadar gözde turistik merkezler olan Şam, Süveyda, Lazkiye, Tartus, Halep gibi kentlerin merkezlerindeki otellerin bir kısmı iç göçmenlere tahsis edildi.
Bazı oteller ve turistik tesisler ve Şam'daki Hamidiye çarşısı gibi bölgeler ise Lübnanlı ziyaretçiler, Suriyeliler ve ülkedeki uluslararası kuruluşların yabancı çalışanlarının taleplerine göre yeniden düzenlendi.
Rudi'ye günlerinin nasıl geçtiğini sordum. Rudi, "Haftanın 6 günü, sabah 7-8 gibi dükkanı açıyorum. Resim satıyorum çoğunlukla. Kahvemi içiyorum. Komşularımı ziyaret ediyorum. Suriye'de olanları, etkilerini konuşuyoruz. İnşallah yakında biter diyoruz. Resim almak isteyenlerle ilgileniyorum. Akşam 6-7 olunca dükkanı kapatıyorum. Kazancımız eskisi gibi değil ama aile içi birbirimize destek olup atlatmaya çalışıyoruz" dedi.
Şam'a turistik amaçla gelenlerin röportajlar yapılıp haber olduğu bir dönemde turizmin yeniden canlanacağı günlere dair ümitli olmak henüz çok erken. Sanırım Rudi dahil geçimini turizmden kazananlar da işlerin yoluna girmesini ümitten çok temenni ederek bekliyor.