HABER

Seferi Yılmaz'ın davası ertelendi

Seferi Yılmaz'ın davası ertelendi

VAN (İHA) - Terör örgütü PKK'ya yardım ve yataklık suçundan tutuklu bulunan ve Şemdinli Davası'na konu olan patlamanın yaşandığı Umut Kitapevi'nin sahibi olan Seferi Yılmaz'ın dün Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşması, hükümlünün tutukluluk halinin devam etmesi kararıyla 15 Aralık 2006 tarihine ertelendi.

Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde, bugün saat 14.30'da başlayan duruşmanın mahkeme Başkanlığı'nın Mahir Mardun yaparken, üye olarak Vahit Baltacı, İbrahim Öneker hazır bulundu. Akın Karakaş ise Cumhuriyet Savcısı olarak görev aldı. Yapılan kimlik tespitinin ardından mahkeme Başkanı Mardun, 6 sayfadan oluşan iddianamenin tümünü okudu. İlk söz hakkı verilen hükümlü Seferi Yılmaz, daha önce gerek Cumhuriyet Savcısı'na gerekse tutuklanma talebiyle sevk edildiği nöbetçi mahkemede yaptığı savunmasını aynen tekrarladığını kaydetti. Yılmaz, daha önce TCK'nın 125. maddesinden ceza aldığını ve 15 yıl cezaevinde kaldıktan sonra 2000 yılının Mayıs ayında cezasını tamamladıktan sonra tahliye olduğunu kaydetti. Cezaevinden çıktıktan sonra örgütle herhangi bir ilişkisi olmadığını söyleyen Yılmaz, kitapçılık yaptığını belirtti. Örgütle ilgisi olması durumunda yurtdışına gitmiş olacağını ifade eden Yılmaz, suçsuz olduğunu kaydetti.

Mahkeme Başkanı Mardun'un, iddianameden PKK terör örgütü ile görüşme yapıldığı iddia edilen (0535 251 44 11 numaralı) telefonun kime ait olduğunu sorması üzerine Yılmaz, numaranın ağabeyi Ekrem Yılmaz'a ait olduğunu ancak 6-7 yıldır kendisinin kullandığını söyledi. Yılmaz, kendi adına 0543 ile başlayan bir telefonun bulunduğunu ancak numarasını hatırlayamadığını iddia etti. Telefonla görüştüğü iddia edilen terör örgütü PKK üyesi Ali Kısıkyol'u tanımadığını ifade eden Yılmaz, kendisiyle herhangi bir telefon görüşmesi yapmadığını söyledi. Şemdinli İlçesi'ne geldiğinden kendisine yardımcı olduğu söylenen Kısıkyol'un babası olan Hasan Kısıkyol'u da tanımadığını belirten Yılmaz, Ali Kısıkyol'un telefon görüşmelerinde 'Hacı' diye hitap ettiği kişinin kendisi olmadığını ve halk arasında da kendisine bu şekilde hitap edilmediğini anlattı. Yılmaz, Şemdinli Davası'nın hükümlü sanığı olan Astsubay Ali Kaya ve Özcan İldeniz'in ifadelerinde belirttikleri gibi kendisine herhangi bir paketin gelmediğini ve kendisinin adreste belirtemediğini savundu. Yılmaz, "Ben kendim terör örgütü üyeleriyle iddia edildiği şekilde veya başka bir şekilde telefon görüşmesi yapmadım. Ancak ben Demokratik Toplum Partisi'nin (DTP) üyesi ve delegesiyim. Bu nedenle toplantılara katılmaktayım. Cep telefonumu da bazen götürmüyordum. Dükkanda bırakıyordum. Bu nedenle başka birileri görüşmüş olabilir. Ancak ben görüşmedim ve benim yanımda da telefonumla iddia edildiği şekilde kimse görüşmedi. Bazen herhangi bir arkadaşın, 'Bir çağrı bırakabilir miyim? Arkadaş arayacak' şeklinde talepleri olmuştur. Ancak bu şekilde başkası kullanmamıştır" diye konuştu.

Yapılan telefon görüşmelerinin tutanaklarının okunmasının ardından Mahkeme Başkanı Mardun, dosya içerisinde bulunan ve renkli olarak çekilmiş olan Hasan Kısıkyol ile birarada olduğu fotoğrafı göstermesi üzerine Yılmaz, fotoğraftakinin kendisi olduğunu, ancak çekildiği tarihi hatırlayamadığını kaydetti. Şemdinli İlçesi'nin bir tek ana caddesi bulunduğunu anlatan Yılmaz, aracın yanında geçtiği bir sırada çekildiği ve diğer kişileri tanımadığını ileri sürdü.

"MÜVEKKİLİMİZ HAKKINDA BERAAT KARARININ VERİLMESİNİ İSTİYORUZ" Mahkeme Başkanı Mardun, dosya içerisinde bulunan ve 2002 yılında Hasan Özen isimli kişi tarafından kendisine hitaben yazılan mektubu sorması üzerine ise Yılmaz, gönderilen mektup ile ilgili daha önce ifade verdiğini kaydetti. Hasan Özen'i cezaevinde tanıdığını ve terör örgütü PKK üyeliğinden cezaevinde iken tanıştığını söyleyen Yılmaz, kendisinin cezaevinde iken Özen'in tahliye olduğunu ve yurt dışına gittiğini duyduğunu savundu. Yılmaz, kendisine gönderilen mektubu halen Şemdinli İlçesi'nde oturan Celil Özen'in getirdiğini ancak okumadığı için içeriğinin ne olduğunu bilmediğini iddia etti.

Daha sonra sırayla savunma yapan Yılmaz'ın avukatları Murat Timur, Deniz Tuna, Cüneyt Caniş ve Kerem Akdoğan, müvekkilleri Yılmaz'ın dükkanına el bombası atan suç örgütünü mahkum ettiğini, ancak suç örgütünün devam niteliğindeki şahısların yakalanmadığı için müvekkilinin şu an sanık durumunda olduğu iddiasında bulundu.

Müvekkili Yılmaz'ın hakkında kamu davasıyla ilgili dosyanın genelinde Hakkari İl Jandarma Komutanlığı'nın yön verdiğini savunan avukatlar, Yılmaz'ın sanık yapılması için yoğun çaba sarf edildiğini iddia etti. Avukatlar, Seferi Yılmaz'ın Şemdinli'de meydana gelen patlamanın ardından olayın görgü tanığı olduğu için değişik sivil toplum örgütlerinin İstanbul, İzmir, Bursa ve Samsun olmak üzere bir çok ilde düzenlediği panellere katıldığını ve bunda da herhangi bir suç unsurunun bulunmadığını kaydetti.

Seferi Yılmaz'ın işlettiği Umut Kitapevi'ne atılan el bombası nedeniyle sembolik olarak, yeni yaptırdığı tabelasına el bombası resmini yaptırdığını savunan avukatlar, "Bununla ilgili soruşturma devam etmektedir. Bu da sadece olay nedeniyle sembolik olarak yaptırmıştır. Dosyada müvekkilimize isnat edilen suç nedeniyle hükme esas alınacak aleyhine herhangi bir delil mevcut değildir. Bu nedenle müvekkilimiz hakkında beraat kararının verilmesini istiyoruz" dedi.

İddia makamı Cumhuriyet Savcısı Akın Karakaş ise, dosyada bulunan telefon dinleme kayıtlarının niteliğinin tespiti için getirtilerek çözümünü ve tercümesinin mahkeme tarafından yapılmasını istedi. Sanık Yılmaz hakkında Şemdinli Asliye Ceza Mahkemesi ve savcılığınca yürütülen kovuşturma ve soruşturmaların dosyalarının onaylı suretlerinin celp edilmesini de isteyen Savcı Karakaş, delillerin büyük çoğunluğunun toplanmış olması, toplanacak delillerin sanığın tesirinin söz konusu olmadığından tahliyesine karar verilmesi talebinde bulundu.

Duruşmaya verilen 5 dakikalık aradan sonra mahkeme heyeti, sanık Seferi Yılmaz'ın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delillerin durumu, delillere tesir etme imkanı, sanığa isnat edilen suçun kanundaki cezasının alt sınırı ile kuvvetli suç şüphesi göz önüne alarak oy birliği ile tutuklu halinin devamına karar verirken, Şemdinli Davası'nın hükümlü sanığı Jandarma Astsubay Özcan İldeniz'in duruşmada hazır edilmesi, terör örgütü PKK üyesi Sabrı Kod isimli Ali Kısıkyol'un babası ile sanık Yılmaz'ın birlikte çekilmiş olduğu fotoğrafının çekilme sebebi ve dayanağı, Yılmaz'ın Cumhuriyet Savcılığı ve mahkemede panellere katıldığını beyan etmiş olmasına karşın, buna ilişkin organizasyonların kimler tarafından yapıldığı, finansının nasıl sağlandığı ve konuşma içeriği hususunda aralarında İçişleri Bakanlığı, Jandarma Genel komutanlığı, Hakkari İl Jandarma Komutanlığı ve Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığı'nın da bulunduğu ilgili kurumlara müzakere yazılması istemiyle duruşmayı 15 Kasım 2006 gününe erteledi.

Duruşmaya Hakkari Belediye Başkanı Metin Tekçe, Şemdinli Belediye Başkanı Hursit Tekin, Umut Kitapevi'nde meydana gelen patlamadan yaralı olarak kurtulan Metin Korkmaz dinleyici olarak katıldı. Seferi Yılmaz duruşma sonunda yoğun güvenlik önlemleri altında adliye binasında çıkarılarak, tutuklu bulunduğu Van F Tipi Kapalı Cezaevi'ne götürüldü.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler