Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakkı Birinci, günümüzde şeker hastalığı tedavisindeki gelişmelerle hastaların ömrünün uzamasının bu hastalığa ait yan etkilerin daha sık olarak ortaya çıkmasına sebep olduğunu ifade etti. Doç .Dr. Birinci, "Şeker hastalığı gözün retina adı verilen ağ tabakasında hasar oluşumuna yol açar. Ağ tabakadaki kılcal damarların duvar yapısının bozulmasına yol açarak geçirgenliğinin bozulmasına sebep olur. Sonuçta ağ tabakada sıvı toplanması ve kanamalara yol açar. Aynı zamanda ağ tabakasındaki kılcal damarlarda tıkanıklık oluşması sonucu beslenemeyen sahaların oluşmasına, kendi kendine kolayca kanayabilen yeni damar oluşumlarına yol açar" dedi.
Şeker hastalarının teşhis konulduğunda göz doktoruna muayene olması gerektiğini belirten Doç. Dr. Birinci, hastaların kan şekerlerini normal düzeyde tutmalarının göz hasarının görülme sıklığını azaltacağını ve hasar görülse bile daha hafif seyredeceğini vurguladı. Doç. Dr. Birinci, "Bununla birlikte şeker hastalarının hipertansiyon, kan yağlarını ve başka bir sistemik hastalığının olup olmadığını kontrol ettirmeleri gereklidir. Ağ tabakasındaki bozukluğun durumuna göre doktorun önerisi dikkate alarak 3-6 ayda bir göz kontrolünün yaptırılması gerekir. Görme kaybı gelişmeden göz kontrollerinin yapılması olası görme kayıplarını engelleyecektir" diye konuştu.
Şeker hastalarında görme kaybının en sık olarak ağ tabakada sıvı toplanması sonucu görme hücrelerinin hasar görmesi veya göz içine oluşan kanamalar sonucu meydana geldiğini hatırlatan Doç. Dr. Birinci, "Ayrıca katarakt, göz tansiyonunun yükselmesi ve görme siniri hasarı gibi bozukluklar şeker hastalarında daha sık ortaya çıkar ve görme kaybına sebep olabilir. Şeker hastalığına bağlı gelişen görme kayıpları en sık rastlanan körlük sebeplerindendir. Bunun en önemli sebebinin de hastaların zamanında kontrol ve tedavilerini yaptırmamaları olduğunu vurgulamak gerekir" şeklinde konuştu.
OMÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hakkı Birinci,, günümüzde şeker hastalığının gözde oluşturduğu bozukluklarının tedavisinde kullanılan en önemli silahın lazer fotokoagulasyonu olduğuna da işaret ederek, "Bu tedaviyle ödem ve kanama engellenebilir. Lazer fotokoagulasyon tüm dünyada en yaygın olarak kullanılan tedavi yöntemidir. Ancak tedavinin zamanında, uygun şekilde ve bu konuda yetişmiş uzmanlarca yapılması tedavinin başarısını arttırır. İleri safhalarda göz içine kanama olması durumunda vitrektomi ameliyatıyla kanamanın ve ağ tabakasında gelişen yabancı zarların temizlenmesi körlüğü engelleyebilecektir. Göz içine verilen bazı ilaçlarla da yüz güldürücü sonuçlar elde edilmeye başlanmıştır. Sonuç olarak şeker hastalığına bağlı gelişen göz hasarında zamanında ve uygun yapılan tedavi, görme kaybı engellenebilmektedir." dedi
(İHA)