İşte Büyüka'nın yazısı:
"Evlat, Baba’nın TRT’de yaptığı bir açıklamanın bir cümlesine fena takılmış ve gençliğin o dinamizmi ile isyan etmişti... Baba, belki de beklemediği bir tepki sonucu kırılmış, gücenmiş, üzülmüştü... İsyanla başlayan, kırgınlıkla, kızgınlıkla geçen süreç ne evlada, ne babaya yaradı... Olan ülkenin milli takımına oldu... Ama hepimiz biliyoruz ki, söz konusu babaevlat kavgasıysa uzun sürmez bu... Ya bir maç, ya iki maç... Üç maç olmaz... Tez zamanda barışır baba ile evlat... Daha doğrusu baba ile evlat arasındaki “Barış” çok yakında... Arda gider hocasına alttan alır, gönlünü alır, baba evladın sırtını sıvazlar tatlıya bağlanır bu iş... Böyle olacağını tahmin etmiyorum, biliyorum... Şunu da çok iyi biliyorum: Fatih Terim ile Arda Turan isteseler de hayatlarından birbirlerini çıkaramazlar. Yeter ki şu Hırvatistan maçını kazasız belasız atlatalım... Sonuç ne olursa olsun bu barış kısa zamanda gerçekleşecek... Ancak kraldan çok kralcı olanları anlamakta zorluk çekiyorum... İster Fatih Hoca’ya, isterse Arda Turan’a yakın olun... Gene de Fatih Hoca ile Arda’nın arasına giremezsiniz... Onların hayatında unutulmaz yaşanmışlıklar var... Birlikte kazanılan zaferler, unutulmaz destanlar, yenilgiler, üzüntüler, hayal kırıklıkları, belki de hüsranlar... Aslında geçmişte derin ve silinmez izleri bulunan ortak bir yaşam onlarınki... Bu yaşamda bir başka ortağa ihtiyaçları yok onların. Bırakın kendi hallerine. Barış çok yakında...