Erzincan'da, 11 Ağustos 2008 tarihinde teröristlerin yola döşediği mayının patlaması sonucu şehit olan ve Adana'da toprağa verilen Abdullah Aydın Emer'in annesi Tülay Emer, evladının mezarına uzak kalmamak için 27 yıldır yaşadığı İstanbul Pendik'deki evine bir daha hiç dönmedi. Bu nedenle 30 yıllık eşiyle boşanma aşamasına gelen acılı kadın, "Gidersem yavrumun mezar taşını bile özlerim" dedi.
Erzincan'ın Kemah ilçesinde 2008 yılında teröristler tarafından yola döşenen mayının patlaması sonucu şehit olan Abdullah Aydın Emer'in annesi Tülay Emer, yaptığı açıklamada, İstanbul'un Pendik ilçesinde yaşarken 2008 yılında eşi İsmail'in Adana'ya tayinin çıktığını anlattı. Emer, aynı yıl Kocaeli Üniversitesi İşletme Fakültesi 1. sınıf öğrencisi olan oğlu Abdullah Aydın Emer'in kendi isteğiyle eğitimini yarıda bırakarak askere gittiğini anlattı.
Kocasının Adana'da Türk Telekom Yüreğir İşletme Müdürlüğünde göreve başlamasından 15 gün sonra oğlunun şehit haberini aldıklarını anlatan Emer, "O an dünyam yıkıldı. Daha bir kaç gün önce kendisiyle telefonda görüşmüştük. Oğlum askerliği çok seviyordu. Sanki asker olarak doğmuştu. Telefondaki son görüşmemizde ona Adana'daki adresimizi verdik, birliğine bildirsin istedik. Adana'daki evini göremeden şehit haberi geldi" diye konuştu.
Emer, daha yeni yeni alışmaya çalıştıkları kentte, şehit düşen oğullarını törenle toprağa verdiklerini belirtti.
Eşinin 1,5 yıl sonra emekli olduğunu ve 2009'un sonlarına doğru kentten ayrılarak İstanbul'a gittiğini anlatan Emer, "Önce benim de gelmemi istedi. İstanbul'a bir kaç gün gittim ama oğlumu yalnız bırakmış gibi hissettim, ondan ayrı kalmaya dayanamadım. Adana'ya geri döndüm" dedi.Emer, kentten ayrıldığı zaman oğlunun rüyalarına girdiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Ben Adana'dan ayrılamadım, eşimin de yanıma gelmesini istedim. Burada oğlumuzun mezarının bulunduğu kentte, onun yanında olmamız gerektiğini anlattım. Ancak, o bunu kabul etmedi. 27 yıl İstanbul'da yaşadım ama artık benim için bir anlam ifade etmiyor. Adana, benim ömrümü tamamlayabileceğim tek kent oldu. Oğlumun mezarının bulunduğu bu şehirden bir an olsun ayrı kalmak istemiyorum. Bu nedenle buradan gidemiyorum. Onun mezarının bulunduğu yerde olmak bana huzur veriyor. Kocam buraya gelmiyor, beni burada yalnız bıraktı. Boşanma davası açtım. Şu anda mahkememiz devam ediyor. 30 yıllık kocam, ama 60 yıllık da olsa oğlumu burada yalnız bırakamam. Oğlum bir kez rüyama girdi, beni yanına çağırdı. Uyandığımda saat 07.00'diydi ve hemen Şehitliğe gittim. Mezar taşındaki resminin düştüğünü gördüm. Hemen onarılmasını sağladım. İstanbul'da olsam yanına nasıl giderdim."
Emer, diğer oğlu Meşale'nin evli olduğunu ve İstanbul'da özel bir şirkette çalıştığını, oğlunun 2 ayda bir yanına gelerek kendisine maddi destekte bulunduğunu belirtti.
Anne Emer, bunun yanı sıra şehit ailelerine verilen maaşın yarısı olan 376 lirayla geçimini sağlamaya çalıştığını, maaşın diğer yarısını ise eşinin aldığını vurguladı.
OĞLUNUN MEZARINI ÇOK SEVDİĞİ KUŞU İLE ZİYARET EDİYOR Emer, oğlunun mezarını, çok sevdiği 'Fikri' ismini verdiği muhabbet kuşu ve Beşiktaş forması ile ziyaret ettiğini anlattı.
Oğlunun fanatik bir Beşiktaş taraftarı olduğunu ifade eden Emer, oğlunun çok sevdiği muhabbet kuşunu askere giderken kendisine emanet ettiğini söyledi.
Muhabbet kuşunun kendisine oğlundan yadigar kaldığını anlatan Emer, "Her bayram bu kuş ile oğlumun mezarını ziyaret ediyor, Aydın'ın çok sevdiği kuşu ile hasret gidermesini sağlıyorum. Öpmeye bile kıyamadığım oğlumun mezar taşı ile teselli buluyorum" dedi.
Emer, oğlunun adının Adana'da bir parka ve bir Anadolu Lisesine verildiğini, bunun da kendisini duygulandırdığını ve gururlandırdığını söyledi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz