Röportaj öncesi hiç heyecanım yoktu, saatler yaklaştıkça acaba 17 yaşında genç bir kadın için ağır mı bu soruluar diye düşünürken Maral hanım geldi ve o sıcak sarılması, gülümsemesiyle bu ne olgunluk bu ne güzellik yarabbi dedim ve serpildim. Bizi babasının evinde ağırladı. Piyes yazarı,karikatürist iş adamı Mete Büyüksaraç da ara ara sohbetimize konuk oldu. Maral Büyüksaraç'ın zekası nerden geliyor demeyin bu baba var oldukça daha çok kitap okunur, daha çok ülke gezisi yapılır ve herşeyde apayrı bir merak… Evin belli bölümlerinde ayrıldığı eşi piyanist Türkan Osmanoğlu'nun fotoğraflarını yerleştirmiş Mete Büyüksaraç. Evin alt katında iki kızı Bergüzar Büyüksaraç ve Maral Büyüksaraç'la çekilmiş olduğu bir fotoğrafta duvarda kocaman yerini almış. Oğlu Cem Büyüksaraç Türkiye'ye nerdeyse hiç gelmediği için medyada onu görmek imkansız.
Her sorunun ardından dişli ve sabırsızlıkla bekleyen cevapları hep mantıklı, hep heyecanlı. Yaşamanın böylesine keyifli olduğu bu kadınla kim arkadaş, kim sevgili olmak istemez ki? Kendini çok güzel bulmazmış, hep salaş giyindiği için etrafında eleştirilmiş, püf der susmayı tercih edebilirim. Salaş bir hal bu kadar doğal ve güzel olabiliyorsa Türkiye'de yeni bir Monica Belluci var diyebilirim.
Bir süre ara verdik, evi dolaşırken Maral Büyüksaraç'ı odasında gördük, o inatçı uzun, dalgalı saçlarına model vermeyle çabalışıyordu. Fotografçı arkadaşımla göz göze geldiğimde bir iç çektiğinin farkına vardım. Röportaj sonrası birlikte yemekte yedik, saygılı duruşu, kapkara saçları ve gözleriyle zarif bir coolluk. Entellektüel bir duruşu da var. Bacaklarının uzantısı yeni nesilin boyu kadar nerdeyse. Deniz Akkaya'nın tiyatrocu, oyuncu ve esmer versiyonu. Aşkları bile aynı. Erkeksi bir kahkahası, umursamazlığı da var, delirtedebilir bu davranışı. Sorularımızı sorduk ve en özel röportaj ilan ettik. - Sarai Sierra rolünden ayrıldınız. Sarai rolünden size ne kaldı?
- Türkiye'ye yeniden dönme sebebimdi. Rolden ayrılmayı ben tercih etmedim. durumlar öyle gelişti. Kendim için en mantıklı olanı seçmem gerekiyordu. Oyunculuğuma güvendiğim en önemli işlerden biriydi. Hep zamanı var biraz daha oyunculuğunun pişmesi gerekiyor deniliyordu. Bu sette piştiğimi, mimiklerimin oturduğunu hissettim.
- Sarai Sierra'nın Türkiye'de cesedi bulunması ve ilk haberi duyduğunuzdaki tepkiniz ne oldu?
- Olaylar beyoğlunda gelişiyor. Cihangirli sayılan biri olarak gece yarısı Galata'da bile çıplak ayak yürüyerek bira ve sigara içen ben arkadaşlarım için şaşırtıcı. Çünkü biz hiç böyle bir olaya bire bir şahit olmadık. Şanslıyız. Üzücü bir olay. Turist olması onun Türkiye'yi bilmediğini anlamaları için yeterli. Ne yazık ki vicdani duygularımızı artık kaybediyoruz.
- Maral Büyüksaraç herşeye karşı, haksızlığa gelemeyen genç bir kadın. Eylemlerin baş ismi. Başbakan'a yolladığınız mektuptan yanıt geldi mi?
- Neye yarardı, Neye yaradı. Anlık tepkilerimiz var. Bazı olaylarda boş durmamak adına kalben ne hissediyorsan o an onu yapmak geliyor içinden. Haksızlığa tahammülüm yok, asılacağımı bilsem lafımı esirgemem, Yapım böyle.
- Sizin için ''özgür ruhlu kadın'' deniliyor. sizce de öyle misiniz?
- Şöyleyim, böyleyim diyemeyenlerdenim. Pek kötü huyum yoktur, gerçi kime göre değil mi? Bana göre sigara içmem kötü bir şey değil mesela. Düşüncelerimi o an söylemek, istediğimi giymek, güzel çirkin anlayaşımımın olması içimden geldiğim gibi olmak bunlar normal şeyler olmalı. Bir iki üç kelime ile özdeştiremeyiz.
- Göz önünde olan birisiniz. Özgürlüğünüzü kısıtlıyan pek çok şey olmalı?
- Bazen oluyor, Nişantaşı'nda yürüyemiyorum, Cihangir'de gözler hep üstümde. Kadıköy'de ısrarcı bakışlar. Bunlar beni tanıdıkları için değil ama hepsi ünlü olduğum için bakmıyor. Rahatsız etmeye çalışanlar da oluyor. Niye? Neden? O an o sokakta bağırmak istiyorum. Nedenlerin cevabını istiyorum. Hep eleştirisel şeyler. İnsan nasıl mutluysa öyle olmalı, kitaba tapan bir insan öyle mutluysa öyle yaşamalı, dinini, yaşamını, düşüncesini eleştirmemeli.
- Televizyonda, medyada takip eden insanlar sizi tanıdığını sanıyor. Sizce gerçek Maral'ı kaçta kaç tanıyor olabilirler?
- O kadar yüzdesi düşük ki. Herkesin bu konuda farklı farklı düşüncesi vardır eminim. O düşüncelere ayrı bir saygım var fakat bazen basında yazılan metinler benim dışımda gelişiyor. İnanın hepsiyle ilgilensem delirebilirim. Ben çabuk sıkılan biriyim. İnsanlar sözlüklerde, twitterda eleştiriyorlarmış bunların eksi bir durum getireceğini sanıyorlar, oysa inanın okuyacak zamanım yok, boş zamanımda arkadaşlarımın setine ziyarete gidiyorum, Cihangir'de oturup sigara falan içiyorum. Bu detaylar beni boğar. Haftada en az bir, en fazla iki kitap okuyan biriyim, zamanımın nelere ağırlık verdiğini bundan anlayabilirler.
- Kendinizi güzel ve çekici buluyor musunuz?
- Eskiden niye bu detayla çok ilgilenir insanlar derdim. Güzel ve çirkin anlayışım yok. Her yerde belli bir şey yazılıyor, eskiden rahatsız olurdum, bir röportajda Türkiye'nin en genç güzeli diye yazmışlar bunu okuduğumda çok rahatsız olmuştum. Artık ilgilenmiyorum. İsteyen istediğini yazsın. Hatta bu olayın tadını çıkarıyorum. Karaköy iskelesinden Kadiköy vapuruna bindiğimde öyle çok bakılıyordı ki eskiden niye bakıyorsunuz derdim? Şimdi tuhaf bile gelmiyor.
- Güzelliğiniz başınıza dert oluyor mu?''Güzellik başa beladır'' derler.
- İki kez kaçırıldım. Ama çok bir şey olmadı. Biri Türkiye'de oldu o zaman çok küçüktüm. Ağladığım an bıraktılar. Amerika'da olaylar daha farklı. Workshoplara gittiğim zaman okul arkadaşım zorla arabaya bindirerek kaçırmıştı. Çok talihsizce. Psikolojim berbattı. Genelde salaş giyinirim. Soho'da kimse o yönümle eleştirmez ama klasik Türk mantığı Türkiye'de oyuncuysan kulağından küpe saçından toka eksik olmayacak ben tam tersi, fazla rahatım, çok salaş giyiniyorum. Bilmem içimden ne geliyorsa işte.
- Anneniz de sizin gibi çok güzel. Dış görünüş olarak kime benziyorsunuz?
- Annem çok güzel bir kadın gerçekten, piyano konserinde ona aşık olan çok kişi olurdu. Babama hep sen bir aptalsın derim (gülüyor) nasıl ayrılırsın falan. Ben annemin yüzde yirmisi olabilirim ancak. Babamın boyu çok uzun eser sahiplerine benziyorum, annem ve babam.
- Yaşınız çok küçük ama yüzünüze aşinayız. Ne zamandır piyasanın içindesiniz?
- Doğduğum yıl büyükbabamlar basından çok gizlemiş beni, biraz nazara inanırız. Bülent Ecevit adımı koymuş. İyi ki de o koymuş. Annem başka bir isim istiyormuş ve ben şükür ediyorum Ecevit'e. Büyükbabam Ezo der bana. İlk doğduğum yıl Bizimkiler dizisinde bebek oyuncu olarak yer almışım. Sonra davetlerde fotoğraflarım çekiliyor. Nerdeyse hep varım. Ama bunu ister miydiniz sorusuna pek evet diyemeyeceğim.
- Medyanın önünde olan aileler çocuklarının sanatçı olmalarını istemezler sizde nasıl gelişti olaylar?
- Büyükbabam Bizimkiler dizisinin sponsoru, o yılda değişik olsun diye oynatmışlar, ailem istemedi, sonra tiyatroda Nejat Uygur'la yollarımız pekişti. Beni biraz yollar sinemaya itti. Yoksa babam asla oyuncu olmamı istemezdi. Ama şimdi çok istekli bir oyuncu adayı var karşısında oda buna karşı koymadı. Tam Maral Büyüksaraç cevabını verdi baba Mete Büyüksaraç'da konuşmak istedi..
Mete Büyüksaraç: Çok cilveli benim kızım, ne isterse genelde yapar, ona kimse karşı koyamaz. Böylesine dişli ve düşüncelere sahip olan bir evlada hayır denmesi mümkün değil. Ona biri bir şey yapamazsın diyemez, buna oda izin vermez bende.
Diyor, ve gülerek gidiyor ne diyelim, Maral büyüksaraç böyle bir babaya sahip olduğu için çok şanslı.
- 15 yaşında iki ödül alan genç bir oyuncu. Bu başarının sebebi aileniz diyenler oldu. Bir nevi kıyak geçiyorlar dediler.
- (Gülüyor) Başarılı olunca mı böyle oluyor, ben daha hiç bir şey yapamadım diye düşünüyordum. Kendi emeğimle bu kadarını yaptım. Ailemin desteği olsa bundan çok fazlası olurdu. Ben kendi elektiriğimi, kiramı kendim çalışarak öderken, sektörel bir desteği almayı kendime bile yakıştırmam. Zaten iki kez aynı ödülü aldım. Bir dahakine de umut veren genç kadın oyuncu ödülü olursa almayacağım .(Gülüyor)
- Amerika sizinle çok özdeşti. Eğitim dışında da orda yaşıyorsunuz?
- Annem Osmanlının son kuşağından Türkiye'ye gelmesi yasaktı artık bu yasak yok ama o gelmiyor. Geç anlayacağınız. Türkiye'de herkes basit ayrıntılara çok takılıyor, herkes rol yapıyor kendi değil. Ve ben bunu benimseyemiyorum. Babam da New York'a taşındı. Bir süre Soho'da evim vardı, orda yaşıyordum. Babamı ikna edebilirsem New York'un görkemli evleri yerine Soho'da sade yaşamak istiyorum onunla birlikte. Onun yeni karısı model, sık sık katalog çekimlerine gidiyor. Türkiye'de modellik yapmak istemiyor. Türkiye'ye sadece benim işlerim için geliyor herkes.
- Maral büyüksaraç 6 dil biliyor, çok genç ve çok güzel sayısız eğitimi var. Tam olarak nerde ne eğitimleri aldınız?
- Dokuz Eylül Üniversitesi'nde Sahne Sanatları okuyordum fikrimi değiştirdim, seramik Bölümüne geçiş yaptım. İsviçre'de oyunculuk eğitimi için bir okula başvurdum, kabul edikdikten sonra sıkılmaya başladım. New York'taki Ec Dil okuluna girdim. Mannes Müzik kolejinden sonra New york Academy'de oyunculuk eğitimine katıldım. Sonra Kamera arkasına merak sardım, Çeşitli hocaların peşinden koştum. Workshoplarına katıldım. Wood Allen maceramda orda başladı. Beni bir cafe gibi biryerde arkadaş ortamına götürdü, ordaki herkes bana gıcık oldu. Meğer Allen onlara kıskanacağınız bir güzellik getiriyorum size demiş. Başım şu konuda fena dertte. Yok yahu bildiğiniz paspalım ben. Yırtık kot ceketle bile gezerim.
- Gezi Parkı, ODTÜ, Soma her eylemlerde her olayda siz de varsınız.
- İnanmadığım şeyin peşinden gitmem. Soma olayında kahroldum. Beni çok etkiledi. benim dedem madenciydi. Annem gözü dedemin yolunu gözlemekle geçmiş. Bugün annem gibi bir evladın evladı olma lüksünü bana dedem verdi. Berna Laçin'di yanılmıyorsam, Soma'lılar ünlü görünce acıları mı dinecek demişti. Haklı. Ben oraya ünlü olarak değil, ordaki insanlarla gerçekten ilgilenmek için gittim.
- Babanız Mete Büyüksaraç milletvekilleri ve bakanlarla çok iyi anlaşıyor. Yandaş babanın gezici kızı diyorlar sizin için?
- Yoo genelde babamla aynı düşünceleri benimseriz. Sadece onun arkadaşları gün boyu onunla siyaset konuşuyor değil ki, arkadaş, dost olmak bambaşka. Her konuda dostukları olabilir.
- Sosyetik iş adamları, ünlü komedyenler, başarılı oyuncular nerdeyse tüm kızların hayranı olan isimler sizin eski sevgiliniz.
- İnsan çevresinde kim varsa ondan hoşlanıyor. Genelde biri beni beğenir gelir teklif eder yada arkadaş olmak istediğini söyler birşeyler başlar. Emin olun çok kişiyi de reddetmişimdir. Nurettin Hasman'ın adımla çok özdeşmesi niye bende bunu anlamıyorum. Ya da Etiler'e taşınıyorum diye Cem Yılmaz'la yeniden gündem olmamız. Nurettin'le olan bağdan kurtulmak istiyorum. Çok samimiyim çok sıkıldım bu aşk macerasından.
- Hakan Meriçliler denilince aklınıza ne geliyor?
- Beraber çorba içtikten sonra Sabah gazetesine manşet olmamız. Hakan'la görüşmüyoruz şuan, uzun bir süre de görüşeceğimizi sanmıyorum. Herkes benim için ''o benim hayranım'' demesini tuhaf bulmuş. Yoo ben Hakan'ı çok beğenirdim, hayranıyımdır, o da beni çok beğenirdi. Beğenmelerimiz olduğu için bir aradaydık. Fazlasını konuşmakta istemiyorum.
- Twitterda bir hayranınızla tartıştınız? her yazılanı takip eder misiniz?
- Yok nerde o kadar detaycı değilim, sıkılıp bırakırım ben. arkadaşlarım çok anlatır, yok şu yazılmış, yok şu çizilmiş, üfff der boşlarım. Bazen hayatımla ilgili yanlış bilgileri çok net çok emin bir şekilde yazıldığını görünce Allah Allah diyorum, derdi ne? Komik şeyler.
- Muğla'nın en sevilen ailesi büyüksaraç'lar. Büyükbabanız Mazhar Büyüksaraç sizin üstünüze çok titremiş.
- Evet, çok ilgilenirdi benimle hala da öyle. Kitap okuma alışkanlığım, Aziz Nesin kitaplarının farkına varma sebebim büyükbabam. Bisiklet merakım, en güzel alışkanlıklarımın sahibi.
- Birde her basın kuruluşunda araba parçaladığınız konuşuluyor. Onu da açıklar mısınız?
- O an içimden gelen bir durumdu. Abartılmamalı. İnsan bazen mantığının dışında davranabiliyor.
- Merve Büyüksaraç'la bir akrabalığınız yok değil mi?
- O kim inanın bilmiyorum bile, model olduğunu biliyorum. Ama soyad benzerliği. Tanımıyorum.
- Sosyal medyayı doğruluyorum. Sizin için ''cool kadın'' denilmesi şart. Her sorunun cevabında entelektüel bir kadın var.
- (Gülüyor) Öyle mi söylenmiş, siz beni benden daha çok takip ediyorsunuz.
- Peki sizi ne heyecanlandırır?
- İşle ilgili herşey. Aşık olmakta beni çok değiştiriyor ve heyecanlandıryor.
- Hiç beğendiğiniz birini elde edemediğiniz oldu mu?
- (Gülüyor) Valla hiç olmadı.