MALATYA (İHA) - İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi Başhekim Sekreteri İnci Kaya'nın kendisini rektörlük binasının 1. katından aşağıya atlaması olayıyla ilgili olarak bugün bir basın toplantısı düzenleyen İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, kendisiyle ilgili ileri sürülen taciz ve küfür iddialarının tamamen yalan olduğunu ve olay esnasında kendisinin rektörlük binasında olmadığını söyledi.
İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, rektör yardımcıları, genel sekreter Reşat Özkan, özel kalem sekreterleri ve koruma ile şoförleri de yanına alarak bugün bir basın toplantısı düzenledi. Rektör Hilmioğlu, olaydan önce sekreter İnci Kaya ile görüştüğünü; ancak sekreterin camdan kendisini atması esnasında yanında Üniversite Genel Sekreteri Reşat Özkan'ın bulunduğunu belirtti. Genel Sekreter Reşat Kaya da, kendisinin İnci Kaya ile görüşürken, sekreterin kendisine intihar edeceğini söyleyerek, camdan aşağıya atladığını belirtti.
Rektör Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, "Bugünkü toplantının nedeni dün bir olay oldu. Üniversitemiz bünyesinde ve rektörlük binasının içinde, bugün de kısmen, basına yansıdı, bu konuyla ilgili olarak açıklamaları yapmak üzere bugün burada toplanmış bulunuyoruz. Şu anda, odada basın mensuplarının dışında, dün benimle akşam saat 20.30'a kadar birlikte çalıştığımız iki Rektör Yardımcımız yanımda bulunuyor. Keza Özel Kalem'de çalışan 2 tane sekreterimiz de yanımda. Ve bu olaylara daha sonra kısmen belli bölümlerine şahit olan şoför arkadaşlarımız da buradalar" dedi.
"ASIL KADROSUNUN BULUNDUĞU YERE VERİLDİ" Herkesin bu basın toplantısında olmasını istediğini dile getiren Malatya İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, "İnci Hanım daha önce başhekim sekreteriydi. 1.5 ay öncesine kadar bu görevi devam ettiriyordu. 1.5 ay önce bir başhekim atadık oraya, yeni başhekim ile birlikte bir de yeni özel kalem ihtiyacı doğdu. Dolayısıyla başhekim sekreteri, kendi gerçek görevli yeri olan kadrosunun bulunduğu birime gönderildi. Zaten hastanede bir şekilde görevlendirmeyle bulunuyordu. Asıl kadrosunun bulunduğu yere tekrar verildi. Buna tabii kendisi bir şekilde rahatsızlık duydu. Eşi ile birlikte zannediyorum 1 ay kadar önce geldi, biz işte yeni yerinde çalışması gerektiğini, ondan sonra bir süre çalıştıktan sonra belki daha uygun da bir şeyler bulabileceğimizi, kendisini de tatmin edebilecek birtakım görev yerleri bulabileceğimizi söyledik ve o şekilde ayrıldık. Düne kadar da bir sorun yoktu yani. Dün yalnız, eşiyle geldi galiba, sonra eşi ayrılmış benim anladığım kadarıyla. Uzun bir sürede burada beklemiş, benimle görüşmek için. Ben de dün Akçadağ'a gittim, orada bir Meslek Yüksek Okulu için. Zannediyorum Akçadağ'a gidip gelme 2 saat sürdü. Sonra döndüğümde, biz çalışmak üzere iki rektör yardımcımızla birlikte Hasan Küçükbay ve Mustafa Kılıç hoca ile birlikte bir araya geldik. Biz akşam geç saate kadar çalıştık. Bu arada kendisi ve eşi ile görüşmek istemediğimi ve yoğun olduğumu ve çalışacağımızı söyledim. Özel kalemdeki arkadaşlar da o şekilde iletmişler kendisine" diye konuştu.
"3. KAT DEĞİL, 1. KAT" Hilmioğlu konuşmasına şöyle devam etti:
"Ama ısrarla kalmak istemiş, ayrılmak istememiş. Ve bu arada, biz içeride çalışırken, bir ara ben, kendiside bizim özel kalemin yanındaki oda da kalıyordu, o odaya kapıyı açtım ve dedim 'Niye bekliyorsun', İşte 'Ben rencide oldum. Tekrar Tıp Fakültesi'ne, hastaneye beni görevlendirin' diye. Ben de söylediğim şu oldu, 'Hayır mevcut görevlendirildiğin yerde, görevine devam edeceksin. Daha sonra konuşuruz bu konuları, daha uygun, senin de rahat edebileceğin yere gelebilirsin' şeklinde bir konuşma yaptım. Ve ondan sonra da bu konuşma yarım dakika, 1 dakika sürmedi. Ondan sonra çıktım ben. Tekrar ben kendi odama gittim ve rektör yardımcıları ile çalışmaya devam ettik. Zannediyorum akşam saat 20.30'a kadar falan çalıştık. Sonra hep birlikte üçümüz çıktık. Çıkarken bile kendisi yan odada beklemekteymiş, özel kalemdeki arkadaşlara sordum. Sonra biz çıktık ve diğer rektör yardımcımız Hasan Küçükbay ile eve doğru yürüyorduk. Aşağı yukarı yürürken 10-15 dakika sonra, rektörlükten ayrıldıktan sonra koruma İnci hanımın kendisini özel kalemin bulunduğu yan odadan attığını söyledi. Aşağıya attığını, işte birinci kat. O esnada bizim şoför ve güvenlikçi arkadaşlar varmış aşağıda, işte ikaz etmişler atlama filan diyerek. Atlayınca işte hemen bir arabaya koyarak hastaneye götürmüşler. Daha sonra da ben hastanedeki hekim arkadaşlardan gerekli bilgileri aldım. Durum bundan ibaret."
"İDDİALAR TAMAMEN ASILSIZDIR" Rektör Hilmoğlu iddiaları cevaplandırmayı şu şekilde sürdürdü:
"Burada kendilerinin iddia ettiği gibi ne küfür olmuştur, ne de taciz olmuştur. MİT Başkanı ile görüştüğü için kendisini taciz ettiğimiz tamamen ilgisiz şeyler. Kendisinin kızı da intihar etti. Anladığım kadarı ile ailevi bir de sorun var. Çünkü aile fertlerinden birinin intihara yatkınlığı varsa, diğerinin de yatkınlığı oluyor. Küfür ve taciz ettiğimiz iddiası tamamen yalan. Düştüğü yer 3. kat değil, 1. kat. Aracıma binerek olay yerinde uzaklaştığım iddia ediliyor. Be6nderildi. Zaten hastanede bir şöyle bir şey yok. Yürüyerek gittik. Biz gittikten 10-15 dakika sonra bu olay vuku bulmuş. İşin aslı bu, başkada bir şey yok. Sadece ben rektörlükten ayrıldıktan sonra bir genel sekreterimiz ile bir görüşme olmuş."
Bu arada, İnönü Üniversitesi Genel Sekreteri Reşat Özkan ise olayla ilgili olarak verdiği bilgide, "İnci hanımın yanına gittiğimde intihar edeceğini söyledi. Sizlerin ismini basına vereceğim dedikten sonra, kendisine bir şey söylemeden kaşla göz arasında camdan aşağıya atladı" dedi.
Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Küçükbay de, İnci Kaya'nın Rektör Hilmioğlu ile geç saatlere kadar görüşmek için beklediğini, kendisinin rektörle çalıştığını ve olayın kendilerinin rektörlük binasından ayrıldıktan 15 dakika sonra meydana geldiğini söyledi.
Rektörün makam şoförü ise, "Rektör bey gitmişti. Bizde ayrılmak üzereydik, camdan atladı. Alıp hastaneye götürdük" ifadelerini kullandı. Rektörlük özel kalem sekreterleri ise, İnci Kaya'nın odada bulunduğu esnada intihar edeceğini ve bildiklerini yerel basın ile ulusal basına söyleyeceğini mırıldandığını duyduklarını iddia etti.