Memorial Diyarbakır Hastanesi’nde görevli Op. Dr. Mehmet Acar, diyabetik retinopati hakkında açıklamalarda bulundu.Diyabetik retinopatinin oluşma riskinin Tip 1 diyabette Tip 2 diyabete göre daha fazla olduğunu belirten Op. Dr. Acar, diyabetin süresinin önemli bir etken olduğunu söyledi. 30 yaşından önce diyabet tanısı konulduğunda diyabetik retinopatinin oluşma riskinin 10 yılda yüzde 50, 30 yılda ise yüzde 90 olduğunu ifade eden Op. Dr. Acar, yoğun kan şekeri kontrolleri ile diyabetik retinopati oluşumunun engellenebileceğini dile getirdi. Tip 1 veya Tip 2 diyabeti olan her hastanın, diyabetik retinopati gelişmesi açısından risk altında olduğnu kaydeden Op. Dr. Acar, “Diyabeti olan her hasta, en azından altı ayda bir kez detaylı göz dibi muayenesi yaptırmalıdır. Hamilelik, diyabetik retinopati riskini artırır. Dolayısıyla diyabetik hamilelerin, mümkün olan en erken zamanda göz dibi muayenesi yaptırmaları önerilir. Diyabetik retinopatinin başlangıcında, gözde meydana gelen problemlerin temelinde retina damarlarındaki geçirgenliğin artması, yani damarların kanın içindeki bazı maddeleri sızdırması yatar. Diyabetik bir hastanın göz dibi bulguları arasında mikro anevrizmalar, sert eksudalar, retina ödemi, kanamalar görülebilir. Damarsal değişiklikler ve tıkanıklıklar artar ve retina kendisini beslemek için normal damarlardan daha ince, kolay kanayabilen ve çok çabuk dallanabilen yeni damarlar oluşturmaya başlar. Diyabetik retinopati tablosuna retina dokusunun beslenmenin az olmasından dolayı, sinirlerde iletinin durmasını gösteren, pamuk kümelerine benzeyen madde birikimleri, yeni damar oluşumları, birtakım maddelerin artması sonucu retina üzerinde zarların oluşumu, retina önü ve vitreus içi kanamalar görülebilir. Diyabetik retinopatinin erken evrelerinde, genellikle hastalarda herhangi bir şikayet olmaz. Fakat görme merkezine sıvı sızması sonucu, merkezi görmede azalma olabilir” dedi.“KAN ŞEKERİ KONTROL ALTINDA TUTULMALIDIR”Diyabetli hastalar üzerinde yapılan çalışmalarda, kan şekeri kontrolünün, retinopati gelişimini ve ilerlemesini yavaşlattığını aktaran Op. Dr. Acar, “Kan şeker düzeyini normal sınırlar içerisinde tutmak, hem göz hem de diğer organ hastalıkları riskini azaltacaktır. Normal düzeylerdeki kan şekeri aynı zamanda lazer tedavisi ihtiyacını da azaltacaktır. Hasar çok ileri devrede doktora başvurulduğunda, lazer etkisiz olmaktadır. Göz içinde büyük miktarda kanama olduğunda, tek seçenek vitrektomi ameliyatıdır. Ancak hastalığın çok ileri evrelerinde başvuran hastalarda, yapılan tüm müdahalelere rağmen görmeyi düzeltmek ve korumak her zaman mümkün olamamaktadır. Her hastalıkta olduğu gibi tedaviye erken başlanması önemlidir. Kan şekeri düzeyi yüksek seyrederse ve gerekli tedaviler yapılmazsa, diyabetik retinopati ilerler” diye konuştu.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz