Çini ve ince taş işçiliği sanatının doruğa çıktığı Selçuklu Konyası'nda, bu eşsiz eserleri güzellikleriyle tamamlayan "Selçuklu güvercinleri", bugün sayısı azalsa da kentin tarihi mahallelerinde halen yetiştiriliyor.
Sultan Alaaddin Keykubat'ın yaklaşık 20 yıllık iktidarında Anadolu Selçuklu Devleti'nin başkenti Konya'ya kazandırdığı, çoğu günümüze kadar ulaşan, çinilerle süslü, her biri sanat harikası taş yapıtların güzelliğini, üzerindeki güvercinler tamamlıyor.
Karatay ve İnce Minare medreseleri başta olmak üzere, çok sayıda çini süslemeli 13. yüzyıl şaheserini görmek için Konya'ya gelenlerin de dikkatini çeken güvercinlerin öyküsü, Sultan Alaaddin dönemine kadar uzanıyor.
Selçuklu döneminde "uğur" sayılarak, figürleri çinilerin üzerine de işlenen; asil duruşları, güzellikleri, özel kuyruk yapıları ve başlarının arkasındaki geriye doğru büyüyen tüyleriyle dikkati çeken bir güvercin türüne ise az sayıda kümeslerde rastlanıyor.
Dünyada ilk buğday tarımının yapıldığı yerlerden olan Konya'da, "Selçuklu güvercini, sultan güvercini veya enseli" isimleriyle bilinen bu güvercinlerin, "çopur, akenseli, gök, akkuyruk, kara, taklangaç," gibi türleri bulunuyor.
Sanatın doruklarına ulaşmış 13. yüzyıl Konyası'nda saray bahçelerine, evlerin avlularına güzellik katan bu güvercinler, bugün sadece dededen toruna, az sayıdaki kuşçu tarafından besleniyor.
Konya'nın tarihi mahallelerinde, çoğu eski kerpiç evlerin damlarındaki derme çatma kümeslerde beslenen bu özel güvercinler, sahipleri için bir kuştan öte, atalarından kalan bir miras olarak görülüyor.
Selçuklu güvercinlerine sahip olan yetiştiricilerden emekli işçi Mustafa Kemal Doruk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu kuşların kendileri ve meraklıları için değerinin parayla ölçülemeyeceğini söyledi.
-Ata yadigarı güzellik-
Diğer güvercinlere göre az üremeleri ve hastalıklara karşı narin yapıları nedeniyle bu kuşların sayılarının az olduğunu anlatan Doruk, "Nesilleri tükenme tehlikesi altında... Geçmişleri, Selçuklu dönemine dayanan ve ırkları bozulmadan günümüze ulaşan bu kuşlar, bize atalarımızın yadigarı. Bizler de bu kuşlara sahip çıkmazsak nesilleri tükenip gidecek. Dedem kuşçuydu, babam 75 yaşında öldü. O da bildim bileli evimizde bu kuşları yetiştirirdi" diye konuştu.
Doruk, elindeki az sayıdaki Selçuklu güvercinlerini gerek hırsızlık endişesi, gerekse doğal düşmanları kedilerin kapma tehlikesi nedeniyle hiç bir zaman uçurmadığını, kanatlarını bağlayarak havalandırmaya çıkardığını, daha sonra da yine kafeslerine aldığını ifade etti.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz