SPOR

Şenol Güneş: Ben en tepedeyim, beni kimse paspas yapamaz

A Milli Futbol Takımı Teknik Direktörü Şenol Güneş, hakkında yapılan bazı eleştirilerin gerçeği yansıtmadığına dikkat çekerek, "Ben, A Milli Takım'ın başındayım, en tepedeyim, beni paspas yapamazsınız" derken, maaşı ile ilgili polemiklere de tepki gösterdi.

Şenol Güneş: Ben en tepedeyim, beni kimse paspas yapamaz

Şenol Güneş eleştirilere her zaman açık olduğunu vurgulayarak; "İlk 11 tercihlerimizi, bunun gerekçelerini sorgulayabilirsiniz. Hep birlikte doğruları birlikte bularak ilerleyeceğiz. Aynı oyunculara bağlı kalmamak için, her futbolcumuzu yarıştıracağız. Az oynayanları görmek istedik, transfer süreci yaşayanlar vardı, sakatlığı olanlar vardı, ameliyat geçirenler vardı. Sakatlık ve cezalılar varken direkt oyuncuların yerine oynayacakları da hazır tutacağız, hepsinden faydalanacağız" şeklinde konuştu.
Zoom programı vasıtası ile medyadaki spor müdürleri ile çevrimiçi toplantı yapan, hem bilgilendiren hem de soruları yanıtlayan Güneş şu açıklamalarda bulundu:

"MACARİSTAN MAÇINI KAZANIP DAHA MORALLİ ŞEKİLDE OLMAK İSTERDİK"

Olağanüstü bir durum olduğu için olağandışı bir toplantı yapmak zorundayız. Bugün sizlerle UEFA Uluslar Ligi bilgilendirmesi ve gelecek planlaması için buluştuk. Uluslar Ligi'nin değerlendirilmesini istiyorduk. Macaristan maçını kazanıp daha moralli şekilde olmak isterdik.
Alınan sonuçlar hem bizi hem halkımızı üzdü. Genel olarak güçlü ve mental olarak iyi durumda olan bir takıma sahibiz, kaliteli oyuncularımız var. Son maçlarda bu özelliklerimizi gösteremedik. Zihinsel ve fiziksel dağınıklık gördük. Birinci olsaydık Dünya Kupası'nda Play-Off'a katılma şansımız olacağını biliyorduk. Ancak burada da şansımızın azaldığını biliyoruz. Beklentimizin altında oynadık. Her maçı kazanmak ve güzel futbol oynamak için sahaya çıktık. 2 Macaristan maçını kaybettik. Bunlardan birini kazanabilseydik durum farklı olurdu. Maalesef birinciliği düşünürken sonuncu olduk.

"GÜVENİN OLMADIĞI YERDE İHANET OLUR"

Oyun kimliğimiz var, bunu biliyoruz. Bunu yeniden ortaya çıkarmak için teslimiyet içinde olmamamız gerekiyor. Uluslar Ligi sürecinde ve öncesinde Almanya ve Fransa gibi güçlü takımlarla maç yaparak durumumuzu da gördük. Eylül ayından itibaren birçok oyuncu oynattım. Şartlar ne gerektiriyorsa onu yaptık. Doğru yolda gittiğimizi düşünüyoruz. Bu sonuçlar bizi yolumuzdan çevirmeyecektir. Futbolcularımız da uygun ortamda gelişecek ve mutlaka başaracaktır. İnanıyorum ki bu takım insanların gönlünde yer etti, son maçlarda alınan sonuçlarla da gönüllerden gideceğini düşünmüyorum. Başarıya giden yolda zaman zaman takılmalar olabilir.
Başarısızlığın sorumluluğunu federasyona bulmak yanlış olur, bize ellerinden gelen her türlü desteği verdiler. Bu takım eleştirilecek ama aynı zamanda sahip çıkılacak bir takımdır. Kötü sonuç ve oyunun mazeretini sunacak değilim ama teslim olacak da değilim. Durumun farkındayız ve ülkemizi temsil ettiğimizi unutmuyoruz. Kavga etmeden bugünleri aşmak istiyoruz. Ama birlikte tartışma yapmakta da yarar var. Bizi sevenlerin de mutsuz olduğunu biliyoruz, bundan sonrasında daha güçlü yarışacağız. İlk turnuvamızda oldukça iyi oyunlar oynayıp iyi sonuçlar aldık ama pandemi döneminde durum farklı. Biz 1 yıldır maç yapmıyoruz, 3 aydır maç yapıyoruz. Yolumuz uzun ve henüz yolun başındayız. Uluslar Ligi'nde sıkıntılarımızı gördük. Bu başımızdan geçebilecek bir olaydı. Biz Macaristan'ı yenseydik, Uluslar Ligi bizim için iyi geçti demeyecektik. Birbirimize güvenmeye devam edeceğiz. Güvenin olmadığı yerde ihanet olur. Biz beraber olacağız, birlik olacağız.

"YUSUF İLE İLGİLİ OLUMSUZ BİR DÜŞÜNCEM YOK"

Yusuf yetenekli bir oyuncu. Abdülkadir de öyle. Ama tam ritmini yakalamadı. Bu oyuncular özgür ve sonuç değiştirebilecek isimler. Maçın kaderini değiştirebilecek oyuncular. Yusuf'la ilgili olumsuz bir düşüncem yok. Öyle olsa kadroya çağırmam. Şu ana kadar 26 defa milli oldu yanlış hatırlamıyorsam 17'sinde benim dönemimde oynadı. Cenk ve Kenan'la başlamak yerine bu oyunculardan birinin yanında Yusuf'la başlanabilirdi. Ama tercihim daha farklı oldu. Sırbistan maçında Yusuf'u aldık oyuna, golü bulduk. Bu kez de Yusuf'u aldık oyuna, golü yedik. Yusuf yetenekleri itibariyle skor alma konusunda avantajlı bir isim. Almanya maçından sonraki eleştirileri hatırlar mısınız? Burada Enes ve Yusuf ağır eleştiriler aldı. Rusya maçında hücuma dönük değiştireceğim iki oyuncu vardı. 5 dakika var diye düşünürken 2 dakika vardı. 25-30 saniye kala girdiler oyuna. Moral olması için girmelerini istedim. Yusuf bu dalgalanmayı kulübünde de geçirdi. Ben de onunla konuşuyorum. Dün de izledim maçını ve olumlu işler yaptı. Ama bunları daha önce yapabilirdi. Bu sadece Yusuf için değil, Hakan için de, Abdülkadir için de, Cengiz için de geçerli. İster 5 dakika girsin, ister 30 dakika girsin oyuna, önemli olan oyunun sonucunu değiştirmektir. Ben de Mahmut ve İrfan'ı oyuna koyarken daha farklı bir düşünce içindeydim, topa daha çok sahip oluruz diye düşündüm. Ozan son 2 maçta benim beklediğimin altında, bunlar yaşanabiliyor.

"DÜNYA ŞAMPİYONUNA YENİLMEYEN TAKIMDAN ŞİMDİKİ TAKIMA..."

Esasa bakmak lazım. Geniş bir kadro yaptık. Ama bu kadroyu yaparken kısmen bazı oyuncuları görmek istedik. Aynı zamanda mevcut kadroda az oynayanları da görmek istedik. Bazı oyuncular hazır değildi. Cengiz eylül ayında geldiği zaman 1 antrenman yaptı, Mart'tan bu yana maç yapmamıştı. Aynı Cengiz form tuttuğunda cezalı duruma düştü. Burak'ı sayabiliriz. Hiç oynamayan oyuncular, hazırlık maçı yapmadan geldi. Bu isimlerden şu anda iyi durumda olanlardan birisi Yusuf. Mesela Merih, Kaan sakatlık geçirdiği için istemeden 3 maç üst üste oynamak zorunda kaldı. Cenk Tosun, uzun süren sakatlıktan sonra geldi. Rusya maçında oynadı, olumluydu ama ikinci maçta hiç oyunda yoktu.
Caner konusunda birçok eleştiriler getirildi, haklı tarafları var. Ben kendi takımımda olduğu halde almadım zamanında Caner'i.
Çıkarmak zorunda kaldık. Kenan da çok yıprandı ve ikinci maçta düşüşe geçti. Uzun sakatlık sonrasında iyi durumda olan 2 oyuncumuz var, Merih ve Yusuf. Daha çok sakatlıklar da ortaya çıkabilirdi. Çağlar antrenmanda sakatlandı. Orta sahada Mahmut'un bir dalgalanması oldu. Oyuncuları tek tek analiz ettiğimizde çok formda diyemiyoruz. İrfan, Başakşehir'in Şampiyonlar Ligi maçında iyi oynadı. Deplasmandaki Sırbistan maçını kazanabilirdik. Mesela Rusya, bize karşı 10 kişiyle direndi ama kazanacağı maçta 5 yedi. Ben Mert Hakan'ı, Ahmed Kutucu'yu görmek istedim.
Analizleri her maç öncesinde yapıyoruz. Oyun formatımızı da buna göre belirliyoruz. Mesela deplasmandaki Sırbistan maçını baskılı oynadık. Daha sonra rakip 10 kişi kaldı. Rusya'daki maçta da bunu düşünerek sahaya çıktık ve Rusya da bunu düşünerek sahaya çıktı ve bizden daha iyi yaptı bu işi ilk yarıda. Takım olarak da oyuncu olarak da alınan sonuçların sorumlusu benim. Bizim de çözmeye çalıştığımız konu bu. Rusya maçında kötü başladık, sonra baskılı oynadık. Savunma yapmak istediğimiz maçlarda da takım savunmasını iyi yapamadık.

"ÇAĞLAR BU DÖNEMDE BİZİMLE OLAMAD. MERİH SAKATTI. KAAN'IN TENDONUNDA SIKINTI VAR"

Savunmada forma giyen isimlerden 10 oyuncumuz yurt dışında oynuyor. Çağlar bizimle olamadı bu dönemde. Merih sakattı. Kaan'ın tendonunda sıkıntı var. Ozan Kabak iyi futbolcu, dinamik ama bir dalgalanma geçiriyor. Ama ben bu futbolculara güveniyorum. Tek tek bu isimlere bakmamak gerekiyor. Gol yerken de sadece buraya bakmamak lazım. Yusuf ağır sakatlık geçirdi, Abdülkadir hala bir güven arayışı içinde. Kolay kolay gol yemeyen bir takımken bu duruma düşmek beni üzüyor tabii ki. Sadece savunma değil, bütünlükler olması lazım. Maç programı da yoğun olunca, durum farklı oluyor. Oyun felsefemiz belli. Hücumda baskı yaparak top kapmaya çalışan, savunmadan da çıkarak hücum yapmaya çalışan bir felsefe içindeyiz.

ELEŞTİRİLER VE C LİGİ'NE DÜŞME KONUSU

Eleştirilerin hepsini değerlendiriyoruz. Mesela son maçta 2 forvetle başlamak yerine Yusuf'la başlayabilirdik. Ama bunu sahaya sürdüğünüz zaman görüyorsunuz. Biz teknik manada kendimizi değerlendiriyoruz.
Şu anda Z kuşağıyla yaşıyoruz. Bizim kaybettiğimiz maçlardan sonra ilkelerimiz değişmiyor. Son maçta Zeki, Çağlar, Burak, Cengiz yoktu. Eldeki oyuncuların durumuna bakacağız ve en iyisini sahaya süreceğiz. Ekim ayında 2 tane taktik idmanı yapabildik. Toplantı yaparken bile oyuncularla mesafeli konuşuyoruz. Son maçlarda bunu da yapamadık. Bir oyuncu potansiyel pozitif çıkmış. Dorukhan'la sarılmış, diğeriyle sarılmış, biz de buna göre hareket etmek zorunda kaldık. Biz son maçı kazansaydık bile bu sorunlarımız ve eksiklerimizin olduğunu gördük.
Bana sorarsanız Sırbistan ve Türkiye önde olmalıydı marka değeri olarak. Sırbistan kazanmasaydı küme düşecekti. Eylül, ekim ve kasım aylarında oynanan futbol, bizim düşündüğümüzün altındaydı. Rusya maçında bocaladık ama sevindirici olan nokta maçı kazanmamız oldu. Macaristan maçında ise beceremedik. Oyunumuz ve sonucumuz iyi değildi. Faroe Adaları, Andorra ile oynayacağız C Ligi'nde. Ama biz hazırlık maçı da yapıyoruz. Almanya ile hazırlık maçı oynadık, Belçika'nın da talebi vardı. Baktığınız zaman 1 İzlanda ve 2 Macaristan maçını kaybettik. Şu andaki durumu yaşayacağız tabii ki. Bu hayatta da oluyor. En küçük durumda paniğe kapılmamamız lazım. İyi dönemde biz çok iyiyiz demedik ki, bu sonuçları abartmayalım, daha gerideyiz dedik.

"TROLLER ÜZERİME SALINIYOR"

Yabancı konusunda özellikle Galatasaraylı arkadaşların bir rahatsızlığı var, trolleri var. Bana sordukları zaman fikrimi söylüyorum ama troller üzerime salınıyor. 14 yabancıyla devam ediliyor, devam etsin kardeşim. Ben Türk futboluyla ilgili fikrimi söylüyorum, ben üretimden yanayım. Bu ayrıca konuşulacak bir konu. Bunlar başlı başına uzun vadeli bir olay. Biz geldiğimizde kalecimiz Serkan ve Sinan'dı. Ama şimdi kaleci sorunumuz yok diyoruz. Sol ayaklı bir stoperiniz varsa ve bu oyuncuyu sol bek olarak kullanabiliyorsanız, bu oyuncu sizin 10 senenizi kurtarır. Ben bunu ifade ettim oyunculara. Almanya 6 gol yedi diye dünya futbolunda yok mu oldu. Elimizdeki bu grupta bir ekolü, bir sistemi yaşatmak istiyoruz. Yusuf iyi de oynasa kötü de oynasa benim oyuncumdur. Enes de öyledir. Bu isimler olmazsa Halil İbrahim olur. Bu sistem böyle. Birine sol bek bul, getir bana takımı kur demedim ben. Ben bugün varım, yarın yokum. Kompleksimiz yok. Son dönemlerimizde ülke futbolunun Avrupa ve dünyada başarılı olmasını istiyorum. Konumuz futbol ama bunları konuşurken benim amacım, alınan başarısızlığı kapatmak değil.

MAAŞ KONUSU; "YALAN BİR ŞEYİ NEDEN İSPATLAYAYIM"

Benim maaşım belli. Ben geleli 1,5 sene oldu. Düzgün bir adama düzgün olmadığını söyleyeceksiniz ama o adam da kendisini ispatlamaya çalışacak. Böyle bir durum yok. Yalan bir şeyi neden ispatlayayım. Çok merak ediyorsanız federasyona sorun. Bir başkasına çalışmadığı dönemde aldığı parayı hak ediyor diyeceksiniz ama bana haksız maaş alıyor diyeceksiniz. Ayıptır. Herkes seviyesiz olursa toplum da seviyesiz olur. Futbol sevgisi olmazsa pastadan hiç kimse pay alamaz. Taraftar olmaz, seyirci olmaz, hiçbir şey kalmaz.

"SAHADAKİ ELEŞTİRİLER İÇİN HİÇ BİR LAFIM YOK"

Eleştirilere hiçbir lafım yok, saygı duyuyorum ama yalan haberi nasıl açıklayacağız ya. 2002'de de aynı şey yapıldı bana. Hangi Türk, Euro kazanıyor bana söyler misiniz? Ben milli takım antrenörüyüm, en tepedeyim, paspas yapamazsınız beni. Gündem olmak için bunları yazanlar var. Senin düşüncen yok, kötü niyetin var. Ahlak değerlerimizi sıfırlamayalım. Ben kendimi biliyorum. "Birinciliği düşünürken sonuncu olduk. Küme düştük. Almanya 6 yedi diye yok mu oldu? Biz Almanya değiliz ama sürdürülebilir bir kadro oluşturmaya çalışıyoruz. Başarısızlık benim suçum, benim sorumluluğum. Maaşımla ilgili yalan haberler yapıyorlar. Amaçları tozu dumana katmak, karalamak. Beni kimse paspas yapamaz. Ayağımız takıldı, yere düştük. Ayağa kalkacağız, yeniden koşacağız. Bugün dünden iyi olduğu zaman, yarın da bugünden iyi olduğu zaman Türkiye'nin geleceği aydınlıktır."

"BİZ GELİP GEÇİCİĞİZ"

Türk futbolunun başında benim olmam, Fatih hocanın olması, Mustafa hocanın olması gelip geçici şeyler. Bizim nesille bugünkü nesil farklı. Yeniliklere açık olmak gerekir. Federasyonun tabii ki her konuda sorumluluğu var ama kaybettiğimiz Macaristan maçında başkanı ve yönetimi nasıl suçlayabilirsiniz. Burada ben sorumluyum. Başarının tesadüf olmaması için birçok konu başlığı üzerinde konuşulması gerekiyor. Bunun içinde bakanlık, belediye, kulüpler, birçok parametre var. Ben asla günü kurtarmaya çalışmadım. Bugünü dünden, yarını da bugünden daha iyi yapmak gerekir. Böyle olunca Türkiye'nin de geleceği aydınlık olur. Benim hedefim, FIFA sıralamasında adım adım yükselerek ilk 10'un içine girmek. Geldiğimizde 50'lerdeydik şu anda 30'lardayız. Futbolda zaten çarpık bir durum var. Devlet para veriyor, kulüpler yönetiliyor. Sorunlar zaten ortada.

"LÖW 14 SENEDİR TAKIMIN BAŞINDA. BİZDE BİR ANTRENÖR 14 SENE BİR TAKIMI ÇALIŞTIRSA 'HALA ORADA MISIN, DİNOZOR' DERİZ"

İstikrarın içinde başarısızlık da var. Almanya'da Löw uzun süredir orada. Brezilya'ya karşı farklı galibiyeti de var, İspanya'ya karşı farklı yenilgi de var. Mesela ben yabancı konusunda bir görüş bildirdim, milli takım antrenörlüğüm üzerinden birçok şey söylendi. Herkes görüşünü bildirmeli. Devletin de işin içinde olduğu bir şeyler yapılmalı. Maçların azaltılması konusunda ben bakan beye de söyledim. Macaristan 14 Ağustos'ta başladı lige. Rusya da erken başladı. Bir tek Sırbistan geç başladı, o da o sıkıntıyı yaşadı. Benim fikrim belli. Ama benim fikrimin doğru olduğu anlamına gelmez. Hepimizin bir fikir belirterek konuşulması gerekiyor. Benim hedefim şu anda Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupası. Milli takımın sanki en kötü dönemi gibi konuşuluyor. Bu başarısızlığın acısını ben yaşıyorum. Kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz, mutsuzuz, sevenlerimiz de mutsuz ama sevenlerimizi mutlu etmek istiyoruz.
Uluslar Ligi tartışılmalı. İyi bir yanı tabii ki var. Az sayıda maç yapan oyuncular için iyi. Ama üst seviye oyuncular için angarya olabiliyor. Zaten üst seviyede birçok maça çıkıyor. Bu seviyede oynamayan ülkeler için iyi bir organizasyon. Ben hazırlık maçı da olsa kazanmak istiyorum. Oynayan oyuncunun da bu şekilde olmasını istiyorum. Kulüpler açısından da üzülüyorum. Bu ülkenin futbolu Avrupa'da yarışmalı, Avrupa'da iyi olmalı. Burada da iyi olmak için hazırlanmalı. Benim futbol hayatıma bakın, artıyla gider. Galibiyet ve mağlubiyetimiz hep aleyhimize olmuştur geçmişten bu yana. Löw 14 senedir takımın başında. Bizde bir antrenör 14 sene bir takımı çalıştırsa 'Hala orda mısın, dinozor' deriz görevdeki kişiye.

YENİ YILDAKİ PROGRAMI AÇIKLADI

İdeal 11'i son maça dahi çıkaramadık. Ama bu durum rakipler için de geçerli. Savunma ve hücumu da yapabilen bir takımız. Ama takım oyununda bu konuda aksamalar var. Bu konudaki dalgalanmayı durdurmamız lazım. Bizim sıkıntılarımızdan birisi şu, bazı oyuncular takımda önemli arz edilebiliyor. Merih, Çağlar, Ozan, Mert iyi oyuncular savunmada ama bunların hangisinin daha önemli olduğu tartışılıyor. Kaan-Çağlar yapmıştım, Merih-Çağlar'a döndüm ama kimse bunu yadırgamadı. Mayıs-haziran programımız belli. Geçen sene kamp yerlerine bakmıştık ama maalesef maçlar iptal olunca gerçekleşmedi. Yaz kampı Antalya'da olacak. Yine aynı şekilde ilerleyeceğiz. 24-25 Mart, 27-28 Mart ve 30-31 Mart'ta 3 maç görünüyor. Aralıkta kura çekilecek. 6 takım olursa bu araya 3 resmi maç konulacak, 5 takım olursa 1 hazırlık maçı olacak. Kadromuz iyi, ana iskeletimiz belli. Burayı zorlayan oyuncular var ama girmesi muhtemel bazı oyuncular dışarıda kalabilir. Mart ayı, haziran ayın ne getirir bilmiyoruz. Bazı oyuncuların hocasıyla problemi oluyor, kulübüyle sorunu oluyor, biz bunları da düşünerek hareket ediyoruz, bu bizi ilgilendiriyor.

DÜNYA KUPASI ELEMELERİ

Kura çekimi 7 Aralık'ta yapılacak. Birinci torbadaki takımların hepsi güçlü. Ancak Uluslar Ligi'nde Macaristan'ı güçsüz görebilirsiniz ama gruptan birinci çıktı. Biz Avrupa Şampiyonası Elemeleri'nde İzlanda'ya yenildik ve berabere kaldık, Fransa'yı yendik ve berabere kaldık. 2. torba aslında çok da kötü değil. Grubu ikinci sırada bitirirseniz, Uluslar Ligi'nden de 2 takım gelecek ve 12 takımla 3 grup olacak. Burada da şansınız var tabii ki. Ama bizim hedefimiz gruptan lider çıkmak. Dünya Kupası'na katılmak için bir bedel ödenecek.

PANDEMİ DÖNEMİNİN LİG MAÇLARINA ETKİSİ

Şu anda flu bir dönem yaşıyoruz. Geçen sene de toplantılara katıldım, o zaman oynanmasından yanaydım. Ama Allah'a şükür sezon bitirildi. Ama şu anki durum federasyonu da aşar. Bilim kurulu var, sağlık kurulu var. Mesela geçenlerde yaşadığımız durum, kamp dönemi oldukça zor geçti. Ben çok titiz birisiyim bir kere. Bana sorarsanız öncelikle herkesin sağlığı, sonra da oyun. Sağlıktan önemli bir şey yoktur. Ama tabii ki ekonomi de işin içinde şu anda. Yetkililerin alacağı kararlar federasyonu aşabiliyor. Mesela saha içinde oyuncunun pozitif çıkma durumu var. Bunu yaşadık Vida konusunda. Sonra bunun bir de saha içindeki diğer kişilere yansıması var.

Takım
O
Av
P

En Çok Aranan Haberler