İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ilk duruşmada "Cumhurbaşkanına hakaret" suçundan 2 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılarak tahliyesine karar verilen gazeteci Sedef Kabaş saat 15.30 sıralarında cezaevinden çıkış yaptı.
Cezaevi çıkışında açıklama yapan Sedef Kabaş, "Bizi takip eden, destek veren herkese teşekkür ediyorum. Ben bu desteği çok önemsiyorum. Çünkü gün dayanışma günü arkadaşlar. Dolayısıyla bu süreçte beni yalnız bırakmayan; amasız, fakatsız destek olan, arkamda duran, bana sahip çıkan ve onca baskıya, sindirmeye rağmen müthiş bir dayanışma sergileyen ve 'Biz buradayız.' diyen herkese hem şahsım hem ülkem adına çok teşekkür ediyorum. Benzer bir desteği bana bu kapının arkasında Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi'nde yatan, artık kız kardeşlerim dediğim kadınlar da hissettirdi. Bu yüzden şu mesajı vermek istiyorum: "Haklıysanız korkmayacaksınız, haksızlık varsa da susmayacaksınız." dedi.
Kabaş, "Zaten tahmin ediyorum çoğunuz takip ettiniz. Ama şöyle bir dönüp baktığınız zaman ben sadece hiçbir şekilde hakaret kastı olmadan bir atasözü kullandım. Bütün bu hengamenin bütün bu sürecin nedeni bu. Herkesin bunun üzerine düşünmesini istiyorum. Ne yapacağız biz bundan sonra? Bize bir genelge yayınlasınlar, bilelim hangi atasözünü kullanacağız, hangilerini kullanmayacağız. Ona göre konuşalım. Devletin, iktidarın, hükûmetin bütün imkânlarını kullanarak bir kadın gazetecinin üstüne çullandı. Yaptığım sadece anonim bir atasözü... Ve Çerkes atasözü. Şahsıma ait değil diyerek sadece attığım bir atasözü tweetimden dolayı hapis yatmamı talep etti şikayetçi olanlar. Sonrasında göz altına alındım. Şimdi bunu zul addederim kendime. Kim kaçacakmış? Bunu yazın lütfen. Yarın öbür gün biri kaçacaksa o Sedef Kabaş olmayacak. Haklıysak korkmayacağız, haksızlık varsa da susmayacağız. O yüzden ben Allah'ın izniyle bundan sonra da bir gazetecilik sorumluluğu çerçevesinde elimden geldiğince gerçekleri anlatmaya, yazmaya, toplumla buluşturmaya devam edeceğim." ifadesi kullandı.
Kabaş konuşmasını şöyle sürdürdü: "Oğluma sürpriz yapacağım. Bu süreçten çok haberdar olmasını istemedim. En büyük temennim onunla kucak kucağa, koyun koyuna uyumak. Çok özledim çünkü. Bunu da kamuoyunun bilmesini istiyorum. Bu eldivenler çok önemli. Bakın, avlu dedikleri bahçede ilk yürüyüşümde -kar, kış, kıyamet bir günde getirildim- ellerim çok üşümüştü. Bu eldivenleri birkaç saat içinde cezaevindeki kız kardeşlerim örüp verdi bana ellerim üşümesin diye. Dayanışma yaşatır. Teşekkür ediyorum." diye konuştu.
DHA