Türkiye'nin en çok izlenen dizilerinden biri olan 'Muhteşem Yüzyıl'ın son yayınlanan bölümünde Şehzade Mustafa’nın öldürüldüğü sahne sosyal medyada başlıca gündem oldu. Öyle ki Osmanlı Hanedanı’nın Türkiye’de yaşayan üyelerine hakaret mesajları yağdı.
Osmanlı ailesinin en kıdemli üçüncü kişisi olan Sultan Abdülhamid’in torunu Harun Abdülkerim Efendi Osmanoğlu ve oğlu Orhan Osmanoğlu yaşadıklarını Al Jazeera’ye anlattılar.
Dizinin Çarşamba akşamki 123. bölümünü kendisinin de seyrettiğini söyleyen Orhan Osmanoğlu, dizi biter bitmez telefonlarının çalmaya başladığını, sosyal medya hesapları üzerinden mesaj yağmuruna tutulduğunu söyledi:
"Sabah dörde kadar telefonlarım hiç susmadı, sosyal paylaşım sitelerinden tutun da telefonuma kadar hakaretler yağdı. En yakın dostlarımdan bile rencide edici mesajlar aldım. Telefonumun sesini kıstım fakat yine de uyuyamadım."
Mesajlarda neler yazıyordu sorusuna Osmanoğlu şu yanıtı verdi:
"Örneğin, ' Hürrem’in tohumundan geliyorsunuz soyunuz ortada' diyorlardı. 'Hiç mi acımadınız? Saltanat sürseniz kim bilir kaç oğlunuzu öldürürdünüz' diye yazıyorlardı. Diğer mesajlardan bahsetmiyorum bile. Gece boyunca gözümü kırpmadım. 500 yıl önce yaşanan bir olay nasıl olur da bugün böylesine bir patlamaya yol açar anlamış değilim."
"Bizler de insanız" diyen Orhan Osmanoğlu, kendisinin de oğlu olduğunu ve filmden çok etkilendiğini söyledi ve şöyle dedi:
"Ben babayım, filmi izlerken büyük hüzün yaşadım… Oğlumun kafasına bir sinek bile konsa ben sineği nasıl öldürürüm diye düşünürüm. Seyretmesi bile gerçekten kolay değildi.”
Kendinizi Şehzade Mustafa’nın yerinde düşündünüz mü sorusuna Orhan Osmanoğlu şu yanıtı verdi:
"Düşünmek, aklımın ucundan bile geçirmek istemiyorum.”
Muhteşem Yüzyıl’ın yaklaşık üç yıldır devam ettiğini ve Osmanlı Hanedanı’nın sadece bu filmle hatırlandığını belirten Orhan Osmanoğlu, bu yüzden büyük bir hüzün duyduklarını söyledi.
Dizinin her karesinde yanlışlıklar olmasına ve kendilerine mahkeme açılması için telkinde bulunulmasına karşın bugüne kadar böyle bir adım atmadıklarını söyleyen Osmanoğlu gerekçesini şu sözlerle aktardı:
"Orada yüzlerce kişi ekmek yiyor, beğenelim ya da beğenmeyelim insanların ekmeğiyle oynamaya hakkımız yok.”
Harun Abdülkerim Efendi Osmanoğlu ise diziyi hiç seyretmediğini söyledi. Osmanlı Hanedanı’nın sadece harem ve dedikodularla gündeme getirilmesine anlam veremediğini söyledi ve bu durumu haksızlık olarak nitelendirdi.
"Sultan devlet işlerini bırakıp sanki sürekli haremle ilgileniyor imajı yansıtılmaya çalışılıyor" diyen Harun Abdülkerim Efendi Osmanoğlu, ailesinin bu şekilde gündeme gelmesinden de büyük rahatsızlık duyduğunu belirtti
Öte yandan kimi tarihçiler de Şehzadenin hırsını fırsat bilen dış güçler ve derin devlet yüzünden öldürüldüğünü savundu.
Tarihçiler, Muhteşem Yüzyıl dizisinin son bölümünde Şehzade Mustafa'nın katlini yorumladı. İnternette milyonlarca kişi tarafından izlenen sahneyi, Talha Uğurluel, Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma ve Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil değerlendirdi. Ünlü tarihçi Talha Uğurluel, babası Kanuni Sultan Süleyman'a başkaldıran Şehzade Mustafa'nın derin devlet ve dış güçler tarafından kandırıldığını iddia etti. Mustafa'nın idam kararının tek başına Sultan Süleyman tarafından verilmediğinin kaydeden Uğurluel, Şehzadenin öldürüleceğini bilerek babasının yanına gittiğini ileri sürdü.
Şehzade Mustafa'nın babası Kanuni Sultan Süleyman'ın yaşlanması üzerine tahta çıkmak istediğini kaydeden Uğurluel, Mustafa'nın bu hırsını fırsat bilen dış güçlerin ve derin devletin, baba ile oğlu birbirine düşürerek bir iç karışıklık çıkarmak istediğini kaydetti. Şehzade Mustafa'nın çevresi tarafından, "Baban seni tahta geçirmek istiyor” şeklinde kandırılarak sakal uzattığını iddia eden Tarihçi Uğurluel, "Osmanlı döneminde bir şehzade tahta geçmeden asla sakal bırakamaz. Sakal bırakmak direkt yönetimde gözünün olduğu anlamına gelir. Mustafa burada kandırılmıştır. Kandıranlarda iyi niyetli değil, baba ile oğlu vuruşturmak isteyen ekibin bir uzantısıdır. Derin devlet Osmanlı'da da vardı” dedi.
Uğurluel, Kanuni Sultan Süleyman'ın, oğlu Şehzade Mustafa'nın tahta gözünü diktiği dedikodularına inanmak istemediğini ancak Mustafa'nın sakal bıraktığı haberinin kendisine ulaşması üzerine oğlunu Konya Ereğlisi'ne çağırdığını belirtti. Tarihçi Uğurluel, Şehzade Mustafa'nın öldürüleceğini bilerek babasının yanına gittiğini, devletin bekası için ne bu karara karşı geldiğini ne de başka ülkelere sığındığını söyledi.
İnternette 15 milyon kişi tarafından izlenen sahneyi Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma ve Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil de yorumladı. Diziye sert tepki gösteren Ahmet Şimşirgil, dizinin korkunç yanlışlarla dolu olduğunu iddia etti. Şehzade Mustafa'nın öldürülme sahnesinin gerçeği yansıtmadığını kaydeden Şimşirgil, "Bu sahne gerçek değil. Ölümü gerçek. İhanet ettin, diye de bir hadise yok. Böyle bir söz yok. Kanuni'nin oğluyla görüşmesi ve izlemesi yok. Mustafa, çadırdan içeriye geliyor ve boğuluyor. Bu bir gerçek. Bunun sebepleri var. Bunun sebepleri üzerinde durulmuyor. Mustafa'nın öldürüleceğinden kimsenin haberi yok" dedi.
Çadırda dilsiz cellatlardan başka kimsenin olmadığını dile getiren Şimşirgil, "Kanuni Sultan Süleyman'ın, 'İhanet ettin' diye bir ifadesi yok. Yalnız Mustafa'nın birtakım hareketleri var. Rüstem Paşa, Kanuni'ye Mustafa'nın harekete geçeceğini söyledi. Bu durum Mustafa'yı ölüme götürdü. Osmanlı'da kardeş katli diye bir şey var. Saltanatta yeri olabilecek bir kişinin isyan emaresinin sözü çıktığı zaman kellesi vurulur. Mustafa, kendisinin düşünülmediğini biliyor çünkü uzak bir sancağa gönderilidi. Mustafa bundan rahatsız. Birtakım faaliyetler içine giriyor. Mustafa, devlet liderlerine mektuplar sergiliyor. Bu mektupları Rüstem Paşa, Kanuni'ye sunuyor ama açık bir isyanı yok. Acele etti diye ben Kanuni'yi suçlarım. Yabancı kroniklerde bu yok. Osmanlı kroniklerinde böyle bir yok. Bu dizi maksatlı bir dizidir. Özel olarak hazırlandı. Çok sayıda ülkeye o yüzden pazarlanmıştır" ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma ise, Şehzade Mustafa'nın öldürüldüğü anda Kanuni Sultan Süleyman'ın da çadırda olduğunu dile getirerek, "Kanuni, otağında konuşmuyor. Şehzade, babasının seferine katılmak üzere çadıra gelmiş. Babası onu öldürme kararı almış. Asla onla konuşmadı. Perde arkasındaydı. İçeriye girer girmez cellatlar onu boğmuşlardır. Çok fazla cellat var. Kaçış yok ama kim olursa olsun boğuşacak. O dönemleri anlatan kroniklere göre, siyah ipek perdenin arkasında ölüm sahnesini izliyordu" diye konuştu.