Şekerci babasısın ardından içini böyle döktü:
HOŞÇAKAL BABA!
Bana kattığın her şey için çok teşekkür ederim. Hepsi için. Dönüp bakınca ne çok şey sayende oldu biliyor musun? Bilmiyorsun. Bil diye; sayende oyuncu oldum, çünkü herkes içimdekini görsün görsün de beni sevsin, sev istedim. Sayende güçlü bir kadın oldum bütün korkularımla baş edebilmeyi, tüm tokatlara hazırlıklı olmayı, yere düştüğümde yerden kalkmayı nasıl becereceğimi öğrendim. Öfkeyi, yerle bir etmeyi, ettikçe parçalananı ağlayarak izlediğimde öğrendim. Ve sana benzemekten korktuğum için bunlardan nasıl kurtulacağımı öğrendim. Sakinliği öğrendim. Nefretin aslında sevgiyle ne kadar güçlü bir bağı olduğunu öğrendim. Seni ararken her kız çocuğu gibi yanlış kapıları çalıp, eşiklerden geçip, o hanelerdeki bir kaç iyi adamdan AŞKIN aslında ne ‘OLMADIĞINI’ öğrendim. Ne olduğunu hala öğrenemedim ama. Ele avuca sığamadım çünkü, dokunmaya çekinip, gururdan kaçtığımdan. Çünkü çünküsünü sen daha iyi biliyorsun. O iki parmağında tuttuğun sigaradan arta kalan başparmağını çenene dayayıp gözlerini kısışını o yakışıklı ama mağrur bakışını hiç unutmadım, unutmayacağım. Bugün sana ilk defa gerçekten hoşçakal dedim. Gözlerini elimle kapadığımda, son suyunu sonsuzluğa uyuyan bedenine döktüğümde, toprağını attığımda seninle gerçekten vedalaşmayı öğrendim. Yıllardır yaptığımı sandığımı ama asla yapamadığımı.. Ve en önemlisi seni affetmeyi öğrendim. Huzurla uyu. Kontes Kızın.