"Hiçbir otelde yer yok şu anda, Airbnb'ler de kapılmış, kalanların da fiyatı uçuk, bir şeyler ayarlamaya çalışıyoruz."
Selanik'e doğru yola çıkmadan 2 gün önce, son dakikada gitmeye niyetlenen bir arkadaşım böyle mesaj atıyordu telefonuma.
Facebook'ta festivale dair haberlerin yayılmaya başladığı ilk günlerde Mide Lobisi ekibi olarak toplu bir organizasyon yaparak festivali "istila etme" konusunda erken davrandığımızdan, kalacak yer konusunda içimiz rahattı. Ancak ilk defa düzenlenecek Sokak Yemekleri Festivali bir rezalete mi dönüşecekti, yoksa gerçek bir lezzet karnavalını mı yaşatacaktı? Bu sorunun cevabını festival öncesi yazıştığımız organizatörlerden Demis Samaras bile tam anlamıyla veremiyordu. Endişeleri olsa da inançları tamdı ve heyecanları yüksekti... Bu heyecan da bizi umutlandırıyordu açıkçası.
Gün gelip çattığında otobüsle ve özel araçlarıyla şehre akın eden lobiciler, karşılarında İstanbul'da gördüklerinden çok daha hoş organize edilmiş bir festivalle karşılaştılar diyebilirim. 29 Nisan ve 30 Nisan günlerinde Selanik'te City Hall'da kurulan festival, içinde 61 lobiciyi de barındıran toplam 50.000 kişi tarafından ziyaret edildi ve damaklara hafızalara kazınacak lezzetler bıraktı. Yeri geldi çimenlere yayıldık, zamanı geldi anlık mesajlaşmalarla festivalin en iyi ürünlerini birbirimize tanıtarak o yöne koşturduk. Ancak iki günlük süre boyunca festivalin hem ruha hem de mideye hitap ettiğini gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Festivalle İlgili Kısa Kısa:
Festivale giriş ücretsiz. Yalnızca standlarda yediklerinize ücret ödüyorsunuz. Fiyatlar genellikle 5-6 € ve altında.
Standlar Selanik'in ünlü sokak lezzetlerini yansıtan dükkanlardan oluşuyor. Hemen her dükkan ve markanın yalnızca 2-3 çeşitle katılması yemeklere odaklanmak adına da, çıkan yemeğin kalitesi adına da isabetli olmuş. Sucu suyunu satıyor, boyozcu boyozunu (evet boyozcu da vardı), hamburgerci hamburgerini...
50'ye yakın stand var, ancak en kalabalık standda bile kuyrukta sıra çabuk geliyor diyebilirim. "Çok uzun sırada kaldık" dediğimiz hemen hemen hiçbir stand olmadı.
Domuz eti hassasiyeti için hemen her standda dana ya da kuzu etli seçeneklerinin de bulunduğunu gördüm. Standlarda kuzu ve dana etinin pişirilmesinde farklı araç gereçlerin kullanılması da Türk ve müslüman konukların takdirini kazandı.
Herkesin toplandığı ayrıca "agora" benzeri bir alan var, burada şovlar ve DJ performansları sergileniyor; kapalı alanda ise tuvaletler ve yöresel tatlar satışa sunuldu.
Gezobur'un Favori 3 Standı:
- Hot Dog Kings
4-5 çeşit hot dog. Sadece iç malzemeleri bazında farklılık göstermiyor; kimisi sosisin kızartılması kimisi haşlanması kimisi de ızgara edilmesi ile ortaya çıkan farklı çeşitleri var. Ekmeğiyle soslarıyla sosisi ile çoğu lobicinin beğenisini kazandı. Fiyatları 2-4 Euro aralığında.
- San Cuisine
Ribeye Burger ile bize göre festivalin diğer iddialı burgercisi Brothers in Law'ın önüne geçti. (4,5 €) Sulu sulu antrikottan çekilme kıymadan köfte, lezzetli ekmek, mis gibi peynir...
- Blé
Festivalin tatlı kralı... Sandviç ve burgerleri bulunsa da şMMini mini tatlılarıyla uğrayan hemen herkes bir Blé ürününü tercih etti diyebilirim.
Pizza Please, Pigs Nose ve Enjoy Creperie Food Bar ve festivalin ilgi çeken diğer farklı standlarıydı. Festival her ne kadar gyros, souvlaki, kalamar gibi geleneksel Yunan lezzetlerine yer verse de deniz ürünlerinde gelişime açık görünüyor. Önümüzdeki sene bu alanda daha çok mekan bulunabilirse daha da güzelleşebileceği kanaatindeyim.
Seneye festivalde görüşmek üzere, afiyet olsun!