DİYARBAKIR (İHA) - Dicle Üniversitesi (DÜ) Sosyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cengiz Yıldız, sanal sohbet olarak bilinen chat'in, sosyal ilişkileri sorunlu ve şizoid kişilikleri olan insanlar için bir kaçış olduğunu söyledi.
Yrd. Doç. Dr. Cengiz Yıldız, chat'in bireyler üzerindeki etkilerini, Diyarbakır'daki 42 internet cafede 3 ay süresince, 150 kullanıcı üzerinde araştırdı. Yrd. Doç. Dr. Yıldız, chat bağımlılarının, arkadaş edinemeyen, ailevi-ruhsal sorunlar yaşayan, farklı bir yaşam arzulayan ve bastırılmış istekleri bulunan kişiler olduğunu söyledi. Yıldız, "Eğer bir insan, chat için çok fazla vakit harcıyor ve diğer hobileri için ayırdığı zamanı kısıtlıyorsa, o kişi bağımlıdır ve mutlaka tedavi görmelidir" dedi. Toplumların ekonomik, sosyal, psikolojik yapılarında büyük değişimlere neden olan teknolojik gelişmelerin bir ayağını da bilgisayar ve internetin oluşturduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Cengiz Yıldız, "Sözcük anlamı olarak chat, İngilizce'de sohbet, sohbet etmek, konuşmak karşılığı olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, İngilizce'de 'chatterbox' yani boşboğaz, geveze anlamlarını da içermektedir. Orijinal kullanımında chat, IRC'in (İnternet Pelay Chat) kısa yazılımıdır. İnternet içinde yoğun olarak kullanılan chat alanı, dünyada olduğu gibi ülkemizde de özellikle gençlerin yoğun biçimde ilgisini çekmektedir. Chat'in en önemli amaçlarından birisi, ilgi alanları benzer olan kullanıcıların fikir alışverişinde bulunmaları ve tartışarak sorunlarına çözüm üretmelerini sağlamaktır" diye konuştu.
"ERKEKLER KADIN ROLÜNE GİRİP ARKADAŞ ARAMAKTA" Yrd. Doç. Dr. Yıldız, internet aracılığıyla kurulan sanal ilişkilerde kullanıcıların cinsiyet, yaş, meslek, isim, gelir ve beğenmediği fiziksel özelliklerini farklı bir formda sunarak, kendilerini bu kimlikle 'belki de olmak istedikleri biçimde' tanımlayabildiklerini belirterek, "Bireylerin gerçek yaşamda arkadaş edinme yolları ve sosyal ilişkilerdeki başarısızlıklarının neden olduğu toplumsal yaşamdan soyutlanmaları, sanal ortamın cazibesini daha da artırabilmektedir. Sanal dünyada oluşturulan rumuz adlar, yani 'nickname' ile yedek kişilikler kimi zaman bireyle özdeşleşirken, kimi zaman da gerçekliğin tam dışına çıkabilmektedir. Sanal ortamda cinsiyet, yaş, sosyal statü, medeni hal gibi özellikler değiştirilmekte, bireyler tam da olmak istedikleri gibi kendilerini tanıtmaya çalışmaktadır. Çoğunlukla erkekler, internette kadın rolüne girip arkadaş aramaktadırlar" dedi.
"KADINLAR SANAL ORTAMDA DA TACİZ'E UĞRAMAKTADIR"
Araştırmasında, internette chat sırasında kadınların erkeklere göre daha çok kimliklerini gizlediğine dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Yıldız, "Gündüzleri daha çok ortaokul, lise, üniversite öğrencileri ve esnaflar chat yaparken, bunun büyük kısmını erkek kullanıcılar oluşturmaktadır. Yaş ortalaması 20-30 arasında olan kullanıcılardan, erkek adıyla (nick) chat yapan kadın sayısı çok azdır. Bununla birlikte, kadın nick'li erkek sayısı daha fazladır ve ayrıca, chat yaparken kadınlar, erkeklere göre daha seçicidir. Chat yaparken kimliğin gizlenmesiyle ilgili, cinsiyete göre bir sınıflandırma yapmak mümkündür. İnternette chat sırasında kadınlar, erkeklere göre daha çok kimliklerini gizlemektedir. Bu durumun, kadınların baskı altında yetiştirilmelerinden kaynaklandığı ifade edilebilir. Ayrıca kadınlar, sanal ortamda da tacize uğramaktadır. Bu nedenle, gerçek kimlik ile sanal ortama katılmak, kadınlar açısından ürkütücü olabilmektedir" diye konuştu.
Chat ortamında yapılan sohbetlere, konuları açısından bakıldığında cinselliğin en baskın konu olduğunun görüldüğünü sözlerine ekleyen Doç. Dr. Cengiz Yıldız, ülkemiz dışındaki dünya chat kanallarında, sanal sohbet konuları arasında cinselliğin ağır basmadığı ya da en azından bir saplantı olarak ortaya çıkmadığını kaydetti. Yıldız, Türkiye'deki chat kanallarında küfürleşmenin çok yaygın bir şekilde yaşandığına da dikkat çekti.
"CHAT, MEDENİ CESARETİ OLMAYANLAR İÇİN BULUNMAZ BİR YOLDUR" Chat'e yönelimin önemli nedenlerinden birisinin, günlük yaşamda karşılığı olmayan bazı isteklerin, sanal dünyada giderilmeye çalışılması olduğunu vurgulayan öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Cengiz Yıldız, şöyle devam etti:
"Chat, medeni cesaretleri olmayan, ikili ilişkilerde sorun yaşanlar için bulunmaz bir yoldur. Kullanıcılar, kendilerini 'oldukları gibi' değil de 'olmak istedikleri gibi' sunmaktadır. Chat'teki özgür ortam; baskıcı ve birçok şeyin 'ayıp' sayıldığı bir çevrede yetişmiş insanları cezbettiği için, istedikleri herşeyi yazabilmekte, kendilerini istedikleri gibi sunabilmektedirler. Chat'teki karşı cins arayışı içinde olanlar, genellikle flörtün yasak olduğu ve hoş karşılanmadığı ortamdan gelmektedir. Bu yönüyle bu kişiler, flörtü, internet ve chat'te yaşamaktadır. Çekingen, kendine güvensiz, medeni cesaretleri yeterli olmayan kişiler, chat'e daha çok yönelmektedir. Yani, bastırılmış kişiliklere sahip kullanıcılar, chat'te çok daha rahat olabilmektedir. Bu kişiler, isimlerini, yaşlarını, fiziksel özelliklerini farklı sunmakla, gerçek hayattan çok farklı bir profil çizebilmektedir. Bahsedilen isteklerden/güdülerden en önemlisi cinselliktir. İkinci en önemli neden, günlük yaşamda karşılaşılan sorunlardan, bunaltan gerçeklerden kaçmak için chat'in bir çözüm yolu olarak görülmesidir. Üçüncü neden ise varolan gerçeklere başkaldırma ya da deşarj olma ihtiyacıdır."
"CHAT İÇİN FAZLA ZAMAN AYIRAN TEDAVİ EDİLMELİ" Yrd. Doç. Dr. Yıldız, chat'in gerçek hayattaki aktiviteleri engelleyecek kadar uzun süre yapılmaya başlandığında, bir tür bağımlılık meydana getirme riski taşıdığını belirterek, "Chat, sosyal ilişkileri sorunlu ve şizoid kişilikleri olan insanlar için bir kaçıştır. Eğer bir insan, chat için çok fazla vakit harcıyor ve diğer hobileri için ayırdığı zamanı kısıtlıyorsa, o kişi bağımlıdır ve mutlaka tedavi görmelidir. Chat bağımlıları; arkadaş edinemeyen, ailevi-ruhsal sorunlar yaşayan, farklı bir yaşam arzulayan ve bastırılmış istekleri olan insanlardır. Aslında chat, yüz yüze görüşmeyi engellediği, gerçek kişilikleri gizlediği için iyi bir iletişim tekniği değildir. Bağımlılık, genel olarak internetin aşırı kullanılması isteğinin önüne geçilememesi, internete bağlı olmadan geçen zamanın önemini yitirmesi, yoksul kalındığında ise aşırı sinirlilik hali ve saldırgan olunması durumu olarak tanımlanabilir. Birçok kişi için bağımlılık kavramı, ilaç almayı içerir. Bundan dolayı, belki de resmi tanımların birçoğu, ilaç içme konusuna yoğunlaşmıştır. Bu tanımlara rağmen, diğer davranışların da potansiyel olarak bağımlılık meydana getirebileceği görüşü gittikçe artmaktadır. Bu görüşler; kumar oynama, aşırı yeme, cinsellik, bilgisayar oyunları oynama, chat yapma ve çiftlerin birbirine aşırı bağlılığı gibi farklı biçimleri içermektedir" dedi.
ARAŞTIRMA SONUÇLARI
Diyarbakır'daki 42 internet cafede, 150 kullanıcı üzerinde araştırma yapan Yrd. Doç. Dr. Cengiz Yıldız, bağımlılık düzeyi ile chat yapma sıklığı arasındaki ilişkiye dikkat çekiyor. Yıldız, araştırma sonuçlarında düzenli olarak chat yapanların, belirli bir bağımlılık düzeyine eriştiklerinin ortaya çıktığını kaydederek, "Her gün chat yapanların oranı, deneklerin 1/4'inden daha fazladır. 2-3 günde bir veya yine 3-4 günde bir yanıtını verenlerin toplam oranı yüzde 27.9, 4-5 günde bir ile 5 ve daha yukarı günde bir chat yapanların oranı ise 11.2 olarak gerçekleşmiştir. İnternet cafelerdeki kullanıcılar içinde, hiç chat yapmayanların toplam oranı yüzde 34'tür. Bu verilere göre, 2-3 günde bir chat yapanlar, yüzde 20.6 ile en yüksek orana sahiptir. İnterneti kullanma sıklığı artıkça, chat yapma oranının yükseleceği ve yine bu sıklık düştükçe chat yapma oranının da düşeceği tahmin edilebilir. Buna göre bağımlılığın, chat yapma nedenleri içinde önemli bir etken olduğu ileri sürülebilir" diye konuştu.