Savaşlarda genellikle mermiler ve bombalar başrol oyuncusu olarak görülür. Ancak silahlardan daha etkili bir yöntem varsa o da devletlerin kullandığı casusluk yöntemleridir. Casusluk ve şifreleme yöntemleri üzerine çalışan araştırmacılar yüzyılar boyunca doğrudan giysilerin dikişlerine gizlenen gizli kodların tarihin gidişatına yön verdiğini ortaya çıkarttı. Özellikle 2. Dünya Savaşı yıllarında örgülerin şifreleri üzerine odaklanıldı ve çözümlemeler yapıldı.
Teknik olarak “steganografi” olarak adlandırılan bu uygulama aslında binlerce yıldır var. Gizli mesajları şüphe uyandırmadan sıradan eşyalara gizleme eylemini ifade eder. Gerekli niteliklere sahip olan zeki bir kişi, en kurnaz düşmanın bile burnunun dibinden ayrıntılı mesajlar iletebilir.
Giysilere gizlenen en etkili casusluk silahlarından biri aslında örgülerle karşımıza çıkıyor. Örgü yaygın olarak düz ve ters olmak üzere iki şekilden oluşuyor. En basit haliyle bu şekliyle bile içerisine iki kod gizlemeyi mümkün kılıyor. Temelde bu, doğru becerilere ve örgü örme hünerine sahip olan herkesin mesajları kumaşa gizlemeyi öğrenebileceği anlamına gelir ve bunu yapmanın çeşitli yolları vardır. En basiti mors kodu ile numara veya metin gizlemektir. Örgüyü ören ve gizli mesajı giysinin üzerine işleyen kişi, bu mesajı kolaylıkla yorumlayacak bir ajana iletebilir. Askerlerin çok büyük bir çoğunluğunun örgüden anlamadığını düşündüğümüzde bu yol gizli mesajları iletmek için çok güvenli bir tercih oluyor.
Pek çok savaşta örgü, gizleyici bir örtü oldu. Kadınlar, istihbarat faaliyetlerini hiç şüphe uyandırmadan güpegündüz yürüttüler. Örneğin; 1. Dünya Savaşı devam ettiği sırada Belçikalı istihbarat ajanları, tren istasyonlarının yakınında yaşayan yaşlı kadınlarla arkadaş oldu. Bu kadınların evlerinin pencereleri tren raylarına bakıyordu. Ajanlar, casus olamayacak kadar yaşlı ve masum görünen bu kadınlardan gizlice İmparatorluk Almanya’sının tren hareketlerini izlemelerini istediler. Yardım etmeyi kabul edenler, dikkat gerektiren bir sistemi uyguladılar. Gün boyunca örgü ören kadınlar, bir topçu treni gördüklerinde bir dikiş atarlardı. Bununla birlikte bir vagon birliği geçerse de bir dikiş atarlardı, yani desende bir delik bırakırlardı. Bu sistem 2. Dünya Savaşı sırasında da devam etti.
Örgü silahtan daha da etkili bir araçtı. Çünkü kimse masum bir örgüden şüphelenmiyordu. 1 Mayıs 1944’te Phyllis Latour Doyle adlı bir İngiliz casusu Normandiya’ya paraşütle atladı. Fransa’yı işgal eden Nazi güçlerine karşı direniş geliştirmek için gizli bir Özel Harekat İcra planında yer alan yüksek eğitimli bir ajandı. Seçtiği silah ne mı? Hançer veya mermi değil, sadece örgüydü. Yani örgüsünde sakladığı ayrıntılı gizli kodlardı. Kırsal kesimde sıradan bir insanmış gibi dolaştı. Alman birliklerine karşı her zaman yardımsever ve konuşkandı. Bu şekilde birçok bilgi toplamayı başardı ve sonunda Müttefikler ülkeyi özgürleştirmeden önce 135 kodlu mesaj gönderdi.