Safra sıvısıyla bir araya gelen karaciğer sayesinde taşınır ve dışkı ya da idrar yoluyla vücudun dışına çıkar. Ayrıca idrara sarı rengini veren de bilirubindir.
Sarılık hastalığı kendini ilk olarak kırgınlık ve ateşlenme ile gösterir. Kusma, bulantı, nefes alışverişi esnasında karında oluşan ağrı ve üşüme sarılığın başlıca belirtileridir. Sarılığın kuluçka süresi 10 ile 40 gün arasında ortaya çıkar yani oldukça uzundur. Aynı zamanda karaciğer iltihaplanması olarak da adlandırılır. Sarılığın tespiti biraz zordur. Bunun için bazı laboratuvar testlerinin yapılması gerekir. Ancak bu şekilde kesin teşhis konulabilir. Çocuklarda ve yetişkinlerde görülme riski aynıdır.
Sarılık ya da diğer adıyla hepatit, karaciğer iltihaplanması sonucu oluşan bir hastalıktır. Hemoglobinden ayrılan demir elementleri, kanda atık bırakır. Bu atığa bilirubin denir. Vücuttaki diğer organlara oksijen ve hemoglobin taşıyan hücreler bozularak serbest kalırlar. Bu hücrelerin (eritrosit) aşırı miktarda bozulması sonucunda kandaki bilirubin miktarında artış olur. Bilirubinin artışıyla birlikte çevre dokuların arasında sızıntılar gerçekleşir ve sarı bir madde oluşur. Kan dolaşımı yoluyla yayılan bu sarı madde ilerleyen zamanlarda bu hastalığın bir nedeni olarak ortaya çıkar. Sarılık aslında bir hastalık belirtisidir. Örneğin, safra kanalında taş olması gibi. Hepatit hastalığı virüsle oluşur.
Doğum sonrasındaki ilk haftada, yeni doğan bebeklerin kanında mutlaka az ya da çok olmak üzere bilirubin düzeyinde artış yaşanır. Bu, yeni doğmuş bebeklerde çok sık görülen bir durumdur. Bebeğin göz aklarında ve cildinde sararmayla kendini belli eder. Bebeğin kanındaki bilirubin düzeyi, karaciğerin safra yardımıyla atabileceğinden fazlaysa yenidoğan sarılığı oluşur. Erken doğan bebeklerde %80 oranında görülürken, diğer bebeklerde görülme olasılığı ise %60'tır.
Bebeklerde sarılık nedeni fizyolojiktir. Bir iki hafta içerisinde kendiliğinden geçer ve çok tehlikeli değildir. Bebeklerde görülen sarılığa çok sık rastlanır ve bu durum bir hastalık olduğu anlamına gelmez. Çünkü, bebek anne karnındayken plasenta yardımıyla bilirubinin vücuttan atımı sırasında bebeğin ciğerleri yetersiz kalır ve sarılık oluşur. Bebeğin başlangıçta küçük ciğerleriyle dengeyi tutturamaması gayet normal bir durumdur.
Sarılık, birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkabilir. Asıl nedeni ise, tıpta eritrosit olarak adlandırılan alyuvarların parçalanmasıyla kandaki bilirubin miktarında artış olmasıdır. Normal şartlarda alyuvarlar, dalak gibi organlarda ömürleri dolunca parçalanır ve ortaya çıkan bilirubin de kan yoluyla karaciğere gelir. Buradan safra yoluyla bağırsaklara gönderilir. Ancak hastalık durumunda, bilirubun miktarı artar ve karaciğer, bu bilirubini yakalayıp safrayla atamaz. Kanda biriken bilirubin de sarılığa yol açar. Akciğerler, bilirubin salgılanmasını engeller ya da dokular bilirubin yönünden aşırı doymuş hale gelir.
Safra kanalında bir baskı ya da kanalı tıkayan bir oluşum, bağırsağa safra akışının engellenmesine yol açar. Tıkanmayla birlikte iltihap da oluşur. Tıkanmanın etkisiyle ciltte sararma meydana gelir. Safra kesesi ve pankreas kanserleri de vücutta sarılığa neden olabilir.
Akciğerde oluşan bir akut iltihap sonucunda, bilirubin salgılama ve bileşim yeteneğinde hasar oluşur. Bu hasar sonucunda bilirubin miktarı sürekli artmaya başlar ve sarılığı meydana getirir.
Karaciğer; sindirme, enerji üretme, zehirli maddeleri yok etme, besin sentezi, kan şekerinin ayarlanması gibi hayati görevleri olan bir organdır. Karaciğerin, genelde bilirubin maddesini metabolize edememesiyle sarılık meydana gelir.
Yetişkin bireylerde, bu hastalığın oluşumuna neden olan diğer bazı etmenler şunlardır: Aşırı alkol tüketimi, karaciğer ve akciğer enfeksiyonları, safra kesesi taşları, akciğerde parazit oluşması, pankreas kanseri, anemi, kan düzensizlikleri, bazı ilaçların çok fazla kullanımı. Bunların dışında bazı hastalıklar da hepatik sarılık oluşumuna neden olabilir. Bu hastalıklar; siroz, Crigler-Najjar sendromu ve Gilbert sendromudur.
Bu hastalık aniden ortaya çıkacağı gibi, yavaş bir gelişim göstererek, zaman içinde de ortaya çıkabilir. Ciltte ve gözlerde oluşan sarı renk, bu hastalarda görülen en dikkat çekici belirtidir. Eğer sarılık ilerlemiş ise, sarı renk kahverengiye dönüşür. Hastanın gözlerinin akında sararma yokken ciltte sararma olması durumunda, diğer etkenlerin de araştırılması gerekir. İdrar renginde de koyulaşma olur. Dışkı kil rengine döner ve ağız içinde de sararmalar oluşur.
Yetişkinlerde genelde karaciğerle ilgili sıkıntılar bu hastalığın oluşumuna neden olur. Örneğin, hepatit rahatsızlıklar, alkol tüketimine bağlı oluşan siroz, karaciğere yeterli miktarda oksijenin ve kanın gitmemesidir. Ayrıca pankreasta oluşan kanser, safra kesesi ve kanallarında yaşanan tıkanıklıklar, alyuvarların ömrünün kısa olması da etkilidir.
"Yetişkinlerde sarılık tehlikeli midir?" diye düşünüldüğünde bu durum, hastalığı oluşturan virüse göre değişiklik gösterir. Bulaşıcı sarılık en fazla 1.5 ay sürer. Örneğin, A ve E hepatit hastalığı şifa ile sonuçlanan bir hastalık olduğundan bu hastalıkta kronikleşme olmaz. B, C ve D bulaşıcı virüsüne yakalananlarda kronikleşme riski vardır. Türkiye nüfusunun %7'si hepatit B virüsünü taşır fakat bunun farkında değildir.
Sarılık hastalığında, ilk başta gözlerde, mukozada ve deride sararmalar meydana gelir. Hastalığın en önemli belirtilerinden birisi sararmadır. Bu hastalıkta oluşan belli başlı belirtiler şunlardır:
Sarılığa yakalanan kişilerde, vücutta yoğun bir şekilde kaşıntı meydana gelir. Bu kaşıntı esnasında bazen vücutta deri döküntüleri de oluşabilir. Bu da insanları çok rahatsız eden bir durumdur.
Hastalığın en dikkat çeken özelliği, vücudun belirli yerlerinde ve göz akında meydana gelen sarı lekelerdir. Hastalık önce vücudun belli yerlerinde başlar ve daha sonra ise tüm vücuda yayılır. Genelde ilk olarak baş çevresinde görülmeye başlar.
Safra kanalının tıkanması veya taş oluşumu sonucunda sarılık görülebilir. Safra kanalındaki tıkanıklık veya taş şiddetli karın ağrısı yaşamanıza yol açar. Çünkü burada aynı zamanda iltihap oluşumu da söz konusudur.
Sarılığa bağlı olarak gün içinde kendinizi çok yorgun ve bitkin hissedersiniz. Bu da günlük aktivitelerinizi ve işlerinizi yapmanızı engeller ve yaşam kaliteniz düşer.
Kusma, karnın etrafında bulunan kasların, kuvvetli ve ani olarak kasılmasıyla oluşur. Bu kasılmayla birlikte midedekiler dışarıya ağız yoluyla atılır. Kusmanın çok fazla yaşanması da kilo kaybına neden olur.
Hastalık, yemek düzeninizde herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen kilo kaybı yaşamanıza yol açar. Kilo kaybı sarılıkla birlikte birçok hastalığın belirtileri arasında yer alır. Bu nedenle sarılık konusunda tek başına ayırıcı bir semptom değildir. Kilo kaybı yaşadığınız zaman halsiz ve bitkin düşebilirsiniz.
İdrarın sıklığı, kokusu gibi rengi de önemlidir. Çünkü idrar rengi, bize birçok hastalık hakkında bilgi vererek tanı konulmasına yardım eder. Sağlıklı bireylerde idrarın rengi, orta açıklıkta sarı renk şeklinde olmalıdır. Fakat sarılığa yakalananların idrarı koyu sarı renktedir.
Sarılığa ve hepatite bağlı olarak kişilerde yüksek ateş meydana gelir. Ateşiniz 38 dereceden fazlaysa bu, yüksek ateş olduğunu gösterir. Zaman kaybetmeden bir hekime gitmeniz gerekir. Ancak her hastada ateş görülmeyebilir.
Dışkınızın rengi eğer soluk ya da kil renginde ise, bu da sarılığın bir belirtisi olabilir. Bunun sebebi vücutta normalden fazla safra birikmesidir ve sarılığa neden olur. Böyle bir durumda hemen bir hekime görünmelisiniz.
Hastalığın yalnızca bazı mikroplar tarafından oluşanları bulaşıcı özelliğe sahiptir. Mikroplarla oluşmayanlarında bulaşıcılık yoktur. Bulaşıcı sarılık, karaciğer iltihabına neden olur. Mikroskopla görülemeyecek şekilde küçük virüslerden oluşur. Bulaşıcı olan sarılık; A, B, C, D, E, F, G şeklinde, altı farklı türde oluşabilir. Özellikle çocuklarda görülen çeşidi bulaşıcıdır. Okul çağında olan çocuklarda yakın temas fazla olduğundan bu hastalık daha çok çocuklarda görülür.
Sarılığın bulaşmasında dışkı, salya gibi şeylerle enfekte olmuş suların rolü oldukça fazladır. Hastalık genelde tükürük, kan yolu ve cinsel organ sıvısıyla yakın temasta bulunma sonucunda bulaşır. Hepatit virüsü, derinin üzerinde bulunan yara ya da çatlağa kan veya tükürüğün temas etmesi sonucu bulaşır. Aynı zamanda doğum esnasında anneden bebeğe de geçer.
Diğer bir bulaşma şekli ise kan naklidir. Ayrıca bazı kişisel eşyalardan olan jilet ve diş fırçasının ortak kullanımı veya dövme yaptırma sonucunda bu hastalığa yakalanan kişiden, diğer kişilere hastalık bulaşabilir. Sarılığa yakalanan kişi, bu hastalığın başkalarına bulaşabileceğini bilmeli ve kan bağışında bulunmamalıdır. Hastalığı, aynı ortamı paylaştığı kişilere bulaştırmamak için çok temkinli davranması gerekir.
Bu hastalığın teşhisinin konulabilmesi için, öncelikle hastalığınızın altında yatan ana nedeni belirlemek ve hastalığınızın şiddetini anlamak adına sizden bazı testler yaptırmanız istenir.
Tıbbi geçmiş ve muayene: Bununla ilgili sizden tıbbi geçmişinize ait bilgi almak adına doktorunuz bazı sorular sorar ve çeşitli testleri yaptırmanızı ister. Bu sorular:
Bu tıbbi geçmişiniz ile ilgili soruların yanı sıra doktorunuz size fiziksel muayene de yapar.
Karaciğer fonksiyon testleri ve kan testi: Karaciğerdeki bazı sağlık sorunlarını teşhis etmek için testler yapılır. Bu testler genelde siroz, karaciğer hastalıkları ve hepatit hastalıklarının teşhisinde kullanılır. Karaciğerin hasarlı olması sonucunda, enzimleri kana serbestçe bırakır. Bunun sonucunda vücut için gerekli olan vitamin değerlerinde düşme olur. Bu proteinlerin ve enzimlerin seviyesini ölçüp karaciğer işlevini takip etmek mümkündür.
İdrar tahlili: Bu test, ürobilinojen denilen madde seviyesinin ölçümü için kullanılır. Bakteri, sindirim sistemindeki bilirubin düzeyini ölçmek için kullanılır. Böylece sarılığın olup olmadığı hakkında teşhis konulabilir.
Görüntüleme testleri: Post-hepatik ya da Intra- hepatik sarılık şüphesi var ise, bu testler, safra kanalının ya da karaciğerin içindeki anormallikleri kontrol etme amacıyla kullanılır. Bu görüntüleme testleri şunlardır:
Karaciğer biyopsisi: Farklı bir koşul veya siroz nedeniyle zarar gören karaciğerin, dokusundaki durumu değerlendirmek adına karaciğer biyopsisi tavsiye edilir. Karaciğer biyopsisi esnasında mide iğne ile uyuşturulur. Buna lokal anestezi denir. Karaciğer hücrelerinden küçük örnekler alınarak mikroskopta incelenmesi için laboratuvara yollanır.
Sarılığın altında yatan sebebe bağlı olarak çok sayıda tedavi yöntemi bulunur.
Bu hastalıkta, karaciğer zaman içinde kendini yeniler. Aynı zamanda karaciğerde oluşan herhangi bir hasarı onarmak için de rol oynar. Bu tedavideki amaç, karaciğerde oluşabilecek hasarı önlemektir. Glandüler ateş ya da viral hepatit gibi bazı enfeksiyonlar karaciğer hasarına yol açtığından, anti-viral ilaçlar karaciğerin daha çok zarar görmesini engellemeye yardımcı olsun diye kullanılır.
Genelde alkol tüketimi karaciğerin hasar görmesine neden olur. Bunun için alkolün bırakılması ya da azaltılması tedavi aşamalarından en önemlisi kabul edilir. Karaciğer hastalığı ciddi durumdaysa, karaciğer nakli gerekli gerekebilir. Fakat karaciğer bağışının az olması ve uygun karaciğerin bulunamaması büyük bir problemdir.
Hastalık karaciğerin kanda taşıdığı bilirubin seviyesindeki farklılıktan oluşur. Tedavisindeki amaç, kandaki bilirubin seviyesine yol açan kırmızı kan hücrelerinde oluşan hızlı parçalanmayı önlemektir. Böyle durumlarda genelde sıtma gibi hastalığın altında yatan sebebe göre ilaç verilir.
Hastalık bazen de, safra kesesinin içerisinde bulunan bilirubin seviyesinde oluşan farklılıktan oluşur. Çoğu zaman safra kanalında oluşan tıkanıklığı kaldırmak için ameliyat tavsiyesinde bulunulur. Ameliyat sırasında safra kanalı sistemindeki bir kesit, pankreasın bir bölümü ve safra kesesi, tıkanıklıkları önlemek adına kaldırılabilir.
Kan transfüzyonu çok nadir olarak yapılır. Şiddetli olan hastalık diğer tedavilere yanıt vermediği takdirde, kişilerde kan değişiminin uygulanması gerekir. Kan verecek kişide herhangi bir hastalığın olmamasına dikkat edilmelidir.
Böyle durumlarda yeşil-mavi spektrumda, özel bir ışık altında tedavi gerçekleşir. Dışkılama ve idrar yöntemleri ışık yardımıyla bilirubin molekül yapısında değişiklik yapar. Bu bir ultraviyole ışığı değildir. Koruyucu plastikten oluşan kalkanı sayesinde yayılmış olan ultraviyole ışığını filtreler.
Bunların dışında, aneminin neden olduğu sarılık söz konusu ise, ya demir takviyeleri alarak ya da daha fazla demir açısından zengin gıdalar tüketerek kandaki demir miktarını artırmaya yönelik bir tedavi uygulanabilir. Eğer sarılık bir ilacın kullanımına bağlıysa, tedavi alternatif bir ilaç kullanılarak devam ettirilir.