2009 yılında AK Partiye muhalefet etmek için kurduğu partiye geçtimiz günlerde kapatma kararı alan Abdüllatif Şener, Türkiye’nin Suriye’deki muhaliflere verdiği silahların PKK’nın eline geçtiğini ve PKK’nın Türk askerini bu silahlarla öldürdüğünü iddia etti.
Ziyaretlerde bulunmak üzere Bartın’a gelen Abdüllatif Şener, gazetecilere açıklamalarda bulundu. Şener, AK Parti hükümeti döneminde terör olaylarının zirve yaptığını söyledi. Türkiye’nin Suriye’deki muhaliflere silah verdiğini, bu silahların PKK’nın eline geçtiğini ve PKK’nın Türk askerini bu silahlarla öldürdüğünü iddia eden Abdüllatif Şener, “Suriye politikası baştan sona yanlıştır. Muhalefet var. Muhalefete Türkiye destek oluyor. Kamplardan bazı insanlar sınırı geçiyor. Gidiyorlar Suriye’de terör eylemi yapıyorlar. Suriye’de eylemleri yapan kimdir? Denildiğinde ilk günden itibaren elinde silah ortalığı tarayan insanlar var. Suriye’de sivilleri, yanlışları, çocukları ve kadınları katleden bir muhalefet var. Nitekim 20 gün kadar önce, Birleşmiş Milletler (BM)’in vermiş olduğu kadar şudur. BM diyor ki, ‘Suriye’deki muhalefet de insan hakları ihlali yapıyor. Çocukları, kadınları, sivilleri katlediyor’ diyor. Nitekim zaman, zaman çocukların boğazları kesilmiş görüntüler var. Bu görüntülerin hepsinin arkasında Suriye’deki muhaliflerin olduğu zaman, zaman tespit ediliyor. Türkiye’de yayınlanmasa bile uluslar arası basın yayın kuruluşlarında yayınlanıyor. Böyle bir muhalefeti desteklemek Türkiye’nin görevi midir? Nerede hapishane kaçkını, nerede katil, nerede elinde eşkıya varsa soyguncu, vurguncu varsa farklı gruplar halinde Suriye’deki muhalefeti oluşturmuştur. Bunların içinde yüzde 20 diyebileceğimiz dini görüntüde bir takım maksatlarla eline silah aldığı anlaşılan kesimler var. Ancak hangi görüntüyü verecek olursa olsun Suriye’deki muhalefetin yüzde 80’i Suriyeli değil, dışarıdan girenlerdir. Libya, Fas ve Güdüm’de son zamanlarda her tarafa bomba atmayı eylem sayan kaide militanlarının Irak’taki sabotajların yanında Suriye’de de bombalar patlattığı anlaşılmaktadır. Böyle bir muhalefet desteklenemez. Böyle bir muhalefet desteklenerek Türkiye’nin sınırları kevgire çevrilemez. Böyle bir muhalefetin eline son model silahlar teslim edilemez. Suriye muhalefeti darmadağınık bir muhalefettir. Ne olduğu belli olmayan bir muhalefettir. Bunların elinde stranger füzeleri var. Tank savar füzeleri var. Tankları ve uçakları vuruyorlar. Böylesine darmadağınık bir muhalefetin eline bu silahları verirseniz, eğer batı basının iddia ettiği gibi bu silahlar Türkiye’den bunların eline veriliyor ise, yarın bu silahların PKK’nın eline geçmesi muhtemeldir. Yarın bu silahlara PKK sahip olursa uçakları tankları vurmaya başlarsa bunun bir numara sorumlusu Başbakan Erdoğan’dır. O gün hesabını veremez. Hangi aklı başında devlet adamı kendi komşularında istikrarsızlık olsun ister. Hangi devlet adamı yüzlerce kilometre sınırı olan bir ülkede kamu otoritesi param parça olsun ister. Sınırlar kevgire dönsün ister. Bunun Türkiye’den başka bir örneği olamaz. Bu anlayışla dünyanın en yanlış dış politikasını kendi ülkesine uygulayan ülke, kendi ülke menfaatlerine en aykırı dış politikayı uygulayan ülke Türkiye’dir. Bunu yapan da Başbakan Erdoğan’dır. Son günlerde terörün artmasını en önemli nedeni, başbakanın izlemiş olduğu iç ve dış politikadır. Ama bu yanlış politikalara devam ettiği sürece belirttiğim gibi Suriye’deki muhaliflerin eline geçecek silahların PKK’nın eline geçmesi muhtemeldir. Türkiye’nin başı çok fazla ağrıyacaktır. Başbakan şimdiden hesabını vermeye hazırlanmalıdır” dedi.
TÜRKİYE'DE TERÖR ZİRVE YAPTI
Abdüllatif Şener, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk başbakan olduğu dönemdeki terör oranı ile şimdiki terör oranı arasında dağlar kadar fark olduğunu da belirtti. Şener, “Terör olaylarından en çok etkilenen ülke Türkiye’dir. Terörden çok çekmiş halkımız ve insanımız var. Sadece Türkiye’nin doğusu değil batısı da terörden muzdariptir. Çünkü terör hadiseleri sonrasında çok sayıda askerimiz şehit olmaktadır. Her şahadetin arkasında bir eve ateş düşmektedir. Bu da milletimiz derinden üzmektedir. Bildiğiniz gibi son yıllarda özellikle son aylarda terör olayları çok artmıştır. 1983 yıllarında başlayan terör hadiseleri inişli çıkışlı bir hadise takip etmiştir. En son Erdoğan’ın Başbakan olduğu tarih itibari ile Türkiye’de terör sıfır noktasındadır. Fakat daha sonraki yıllarda tırmanışa geçmiştir. Bugün itibari ile de tarihi zirve noktasındadır. Burada terör örgütünün iç ve dış bağlantılarla önemli bir payı vardır. Anacak terör olaylarını ortadan kaldırmak terör olayları ile mücadele etmek iktidarın bir numaralı sorumluluğudur. Hiçbir siyasi iktidar, dünyanın hiçbir yerinde ülkesinde var olan terör hadiselerinin sorumluluğunu başka yerlere atmamıştır. Atma niyeti ve tavrını da göstermemiştir. Ancak sadece Türkiye’de yetkili ama sorumsuz bir iktidar vardır. Her konuda kendisini yetkili bilen, ama sorumluluk geldiğinde sorumlulukları üstlenmeyi bilmeyen üzerinden atan sorumluluğu başka yerlere yıkan bir iktidar vardır. Nitekim Başbakan’ın konuşmalarına baktığımız zaman başta CHP olmak üzere terör hadiseleri dolayısıyla muhalefeti suçlamaktadır. Bu gerçekten dünyanın hiçbir yerinde görülmeyecek olan bir garabeti işaret etmektedir. Başbakan olmak demek, ülkede var olan sorunlarını üstlenmek demektir. Bir insan hem başbakan olur hem de, ülkedeki sorunları üstlenmez ise, o işi bırakması gerekir. Bir taraftan uyguladığı iç politika yanlıştır. Bir taraftan uyguladığı dış politika yanlıştır. Bu kadar çok yanlışı bir araya getirirseniz elbette sizin devri iktidarınızda terör zirve yapar. Başından beri tutarlı bir politika uygulayamamıştır. Başbakan ‘kürt açılımı’ demişti. Bir süre sonra vazgeçmiş ‘demokratik açılım’ demiştir. Bir süre sonra tekrar vazgeçmiş ‘milli mutabakat açılımı’ demiştir. Sürekli hem ürettiği kavramlarda hem de uyguladığı politikalarda zikzak yapan karar verip arkasından vazgeçen bir Başbakan vardır. Bu görüntüler terör örgütünü cesaretlendirmektedir. Talepleri artırmaktadır. Terör hadiselerini çoğaltmaktadır. Hepimizin bildiği gibi bir Habur girişi olmuştur. Bu Habur girişini örgütleyen Başbakandır. Sınırda seyyar mahkeme kurmuştur. İçişleri Bakanı, müsteşarını sınıra göndermiştir. Bu seyyar mahkeme sonrasında sınırdan içeri girişler olmuştur. O sırada konuşma yaparken, ‘Bakın halkın şu sevincine bakın’ diye konuşmuştur. Ama üç gün sonra görüşlerinden çark ederek bu Habur girişleri aleyhine defalarca konuşmuştur. Kim konuştu? Bu ülkenin başbakanı, bu ülke yap boz tahtası değildir. Başbakan politikaları, uygulamaları ve sözleri ile Türkiye’yi bir yaz boz tahtasına çevirmiştir. Böylesine istikrarsız, tutarsız bir tavır ise, ülkede terörü azdırmıştır. Olay sadece iç politika ile de ilgili değildir. Açılım lafını ortaya attığı halde yıllardır tek bir cümle üretmeyen tek bir cümlenin altını doldurmayan bir iktidara sahibiz ancak aynı yanlışlar dış politikada da yapılmaktadır. Suriye konusunda izlenen politikaları bahsediyorum. Bu iktidar ve başbakan Suriye konusunda izlemiş olduğu politikalarla Türkiye’ye zarar vermektedir. Bu ülkenin bu güzel toprakların güzel insanlarına her gün zarar vermektedir. Terörü artırmaktadır. Türkiye maceralı bir yola doğru hızla sürüklenmektedir. Ülkenin birliği ve beraberliği en önemli konulardan iken Suriye’de muhalefeti desteklemek sureti ile hatta tüm batı basının ifadelerine göre, muhalefeti silahlandırmak sureti ile sınırları delik, deşik eden bir başbakan ve iktidar sahibiz. Eğer ülkede terör diye bir sorun varsa, bu ülkenin birlik beraberliği ile ilgili riskler varsa siz yüzlerce kilometrelik sınırınızı güvensiz bir bölge haline dönüştüremezsiniz. Ülkeyi bir kevgire çeviremezsiniz. Bunu yaptığınız taktirde kendi ülkenize ihanet etmiş olursunuz” dedi.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz