Türkiye resmen kan ağlıyor. İstanbul'da Semih Çelik'in yarım saat arayla imza attığı çifte vahşet ülkeyi derinden sarstı. 19 yaşındaki iki genç kızın aileleri de bir ebeveynin hayatta şahit olabileceği en büyük acıları yaşadı. Semih Çelik'in vahşice canını aldığı İkbal Uzuner'in babasının ifadesi ortaya çıktı. İfadede İkbal'in Semih Çelik yüzünden bozulan psikolojisinin bir noktada düzelmeye başladığı hatta Çelik'in annesinin arayıp "Oğlumun yeni bir kız arkadaşı var çok mutlular, artık kızınızı rahatsız etmeyecek" demesi gibi detaylar yer aldı.
Semih Çelik, cuma günü İstanbul'un Fatih ilçesindeki Edirnekapı surlarında İkbal Uzuner'in vücudunu paramparça etti. Genç kızın başını kesti, annesinin önüne attı. Annenin feryadı yürekleri dağladı. Cani genç hemen sonrasında surlardan atlayıp öldü. Bu olaydan yaklaşık yarım saat kadar önce ise Ayşenur Halil'i boğazını keserek öldürdüğü ortaya çıktı.
Baba Hasan Uzuner emniyetteki ifadesinde şunları söyledi:
"Kızım liseyi Fatih'te okudu. Semih Çelik'le okulda tanışmışlar. Lise 3'üncü sınıfın ilk yarısında Semih kızımı rahatsız etmeye başladı. Uzun bir süre bu devam edince kızımın okulunu değiştirdim.
Kızım bir süre Semih'le arkadaşlık etti ancak yaşadığı rahatsızlık sebebiyle psikolojisi bozuldu. Onu psikoloğa gönderdim. Kızım benden kedi istedi, kedi aldım. Kediyle ilgilenirken psikolojisi düzeldi. Son 1,5 yıldır gayet iyiydi, psikolojisi düzelmişti. Bizimle ilişkisi iyiydi.
Semih Çelik'in annesi de bizi arayıp 'Oğlumun yeni bir kız arkadaşı var çok mutlular, artık kızınızı rahatsız etmeyecek' demesi üzerine daha da rahatlamıştık. Kızım 1,5 yıldır Semih'le hiçbir şekilde iletişim kurmamıştı.
Olay günü de eşim kızımı aramış ancak telefonunu bir erkek açmış. 'Merak etme kızın emin ellerde' demiş. Eşim tekrar kızımı arayınca bu sefer başka bir erkek açmış ve telefonun surlardan aşağı düştüğünü söyledi. Eşime yerini tarif edip 'Gelip telefonu alabilirsiniz' demiş. Bunun üzerine ben de aradım kızımı. Telefonu açan erkek bana telefonu sadece annesine teslim edeceğini söyledi. Ben babamı hastaneye götürmüştüm. Babamı bırakıp eşimle birlikte kızımın telefonunu almaya gittik. Telefonu evsiz biri bulmuş, telefonun surlardan düştüğünü söylemiş.
Biz de belki kızımız surun üstündedir diye yukarı çıkmak istedik ancak teller olduğu için çıkamadık. Aşağı indikten sonra kalabalık bir grubun surlara baktığını gördük. Belki kızımız kalabalığın içindedir diye oraya doğru yürürken kızımın kafasını gördüm."
(DHA)