HABER

Schauble, entegrasyon politikasını savundu

ANKARA (İHA) - Almanya İçişleri Bakanı Dr. Wolfgang Schauble, ülkesinin entegrasyon politikasını savunarak, "Almanca bilmeden oradaki topluma entegre olmak ve fırsatlardan eşit oranda yararlanmak mümkün değildir. Entegrasyon asimilasyon anlamına gelmiyor" dedi.

AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlenen "Almanya'daki Türk Göçmenlerin Uyumu" adlı panelde açılış konuşmasını yapan AK Parti İstanbul Milletvekili ve Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Egemen Bağış, "Almanya'nın Ludwigshafen kentindeki yangında 9 kardeşimiz hayatını kaybetti. Kendilerine rahmet ve acılı ailesine başsağlığı dileyerek başlıyorum" dedi. Almanya'da "ucuz iş gücü", Türkiye'de de "döviz kaynağı" olarak görülen göçmen nüfusun yaşam şartlarındaki gelişmeye dikkat çeken Egemen Bağış, bugünkü rakamlarla Türkler'e ait 65 bin işyerinin 400 bin kişiye istihdam sağladığını belirtti. Medeniyetler ittifakında öncü rol oynayan Türkiye'de Almanya'nın doğu-batı birleşimine imza atan bir politik lideri ağırlamaktan onur duyduğunu belirten Bağış, son yıllarda dünyada yaygınlaşan "islamofobia" ve "zenofobia" kavramlarını ancak diyalogla ortadan kaldırılabileceğini söyledi. Almanya'daki Türk toplumunun entegrasyonunun kendi hükümet politikalarının da bir parçası olduğunu savunan Bağış, "Asimile olmadan entegre olmalarını tavsiye ettik. Yatırımları mala mülke değil, çocuklarının eğitimine yapmalarını istiyoruz" diye konuştu.

"Almanya'daki Türkler'in 40 yıldır entegre olmadıkları söylenir. Olmadılar mı, olamadılar mı? Yoksa engel mi olundu?" diyerek bugüne kadarki entegrasyon politikalarını sorgulayan Bağış, "Ama Merkel hükümetinin bütçe ayırması, ulusal program haline getirmesi bizi sevindirdi. AB Parlamentosu'nda Türk milletvekilleri var. Dünyaca ünlü Türk yazar, doktor ve sporcularımız var. Artık yurtdışındaki vatandaşlarımız ucuz işçi değil, sistemin kendisine de katkı da bulunan bir yapıcılık içindeler" dedi. Egemen Bağış, konuşmasının sonunda Alman Bakan Schauble'e isminin hat sanatıyla yazılı olduğu bir tablo hediye etti.

Daha sonra söz alan ve panelin organizasyonuna destek veren Kondrad Adenauer Vakfı Türkiye Başkanı Dirk Tröndle ise, 1984'ten beri burada faaliyet gösterdiklerini ve Türk-Alman dostluk ilişkilerini geliştirmeyi amaçladıklarını söyledi. Tröndle, Almanya'da görevlendirilecek imamlara yönelik 1 haftalık seminerleri de vakıflarının bu yönde yakın zamanda yaptıkları çalışmalara örnek olarak gösterdi. "Entegrasyonun yeterince başarılı olmadığını söyleyebiliriz" diyen Tröndle, kişinin bulunduğu ülkenin dilini
mutlaka öğrenmesi gerektiğini şu Türkçe cümlelerle vurguladı:

"Her lisan bir insan. Bir lisan bir insan. İki lisan iki insan. Bozuk da olsa Türkçem olmasaydı size bu şekilde hitap edemezdim. Her insanın bulunduğu ülkenin dilini biliyor olması gerekir."

Almanya Federal İçişleri Bakanı Dr. Wolfgang Schauble ise, 1.7 milyon Türk vatandaşı ve 1 milyon civarında Türk asıllı Alman vatandaşı olmak üzere Almanya'da yaşayan toplam Türk göçmen nüfusun Alman popülasyonun dörtte birine tekabül ettiğini vurguladı. Schauble entegrasyonu şöyle tanımladı:

"Çoğulcu toplum, zenginlik anlamına geliyor. Ama kopuk değil birlikte yan yana yaşıyorsa. O nedenle entegrasyon ön şarttır. Peki göçmenlerden ne gibi beklentilerimiz var? Entegrasyon asimilasyon değildir. Kendi köklerini unutmadan içinde yaşadığı topluma uyum sağlamaktır. Özellikle toplumsal yaşama, ekonomik, sosyal ve eğitim açısından katılmadır."

Bu konuda Türk kökenli işadamları, yönetmenler ve bilimadamlarının önemli katkıları olduğunu ancak daha fazla angajmana ve katılıma ihtiyaç duyduklarını söyleyen Schauble, "Mesela, Türk göçmenlerin benim partimde daha etkin olmalarını isterdim. Çok sayıda entegrasyon girişimi başlatıldı. Merkel, federal seviyede diyalog forumu kurarak bunu öngördü. Ulusal entegrasyon planı da bunun bir sonucudur" ifadelerini kullandı. Globalleşmenin ve gelişen teknolojinin entegrasyona araç olmak kadar engel de oluşturabildiğine işaret eden Schauble, "Bir toplumun dışında kalmayı da beraberinde getiriyor. 40'tan fazla Türk televizyonu var. Gazeteler var. Gelişen teknoloji, bırakın öyle senede bir iki kez Türkiye ziyaretini, eşinizi bile Türkiye'den seçme imkanı getiriyor. Bu bir sorunu da doğuruyor. Neredeyse hiç Almanca bilmeyen üçüncü kuşak da var. Sorunlar kendiliğinden çözülemez. Daha fazla çaba sarf etmeliyiz. Kitle iletişim araçlarının imkanlarını kullanmalıyız" dedi.

"ALMANCA BİLMEK ENTEGRASYONUN ÖN KOŞULU"

Araştırma sonuçlarının evlenerek Almanya'ya gelen kadınların, mağdurların çoğunluğunu oluşturduğunu belirten Schauble, bu sorunu ortadan kaldırmak ve entegrasyonu kolaylaştırmak için Türkiye'de Almanca derslerinin yaygınlaştırılması konusunda Türk meslektaşıyla mutabakata vardığını açıkladı. "Bizim buradaki samimi niyetimiz entegrasyonu kolaylaştırmak. İki devletin hükümeti de entegrasyon fırsatlarını iyileştirmekte mutabık. Almanca kurslarının Türkiye'de yaygınlaşması için halk eğitim merkezleri ve başka eğitim kurumlarıyla işbirliği yapabiliriz. Dil büyük bir gereklilik. Özellikle çocuklar için. Almanca bilsinler ki toplumda eşit fırsatlar yakalasınlar. Bu konuda belediyelerin etkinlikleri, düzenledikleri dil kursları ve kişisel danışmanlık hizmetleri var. 155 milyon Euro sadece bu iş için ayırdık " dedi.

Entegrasyonun sadece göçmenleri değil, toplumun tümünü ilgilendirdiğini söyleyen Schauble, "Entegrasyon iki yönlü bir süreçtir. Göçmenlerin uyumu kadar, o ülke vatandaşlarının da bunu kabul etmesi gerekir. Zenginlik olarak görülmeli. Belki bu değerler bütününü yitirme korkusundan kaynaklanıyor. Çocuklar iki değer arasında gidip geliyor. Bu güvensizlik duygusu, çocuk gelişimini de olumsuz etkiliyor. Giderek artan şiddet yanlısı bir gençlik var. Artık entegrasyon sadece göçmenler için değil, toplumun genelinde fırsat ve sorunları beraberinde getiriyor" şeklinde konuştu.

Türkçe'nin Almanya'da seçmeli ders olarak okutulmasını savunan Schauble, sadece Türkçe eğitimin toplumun bölünmesine neden olacağını öne sürdü. Türkçe'yi unutan gençlayor olması gerekir.er konusunda hükümetten çok ebeveynlere görev düştüğünü vurgulayan Alman Bakan, "Demek ki kendi çocuklarıyla ilgilenmiyorlar" dedi.
Çifte vatandaşlık yanlısı olmadığını açıklayan Schauble, "Bir devletin bir vatandaş için yetkisi olması gerekir. Entegrasyon yönünde sorunu çözmek adına, Türk anne-babaların çocuklarına çifte vatandaşlığı önermiyorum. Bu insanların vatanlarının neresi olacağına karar vermesi gerekir. Sosyal ve kültürel haklar çerçevesinde zordur. Çifte vatandaşlığa karşı durmuşumdur. Çünkü Türkler'e karşı önyargıyı kuvvetlendirmektedir. Almanlar da onların iki ayrı pasaportu var diye rahatsız olacak" ifadelerini
kaydetti.

Konuşmasının sonunda bir milletvekilinin Almanya'da işçi olan babasının minnettarlığını ifadesine atfen Schauble, "Şükranlarınızı iade etmek istiyorum. Sizin babanız gibi insanlar geldi. Almanya'ya katkı yaptı. Dostluk iki yönlüdür" dedi.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler