HABER

Selfiecileri kızdıracak bilimsel açıklama

'Selfie çılgınlığı kişilik zaafı haline dönüşebilir'

Selfiecileri kızdıracak bilimsel açıklama

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "kişinin cep telefonu ile çektiği kendi fotoğrafı" anlamına gelen "selfie" çılgınlığını değerlendirirken, "Bir kişi günde birkaç defa özel durumlarında selfie çekerse bu hastalık olarak kabul edilmez. Ancak bu kişi her davranışını, her uygulamasını ya da her gittiği yeri kayıt altına alırsa bu durum benmerkezciliği teşvik eden bir hale gelir. Bu da kişilik zaafı haline dönüşür" dedi.

Tarhan, selfienin dünyada spordan sanata, iş çevrelerinden gündelik yaşama kadar birçok alanda yaygınlaşmaya başladığını söyledi. Bu davranışın psikiyatri açısından da değerlendirilebileceğini ifade eden Tarhan, "Kişinin özel durumlar dışında, her davranışı kayıt altına alarak selfie çekmesini narsistik bir doyum olarak yorumlamak gerekir" diye konuştu.

"SELFIE YALNIZLAŞTIRIR"

Selfienin kişinin "kendisini kutsallaştırma, önemli ve özel görme" duygularını beslediğini anlatan Tarhan, şunları kaydetti:

"Bir müddet sonra selfie, kişide yalnızlaştırıcı etki yapar. Böyle durumlarda insanlarla ilişki kurma biçimi haline gelebilir. Bu uygulama bir müddet sonra kişiyi, insanları onay ve takdir alma durumuna getirebilir. Bu bir iletişim biçimi haline getirilirse de o kişinin zaafı haline dönüşür. Selfienin insanın ilişkilerinde tek ilgi alanı halinde kalması risklidir. Bir kişi günde birkaç defa özel durumlarında selfie çekerse bu hastalık kabul edilmez. Ancak bu kişi her davranışını, her uygulamasını ya da her gittiği yeri kayıt altına alırsa bu durum benmerkezciliği teşvik eden bir hale gelir. Bu da kişilik zaafı haline dönüşür."

Prof. Dr. Tarhan, toplumda rol yapmayı seven, oyuncu ruhlu kişilerin selfie eylemiyle ilişkisine dikkati çekti.

Bu tarz kişilerin her durumu tiyatral açıdan ifade etmeyi sevdiklerini dile getiren Tarhan, "Bu kişilikte olanlar selfie uygulamasını çok kullanma eğiliminde olurlar. Ayrıca 'narsistik kişilik bozukluğu' olanlarda selfie daha çok görülür. Bu nedenle uygulamanın dozunu kaçırmamak gerekir" ifadelerini kullandı.

"RUTİN İŞLERİ SELFIELEMEK SAĞLIKLI DEĞİL"

Rutin işlerin selfie aracılığıyla sosyal medyada duyurulmasının sağlıklı bir davranış olmadığını savunan Tarhan, şöyle devam etti:

"Örneğin doğum günü ya da birisiyle ilk kez tanışma gibi özel durumlarda selfie çekilirse bu eylem o kişiden iz bırakılması veya o anıyı kalıcılaştırması çabası olarak değerlendirilebilir. Bu eylem insanda bir fetişizm haline gelirse bu durum ruhsal bir bozukluk olarak tanımlanabilir. Çünkü selfie doyum aracı haline geliyor. Dediğim gibi anı kalıcılaştırmak için yapılan sınırlı bir davranış olursa sakıncası yoktur."

Amerikan Psikoloji Derneği'nin "selfie" çekmeyi ruhsal bozukluk olarak tanımladığına ilişkin yayımlanan haberlerin asparagas olabileceğini bildiren Tarhan, "Bununla ilgili resmi yayınlanmış bir makale yok. Biz, aynı zamanda Amerikan Psikiyatr Birliği'nin de abonesiyiz. Onlardan böyle bir şey çıkmadı" değerlendirmesini yaptı.

"SELFIE BİR BAŞKASININ GÖZÜYLE KENDİNE BAKMAKTIR"

Psikolog Fatih Reşit Civelekoğlu, insanoğlunun başkalarının gözünde nasıl göründüğünü sürekli merak ettiğini söyledi.

İnsanların başkalarının kendisiyle ilgili algısına ve düşüncelerine çok önem verdiğine işaret eden Civelekoğlu, selfie uygulamasının "bir başkasının gözüyle kendine bakma ve kendisiyle ilgili farklı bir algıya ulaşma çabası" olarak değerlendirilebileceğini kaydetti.

Civelekoğlu, şu bilgileri verdi:

"Bunu psikolojik bir rahatsızlık olarak değil de insanın kendini tanıma ve bilme çabasının tezahürü olarak değerlendirmek çok daha sağlıklı bir yaklaşım olur. Kişi eğer kendini çok iyi tanımıyorsa kendisiyle ilgili algısı çok yerleşik değilse kafasında o konuda soru işaretleri varsa bunu takıntı haline getirebilir. Olaya biraz da kişiler arası ilişkiler boyutuyla sosyal medyaya yüklenenler açısından bakmak gerekir. Bazı insanlar dış referanslıdır. Kim olduklarıyla ilgili başkalarının görüşlerine ihtiyaç duyarlar. Çünkü bu durumu yine birinci bakış açısıyla da ilişkilendirecek olursak kendileriyle ilgili sağlıklı bir yargıları yoktur. Objektif bir değerlendirmeleri yoktur. Kafalarında bazı soru işaretleri vardır. Dolayısıyla sürekli kendileriyle ilgili o pozitif yargıyı diri tutabilmek için, devamlı olumlu geri bildirime ihtiyaç duyarlar. Bunu sosyal medyada sürekli paylaşıyorsa bu ihtiyaçtan kaynaklanıyor olabilir."

En Çok Aranan Haberler