Ankara (AA) - Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Joost Lagendijk, "Şemdinli davasının AB için sembolik önem taşıdığını ve kendileri açısından test niteliğinde olduğunu" söyledi.
Lagendijk İnsan Hakları Derneği'ni (İHD) ziyaret ederek, İHD Başkanı Yusuf Alataş ve Mazlum-Der Başkan Yardımcısı Ayhan Bilgen ile görüştü.
Lagendijk, Türkiye'de yalnızca hükümet yetkilileriyle değil, sivil toplum örgütleriyle ve özellikle de insan hakları örgütleriyle görüştüğünü söyledi. Basın ve sivil toplum örgütlerinin Terörle Mücadele Yasa (TMY) tasarısına yönelik kaygılar dile getirdiğine işaret eden Lagendijk, bu eleştirilerin ne olduğunu öğrenmek için İHD'yi ziyaret ettiğini belirtti. Lagendijk, bu kaygıların haklı çıkması halinde Türkiye'deki reform sürecinin olumsuz etkileneceğini kaydetti.
Şemdinli davasında yargılanan üç sanığın suçlu bulunması halinde mahkum edilmesi gereğine işaret eden Lagendijk, bu sonucun geçmişte ve bugün bu tür provokasyonlara katılanlara kendilerinin de cezalandırılacağı yönünde açık bir mesaj vereceğini söyledi.
Türkiye'deki insan hakları gelişmelerini nasıl gördüğünün sorulması üzerine Lagendijk, bu konuda "resmin karışık" olduğunu, ilerlemeler kadar bazı yavaşlama ve geriye gidişlerin de görüldüğünü ileri sürdü. İfade özgürlüğü kapsamında bazı davaların düşmesinin ve bazı sanıkların da beraat etmesinin olumlu gelişmeler olduğunu ifade eden Lagendijk, ancak Perihan Mağden davası gibi bazı yeni davaların da açılmasından kaygı duyduğunu belirtti.
Lagendijk "Türkiye'de bugünkü durumun son üç yıl öncesiyle kıyaslandığında daha iyi, ancak altı ay öncesiyle karşılaştırıldığında ise daha kötü olduğunu" iddia etti.
"Teorik olarak, Şemdinli davasının sonunda sanıkların serbest bırakılmasının ne gibi sonuçlar doğurabileceği" yönündeki bir soruya karşılık Lagendijk, bunun iki mesaj vereceğini belirtti. Bunlardan ilkinin, savcılara, "hassas konulara dokunmaları halinde oyun dışında kalacakları" mesajı olduğunu söyleyen Lagendijk, ikinci olarak da,
"sanıkların bu işe bulaştıklarının kanıtlanmasına rağmen, birileri tarafından korunarak serbest kalmalarının Türkiye'de kanunların herkese eşit uygulanmadığı sonucunu ortaya çıkaracağını" belirtti.