Türkiye’de sayıları 3 milyonu bulan, tüm dünyada ise yaklaşık 350 milyon kişiye ulaşan diyabet hastaları için Prof.Dr. Karaöz şimdiden umut haline geldi. Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nde çalışmasıyla ilgili soruları cevaplandıran Prof.Dr. Erdal Karaöz, diyabet hastalığını tanımlayıp pankreasın neden insülin üretmez hale geldiğini söyle anlattı:
İKİ TİP DİYABET VAR
“İki tip diyabet var. Bunlardan tip 1 diyabet diye adlandırılan halk arasında daha çok insüline bağımlı ve daha çok çocukluk çağında rastlanan diyabet. Bundaki özellik bir nedenden dolayı kişilerin pankreaslarında insülin üreten hücrelere karşı, vücudun aslında tümör hücreleriyle, virüslerle, bakterilerle savaşmak üzere programlanmış olan bağışıklık sistemi hücreleri ya da savaşçı hücreleri bu insülin üreten hücrelere saldırmakta ve onları öldürmekte.
Dolayısıyla bu tip bireylerin zaman içerisinde pankreaslarında insülin üreten hücreler tamamen yitirildiği için tip 1 diyabetin klinik tablosuyla karşılaşılmakta. Artık insülin yok. Dolayısıyla besinlerle aldığımız karbonhidratların şekere dönüşmüş formunun yani şekerin, glikozun hücrelere taşınmasını sağlayan bu insülin hormonu olmadığı için kanda yüksek oranda şeker olmakta ve zaman içerisinde eğer bu bireyler insülin kullanmazlarsa zaten sonuçları olumsuz olabilmekte.
TIBBİ DİYABET NEDİR?
Tip 2 diyabet ise daha çok erişkinlerde rastlanan bir metobolik hastalık. Pankreasta insülin üreten hücreler var, ancak bu üretilen insüline karşı vücudun bu insülin üreten hücrelerinden başlayıp yağ hücreleri, kas hücreleri olmak üzere direnç meydana gelmekte. Dolayısıyla insülin gerekli olarak kullanılamamaktadır. Bu tip hastalara medikal ilaç tedavileri ve diyetlerle tedavi edilebilmektedir. Ama günümüzde modern tıbbın kesin olarak tedavi etmek üzere hedeflediği asıl hastalık tıbbi diyabettir.”
Prof.Dr. Erdal Karaöz, diyabetin dünyada 350 milyon insanı ilgilendirdiğini, bunun yüzde 10’unun tip 1 diyabet denilen insülin üreten hücrelerin tamamen yokluğuna ilişkin diyabet olduğunu belirterek, “Ülkemizde de dünyadaki rakamlara koşut olarak tahminen 3 milyon civarında tip 2 diyabetli var. Tahminen 100 bin civarında tip 1 diyabetli var” dedi. Prof.Dr. Karaöz şöyle devam etti:
İNSÜLİN ÜRETEN HÜCRE ÜRETİLDİ
“Diyabetin kesin tedavisiyle ilişkili olarak bu henüz insanlara uygulanabilen bir yöntem değil. Bunlar deneysel araştırma, Ar-Ge faaliyetleridir. Diyabet hastalarının kesin tedavisinde farklı açılımlar söz konusu. Bunlardan bir tanesi bireylerin insülin üreten hücrelerine yenilerini yapıp koymak. Bunun için de en önemli kaynak kök hücreler. Bu amaçla kişinin kendi kök hücrelerinin, özellikle kemik iliğinden verilen kök hücreleri laboratuvarda insülin üreten hücrelere dönüştürüp o bireye nakletmek. Biz bunu TÜBİTAK destekli projemizde laboratuar koşullarında başardık. İkincisi de pankreasta kök hücrelerinin varlığını keşfettik. Pankreastan da kök hücreler elde ettik ve bunları insülin üreten hücreler haline getirdik. Biz daha çok bu hücreler üzerinde duruyoruz.”
İNSANLARDA KULLANILMASI İÇİN ZAMANA İHTİYAÇ VAR
Prof.Dr. Karaöz, diyabet hastalarına dışardan kök hücre ya da kök hücrelerden insülin üreten hücrelere nakletmek yerine o bireylerin pankreaslarında mevcut kök hücreleri harekete geçirerek onları insülin üreten hücrelere dönüştürmeyi amaçladıklarını belirtti.
Prof.Dr. Karaöz, “Bizim asıl amacımız bu. Bu konuda çalışmalarımız devam etmekte. Herhangi bir laboratuvarda ortaya çıkan yeni bir keşfin insanlara uygulanabilmesi için epey zamana ihtiyaç var. Bu kök hücre olduğundan daha sıkı birtakım aşamalardan geçmek zorunda. Ancak dünyadaki tüm laboratuvarların yapmış olduğu çalışmalar tip 1 diyabetin de dahil olduğu, bugün geleneksel tıbbi yöntemlerle tadevisi mümkün görülmeyen bir çok sağlık probleminin kök hücre doku organ mühendisliği teknikleriyle gelecekte tedavii edilebileceğini gösteriyor. Hedefimiz tip 1 diyabet hastalarının insülin kullanma olgularını tamamen ortadan kaldırmak” diye konuştu.