New York Üniversitesi’nde kürsü profesörü olarak davranış bilimi ve istatistik dersleri veren sosyolog Selçuk Şirin, NYU-Şirin Araştırma Labaratuvarı‘nda eğitimden siyasete geniş bir alanda bilimsel çalışmalar yönetiyor
Boston College ve New York Üniversitesi tarafından ‘Öğretmen Mükemmeliyet Ödülü’, ABD Çocuk Gelişimi Vakfı tarafından ‘Genç Araştırmacı Ödülü’, dünyadaki en büyük eğitim-araştırma derneği olan AERA’dan ‘Yılın Araştırması Ödülü’, son olarak Amerika’daki Müslüman gençler, göçmen çocuklar ve Suriyeli mülteciler üzerine yaptığı uygulamalı çalışmaları nedeniyle sosyal girişimcilik alanında dünyanın en prestijli ödüllerinden biri olarak kabul edilen ‘2018 Jacobs Ödülü’alan, 2015 yılında ABD Bilimler Akademisi Çocuk Genç ve Aile Komisyonu’na seçilen Selçuk Şirin’in 100’ü aşkın akademik yayını,İngilizce ve Türkçe kitapları da var.
Türkiye’den hiç kopmayan Selçuk Şirin, ülkesinden binlerce kilometre uzakta yaşasa da kalbi hep vatanı için atıyor
“Neredeyse 10 yıldır profesyonel yaşamımın yarısı Türkiye’de geçiyor, hem zaman olarak, hem de emek olarak, o anlamda son yıllarda özellikle okul öncesi çocuklara yoğunlaşmış durumdayım. 0-36 ay arası çocukların gelişimi üzerine neler yapabiliriz, ebeveynleri nasıl destekleriz, 36- 66 ay arası yani okul öncesi dönem dediğimiz dönem için neler yapabiliriz, bir de yaz tatilleri. Üç tane odağım var bugünlerde; 0-36 arası çocukların beyin gelişiminin yüzde 90’ı tamamlanıyor. Burada hem toplumsal bilinçlenmeyi aşılamayı hedefliyorum yazılarımla olsun, konferanslarla olsun, hem de bir kitap çalışması başlattık biz, biliyorsunuz kitap okuma alışkanlığımız yok. Siz tabii bunu biliyorsunuz Amerika’da herhangi bir kitapçıya gittiğiniz zaman ‘bebek kitapları’ diye ayrı bölüm var. Büyük bir bölüm. Türkiye’de bu yeni yeni yeşeriyor. Biraz bunu cesaretlendirmeyi, arttırmayı teşvik etmeye çalışıyorum. Amacım tabii bütün bunları ücretsiz yapmak. O da zor. Türkiye her saniye 1 milyon çocuk dünyaya geliyor. Bu 1.2 milyon çocuğa, bebeğe doğdukları gün hastanede bir kitap seti verebilir miyiz? Bunun derdindeyim, bunun hayalini kuruyorum. Proje devam ediyor, olur mu olmaz mı önümüzdeki dönem göreceğiz. Tabii gündem çok sık değiştiği için yoğunlaşamıyoruz. Ama ümitliyim.” diyen Şirin, aynı anda birkaç proje yürüterek Türkiye’ye daha fazla katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Temeli sağlam bireyler yetişirilmesinde eğitimin önemini vurgulayan Şirin, bu projeleri hayata geçirirken, Türkiye’nin ekonomik ve sosyal gerçeklerini de göz önünde tutuyor
“İkinci proje, 36-66 aylık dönem, yine okul öncesi, orada da amacım bir okul öncesi hazırlık seti, okula hazırlık seti yani o çocukların beyinlerinin en hızlı geliştiği dönemde biz destekleyelim ki okula geldiklerinde hazır olsunlar, kalemi tutmayı bilsinler, çizgiyi çizmesini bilsinler. Harfleri, kelimeleri, sesleri öğrensinler, daha kolay öğrensinler, bunun için de Sanofi diye bir ilaç firması var, bir de Migros bildiğiniz, acaba Migros’larda ücretsiz olarak ya da çok cüzi; 1 liraya güzel bir set hazırlayıp dağıtabilir miyiz? Bu konuda da bayağı bir mesafe kattettik. Bunun dışında tabii bir de oyuna dayalı öğrenme var. Suriyelilere yönelik bir araştırma yapmıştım ben. Urfa’da dijital bilgisayar programı oynayarak çocuklara matematik öğretebilir miyiz? Türkç öğretebilir miyiz? İngilizce öğretebilir miyiz? Kodlama öğretebilir miyiz? diye bir proje yaptım. Bu proje de epey bir ilerledi. Şimdi bunu biz Suriyeliler için değil, tüm Türkiye için, Türk çocukları için yapmaya çalışıyorum. Yine bütün projelerimde benim odağım şu; Türkiye’de benim yaptığım çalışmaları yapanlar var. Fakat o çalışmaya ulaşabilenler eğitim seviyesi ve gelir seviyesi çok yüksek olmak zorunda. Mesela; set dedim ya; bir liraya dağıtacağımız set piyasada 50 lira. Bir kere kitapçıya gitmesi lazım ebeveynin. Öyle bir alışkanlığı olması lazım. İkincisi; 50 lirası olması lazım. Dolayısıyla benim yapmaya çalıştığım biraz bunu yapmayanlara ulaşmaya çalışmak, asıl ihtiyacı olanlar onlar çünkü. Bu üçüncü projede de bir taraftan ebeveynlere bir portal kurmaya çalışıyoruz. Türkiye mantığıyla vakıf şeklinde olacak. Ama orada elde edilen gelirle de evinde bilgisayar ve internet olmayanlara sözünü ettiğim setleri göndermek istiyoruz. Şu an odağımda bu üç proje var.” diye konuşan Selçuk Şirin, ilerlediği yolda tek başına değil. Arkasında ona inanan birçok kişive kuruluş var.
Şirin bu desteği,
“Çok kurum ve kuruluşla görüştüm Türkiye’de. Destek olmak isteyen de çok. Şimdi bütün bu destekleri organize edecek bir yapı kurmaya çalıyoruz. Özellikle bu üçüncü proje çok önemli çünkü kimisi gönüllü olmak istiyor, STK’lar ‘Hocam beraber iş yapalım’ diyor, kuruluşlar sponsor olmak istiyor, onları koordine etme işinin kendisi de bir iş, ben de burada full-time hocayım, New York Üniversitesi’nde dersler de veriyorum. Biraz zor oluyor ama bunu organize etmeye çalışıyorum. Biraz da yardım alıyorum Türkiye’deki gönüllü arkadaşlardan. Bu arada kurduğumuz bu vakfın adını da ‘Project Dream’ olarak düşünüyoruz yani ‘Hayal Projesi’. Bakalım ümitliyim. Ümitli olmasam zaten bu işlerle uğraşmazdım.” diyerek anlatıyor.
Selçuk Şirin'i doğduğu topraklar motive ediyor, o da sevgiyle karşılık veriyor
Şirin, “Bir taraftan ders de veriyorum. Çünkü sevmediğim hiçbirşey yapmıyorum. Sevmediğim insanlarla da iş yapmıyorum. Dolayısıyla tamamen tutkuyla bağlandığınız zaman ve tutkulu insanlarla çalıştığınız zaman zaman olarak bakmıyorsunuz. İş olarak bakmıyorsunuz. Nefes almak gibi normal gündelik hayatın bir parçası gibi görünüyor. Yani ben buradan ayda bir Türkiye’ye gidiyorum. Senede iki defa köyüme gidiyorum, köyümdeki çocuklara da ders veriyorum. Bütün bunları iş olarak görsem yetişemezdim, yapamazdım zaten. Bütün bunlar bana stres veriyor olsa devam etmezdim, sevdiğim için yapıyorum.” diye ekliyor.
Her hafta köşe yazılarıyla okurlarına seslenen Şirin, bir yandan verdiği derslerle öğrencilerini geleceğe hazırlıyor, bir yandan araştırmalarını hız kesmeden sürdürüyor. Peki bu kadar yoğun bir insan kendisine ve ailesine ne kadar zaman ayırabilir?
“Türkiye’de benim köyümdeki ilkokulumdaki arkadaşlarımın çocukları benzer fırsatlara sahip olduğu zaman inşallah Türkiye’ye gitmeyeceğim, eşime de söz verdim. Eşim Amerikalı. Böyle 2-3 yıl dünyayı dolaşacağım. Daha Meksika’yı görmedim ben 25 yıldır Amerika’dayım. Karaipler’e bütün arkadaşlarım tatile gidiyor Bahamalar’a gidiyor, hiç gitmedim, hiç görmedim, yapmak istediğim o tür işler var. Yapamıyorum yapmıyorum istesem yaparım, olanaklarım var ama benim şu an derdim hayalim Türkiye. Türkiye’de bana ihtiyaç olmadığı zaman inşallah o günler de yakındır o zaman bir iki yıl Türkiye’ye gitmeyeceğim.” diyen Selçuk Şirin, yeni eğitim teknolojileri kullanarak çocuklara öğrenme olanağı sunan ‘Project Hope’ adlı projeden dolayı aldığı ödülleri ve sağladığı kaynakları da yine çocuklar için kullanıyor. Ve tüm bunları yaparken de baba olmanın avantajını kullanıyor. Evde yaptığı gözlemler ona hedeflerine ulaşmasında ışık tutuyor.
“Bigisayar oyunu hastası oğullarımdan esinlenerek Project of Hope’u Suriyeliler’e yönelik bilgisayar oyunu projesini geliştirmiştik. Şimdi yine onlardan esinlenerek devam ediyoruz, yani onlara desem ki ‘Oğlum bak bu eğitici bir oyun, oyna’ desem oynamazlar. Şimdi biz öyle bir şey planlıyoruz ki dünyada da bunun benzeri yok. MIT’den NYU’dan hocalar da katılıyor. Öyle birşey planlıyoruz ki, bilgisayar oyunu, başka hiçbirşey değil. Eğitim hiç bir yerinde geçmiyor. Ama oynayınca öğreniyor. Bunu başarabilirsek, eğer gerçek manada istatiksel verilerle bunu başarabilirsek ve bunu Türkiye’den harekete geçirebilirsek dünyaya da model olabilir.” diye konuşan Şirin, bunun bir örneğinin ‘Project of Hope’ ta yaşandığını söylüyor. Proje bitmiş olsa da bir çok yeni projeye esin kaynağı olmuş. Artık başka Suriyeli çocuklar için, başka ülkelerde umut oluyor.
Harcanan bunca emeğin karşılığında gördüğü sevgi Selçuk Şirin’e tüm yorgunluğunu unutturuyor
Selçuk Şirin, bir eğitimci, sosyal bilimci, gazete yazarı ama hepsinden önemlisi bir baba olarak kimi zaman yürüttüğü projelerle, kimi zaman araştırmalarıyla, kimi zamansa yazılarıyla ihtiyacı olan çocukların yanında olmaya, onların hayatlarını değiştirmeye devam etmekte kararlı görünüyor.
.