Doç. Dr. Hasan Çukur, son yıllarda etkili olan sıcaklık artışları, düzensiz yağışlar ve Düzce'de meydana gelen su baskını ve toprak kaymasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İklim değişikliğinin çağın en büyük tehditlerinden biri olduğuna dikkati çeken Çukur, bütün dünyada olan genel gelişmelerin bir parçasının maalesef Türkiye'de de yaşandığını ifade etti.
Dünya sıcaklık ortalamasının nüfus artışı ve enerji tüketimi gibi nedenlerden dolayı son bir asırda 1,5 derece yükseldiğini vurgulayan Çukur, "Bu nedenle ortamda aşırı bir buharlaşma olayı yaşanıyor. Sıcaklıkla birlikte atmosferde bol miktarda nem dolaşıyor. Bunun belli bir süre sonra yağış olarak düşmesi lazım. Yağış olayının gerçekleşmesi için ise ortamın bir miktar soğuması gerekiyor." diye konuştu.
Çukur, son dönemde iklim değişikliğine yönelik çalışmalarda "ısı adası" kavramının gündeme geldiğini anımsattı.
Doç. Dr. Çukur, şöyle devam etti:
"Şehir merkezi ile dışındaki sıcaklık değerleri arasında 4-5 derecelik fark var. Bu durum 'ısı adası' dediğimiz olayı oluşturuyor. Yağış kütleleri şehir üzerine geldiğinde yağış oluşacakken sıcaklık artışı nedeniyle gerçekleşemiyor. Bu olay defalarca tekrar edince birkaç günde düşmesi gereken yağışlar bir anda düşüyor. Isı adası ani şiddetli yağışlarda önemli faktör. Bu sefer bereket değil afet demeye başlıyoruz. Ne zaman bir yağıştan söz etsek beraberinde su baskınları, heyelan gibi olayları yaşıyoruz."
"BENZER OLAYLARIN FREKANSI ARTACAK"
Sıcaklıktan her ortamın nasibini aldığını, güneyde görülen birtakım canlı türlerinin soğuk bölgelere geldiğini anlatan Hasan Çukur, bu durumun da söz konusu değişimin kanıtı olduğunu söyledi.
Hortum, aşırı şiddetli sağanak, su baskınları ve heyelanların bütün dünyanın problemi olduğunu ifade eden Çukur, "Bugün değilse yarın, yarın değilse öbür gün benzer olayların frekansı maalesef artacak." dedi.
Doç. Dr. Çukur, birçok ülkenin bir yandan hırsla kalkınmayı düşünürken bir yandan da karbon salınımının azaltılmasına ilişkin çalışmalar yürüttüğüne dikkati çekti.
Enerjinin verimli kullanılmasının önemine değinen Çukur, "Haritaya baktığımız zaman her tarafın denizlerle kaplı olduğunu görüyoruz ama bizim içilebilir dediğimiz tatlı su ancak yüzde 2 kadar. Bunun da yüzde 90'ından fazlası kutuplarda depolanmış durumda. Sıcaklık artışına bağlı buzulların erimesi sonucunda tatlı su rezervleri tuzlu suya karışıyor. Beraberinde deniz seviyelerinde yükselmeler gerçekleşiyor. Bundan en fazla etkilenecek ülkelerin başında Kuzey Avrupa geliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Sıcaklık artışının azaltılması gerektiğini vurgulayan Çukur, Türkiye'de enerjinin doğru kullanılmasına yönelik önemli çalışmaların yapıldığını, bunun devamının sağlanması gerektiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: AA