Mahmut Hamsici
BBC Türkçe, Ankara
Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 13 yıldaki en ezici zaferlerinden birini kazandığı seçimlerin ardından kilit soru: Sonuçta hangi faktörler etkili oldu?
Kampanyanın ivme kazanmaya başladığı günlerde, yaklaşık bir hafta boyunca İstanbul'da AKP'nin kalesi olarak bilinen mahallelerde gözlemlerde bulunmuş, kimisi atıf yapmadan yazmak üzere birçok görüşme yapmıştım.
Farklı sınıfsal, kültürel ve toplumsal kesimleri içinde barındıran Başakşehir, Eyüp ve Fatih'teki gözlemlerim ardından yazdığım haberde şu başlığı kullanmıştım:
"AKP seçmeni parti etrafında kenetleniyor".
AKP'nin geniş çeperindeki seçmenlerin büyük bölümü istikrarsızlıktan endişe ediyor ve patlayan bombaların, çatışmaların, uzayan koalisyon görüşmelerinin, ekonomideki negatif sinyallerin yegane çözümünün tek başına iktidar olduğunu düşünüyordu.
Ayrıca onlar için AKP "bazı hataları olsun, olmasın" hizmetle özdeş bir partiydi.
Sınıfsal olarak nispeten daha üst kesimde, örneğin Başakşehir'de, "AKP iktidarı döneminde kazanılanları kaybetme" kaygısı da güçlüydü.
Başakşehir sakini, STK temsilcisi, AKP seçmeni avukat Yusuf Taş, "mahalledeki" ruh halini şöyle aktarmıştı: "Saflar sıklaştırılıyor".
Partinin çekirdek kitlesini oluşturan muhafazakar seçmende ise "28 Şubat dönemine dönme, başörtüsü uygulamasının geri gelmesi" gibi korkular belirgindi.
Yine bu kesimde "ortada, partinin eksiklikleri olsa da Erdoğan'ı devirmeye yönelik uluslararası bir komplo bulunduğu, Ankara saldırısının bu komplonun parçası olduğu, bu yüzden partinin yanında yer almak gerektiği, dünya çapında İslam camiasının geleceği için de bu tercihin yapılması gerektiği" görüşü hakimdi.
Ayrıca tabanda MHP hakkında "çözüm üretmeyen parti" algısından beslenen büyük bir tepki gördüğümün de altını çizmeliyim.
Bir kaç hafta sonra da sandıktan gelen sonuç, AKP seçmeninin 1 Kasım'da parti etrafında kenetlendiğini ortaya koydu.