Gezi Parkı eylemleri sırasında ekmek almaya giderken başına polisin attığı gaz fişeği isabet eden ve dün sabah 269 günlük yaşam mücadelesini kaybeden Berkin Elvan'ın babası Sami Elvan CNN Türk'te Enver Aysever'in sorularını yanıtladı. Sami Elvan Başbakan Erdoğan'a seslenerek Berkin'in katilinin bulunmasını istedi. Baba Elvan ayrıca "Evimin önüne bir ayakkabı kutusu istiyorum. Her gün Berkin evden çıkarken benden harçlık alırdı. Berkin’in harçlığını her sabah o ayakkabı kutusuna bırakacağım. O zaman belki Berkin’in katilini bulup getirirler" diye konuştu.
Sami Elvan, Berkin'in komada kaldığı 269 gün boyunca yaşadıklarını anlattı. Elvan, "Başbakan'a sesleniyorum, çocuğumun katilini 1 saat içerisinde bana getir. Başbakan isterse yapar bunu. Emri kendisi verdi çünkü" dedi.
Elvan, "Gazi Mahallesi olaylarının yıldönümünde Berkin'in ölümünün gerçekleşmesi, fişinin çekilmesi ve herhangi bir provokasyonun olup olmadığı" yönündeki soruyu yanıtladı.
Sami Elvan, "Şimdi bunu kimler böyle söylüyorsa çok... Bu konu nasıl gönüyor dışarıdan bilmiyorum ama ben şunu görüyorum. Biz 9 ay o hastanede, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde en alt kademenden en üst kademeye kadar iyi bir muamele gördük. Doktorlar bize yardım ettiler. Onlar da Berkin'i yaşatmak için ellerinden geleni yaptılar" dedi.
Sami Elvan'ın açıklamaları şöyle;
Berkin'in ekmek almaya gittiği o gün tam olarak ne oldu?
O gün, 15 Haziran'ı 16 Haziran'a bağladığı gece Taksim'de polis kapatmıştı orayı. Kitlesel bir isyan vardı. Gazi Mahallesi'nden gelenler çevre yolunu kesmişlerdi. Bizim mahalle de sokaktaydı. O gece sabaha kadar mahallemizde biber gazı atıldı, uyuma gibi bir şansımız da yoktu. Yaralanan insanlar vardı. Evlere, iş yerlerine her yere biber gazı atılıyordu. O gece sabaha kadar uyumadık. Eşim ve çocuklarım o sabah saat 6 buçuk civarları kahvaltı hazırlamışlar. Eşimin de bir yıl önce ayağı kırılmıştı. İlk önce eşim çocuklara "Siz sofrayı hazırlayın, ben gidip ekmek alayım" demiş, Berkin de "Yok anne sen gidemezsin, polisler gaz atıyorlar sen kaçamazsın ben giderim" demiş. Berkin sokağa çıkıyor, tabi o sırada biber gazı atmaya başlamışlar. Fırına direk gideceği sokaktan gidemiyor. Üst sokaktan kenarlardan giderim diye düşünmüş. Ama çocuk daha sokağa çıkar çıkmaz zaten indirmişler. Sanki bir av hayvanına (çok özür dilerim) avlanmak için atıyorsun. Berkin'i nişan alarak vurmuşlar. Görgü tanıklarının söylediği de bu yönde.
Berkin pek benzerine rastlanmayacak bir direnç gösterdi. O süreç nasıl gelişti?
16 Haziran'dan bu yana biz hala, ne yaşadığımızı biliyoruz, ne ayakta olduğumuzu biliyoruz, ne özel ne de sosyal bir hayatımız var. Ne bir eşimizin düğünü var, ne bir cenazeye ne de bir hasta yanına gidebiliyoruz. Bütün yaz ve kış boyu 9 ay gibi 269 gündür yaşam mücadelesi veriyoruz Berkin'le birlikte. Maalesef dün sabaha karşı Berkinimiz ile birlikte hastane hayatımız bitti.
Berkin'in ölümünün bugüne özellikle denk getirildiği veya fişinin çekildiği, veya aslında daha önceden vefat edip bugüne saklandığı bir provakasyon yaratmak için tarihsel nedenlerden dolayı. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Şimdi bunu kimler böyle söylüyorsa çok... O konu aslında bilmiyorum nasıl görünüyor ama ben şunu ifade edeceğim; biz 9 aydır orada Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde en alt kademesinden tutun da en üstündeki başhekimliğe kadar bize gösterdikleri ilgiden, davranıştan, Berkin'e yapılan tedaviden yana en ufak bir kuşkumuz yok. Çünkü doktorlarımız son dakikaya kadar Berkin'in mücadelesini verdiler. Berkin'le beraber onlar da mücadele ettiler. Ama maalesef çocuk çok zayıfladı, direnci azaldı. Çünkü beslenmedi çocuk, mamayla beslendi, yoğun bakımda makinalarla yaşadı.
Vali Bey sizi aramış dün... Ne konuştunuz?
Evet kendisiyle görüştüm ama kendisine bazı sitemlerde bulundum. O da benden bugünkü cenaze töreni konusunda bilgi almak istedi ben de aktardım.
Ne tür bilgiler almak istedi?
"Sizin programınız nedir" dedi, ben de "bizim programımız böyle olacak" diye anlattım kendisine ve "sizden rica ediyorum bugün bir Berkin vakası daha yaşanmasın, kimsenin burnu kanamasın ben onu istiyorum" dedim başka da en ufak bir talebim olmadı kendisinden.
Berkin'in katil ya da katillerinin açığa çıkması için ne yapılması gerekiyor?
Eğer biz de bu ülkenin vatandaşıysak biz de bu bayrak altında yaşıyorsak, biz de aynı havayı teneffüs ediyorsak ben bu devlete vergi veriyorsam aldığım bir ekmekten dahi benden vergi alıyorlar. Berkin de ekmek almaya gitti. Eğerki ben de bir vatandaş olarak kabul ediliyorsam ben o Başbakan'a sesleniyorum buradan; Benim çocuğumun katilini bana 1 saat içerisinde getirecek. Getirir yani istese. Zaten emri kendisi verdi. Bence suçlu ortada. O polisler de emir kulu, "benim polisim destan yazdı dedi. Benim çocuğum ve diğer 7 insanı da katlettirdi. Bugün dışarıdaMısır'da Fatmalar mıdır, Ayşeler midir bilemiyorum onlara ağlayan bir Başbakan, bugün 8 insanı katletti hiçbirine geçmiş olsun demedi. Bunlardan birisi de benim. Demekki biz bu ülkenin vatandaşı değilmişiz.
Berkin'in fenalaştığı güne kadar bizi devletin en alt kademesinden en üst kademesine kadar hiçbir yetkilinin aramadığını biliyorum. Ama bu esnada diğer kurumlardan diğer siyasi örgütlerden, partilerden bugün hiç isim vermeden yanımıza gelen bir sürü insan var Onların emeğini inkar edemeyiz. Bize her zaman desteklerini sağladılar, yanımızda oldular. Dayanışma halinde olduk. Hükümet tarafından bir telefon dahi almadım. Ama şunu biliyorum; günlük mü saatlik mi diyeyim bilemiyorum, Berkin'in durumunu hastaneden bilgi alıyorlardı. Berkin'in ne durumda olduğunu benden daha iyi biliyorlardı onlar. Eğer Başbakan'ın vicdanı varsa benim çocuğumu katledeni ortaya çıkarır. Çıkaracağına inanmak istiyorum açıkçası.
“Berkin 2 yaşında geldi o mahalleye ve 14 yaşına kadar yaşadı. Benim o zamanki evim birinci kattaydı. Ne bir hırsızlık ne bir şey, en ufak bir sorun yaşamadım. Bilmiyorum niçin benim çocuğumu vurdular. 14 yaşında bir çocuğun siyasi düşüncesi olamaz. Nereye çekersen götürür. Bütün çocuklar dışarıdaydı. Ben demiyorum ki çocuğum Taksim’e gitmemiştir. Eğer oradaki insanlar suçluysa, eğer ekmek almaya gitmek suçsa benim çocuğum suçludur. Eşim, akrabalarım şu an komalık durumda. Benim de şekerim yükseldi. Durumum iyi değil.”
“Berkin çok sıcakkanlı, zeki bir çocuktu. Son zamanlarında biraz okulu aksatmıştı onu biliyorum ama ergenliğe girişine bağlıyorum. Öğretmenleri her gün yanıma gelip benimle birlikte aynı duyguları paylaşıp ağlamaktan kendilerini alamıyorlardı.“
“Daha önceden Denizler, İbrahimler, Mahirler yaşadı bu ülkede. Berkin de onlar gibi, Berkin artık herkesin çocuğu. Dün metrobüs duraklarında insanlar Berkin’in resimlerini gördüler. İnsanların nasıl çığlık attıklarını, kendilerini yerlere attıklarını gördüm. Kimsenin artık sokakta can güvenliği yok. Cenaze çok kalabalıktı. Milletvekilleri, sanatçılar… Her kesimden insanlar vardı. Sendikalar oradaydı. TÜSİAD açıklama yayınlamış, Güler Sabancı konuşmuş. Bunlar önemli şeyler.”
“Ben bundan sonra adalet için mücadele edeceğim. Şu an o kadar doluyum ki. Nerede ne gibi bir eylem yapılıyorsa, nereye başvuruluyorsa onu yapacağım. Zaten bitirmişler beni. Zaten beni öksüz bıraktılar. Benim evimin önüne bir ayakkabı kutusu istiyorum. Her gün Berkin evden çıkarken benden harçlık alırdı. Berkin’in harçlığını her sabah o ayakkabı kutusuna bırakacağım. O zaman belki Berkin’in katilini bulup getirirler.”
“Berkin herkesin evladı. Herkes üstüne düşeni yapmalı. Benim toplumdan tek istediğim bunları yapanların yargılanması. Gündemde tutulması. Başka bir istediğim yok.”
“İşin gerçeği şu saatten sonra Başbakan beni ne kadar teselli edebilir bilmiyorum. Bugün kendisini benim yerime koysun. Ona göre yapılması gerekeni yapsın. Ben şu an niçin buradayım, çocuğumu bugün son yolculuğuna uğurladım ve o orada üşüyor. O çocuğunu ifade vermeye bile göndermedi. Benim çocuğum en azından hırsızlıkla suçlanmadı. Onurlu gitti. O yüzden de halk yanındaydı.”
“Çocuklarımın hepsi çok kötü durumdalar. Evde doktorlar var şu an. Bugün eşimin akrabalarından ikisini hastaneye kaldırmışlar. Eğer ki Berkin’imiz yaşasaydı adı Berkin Ethem Elvan olacaktı. Berkin’le ilgili doktorlarımız konusunda en ufak bir sıkıntı yok. Onların da yeri geldiğinde bizimle birlikte ağladığını biliyorum.”
Sami Elvan'ın bu sözlerinden sonra canlı yayına reklam arası verildi ancak baba Elvan canlı yayına dönmedi. Konuyla ilgili twitter'dan bir açıklama yapan Enver Aysever "Sami Elvan'ın sağlıkdurumu şu an kontrol altında Bilginize. Bir baba evladını toprağa verince ne kadar iyiyse o kadar iyi!" bilgisini paylaştı.