Vücutta gelişen enfeksiyonlar sepsisin oluşmasına neden olabiliyor. Sepsis genellikle zatürre, mide ve bağırsak gibi sindirim sistemi organlarının enfeksiyonu, böbrek, mesane ve üriner sistemin diğer kısımlarının enfeksiyonu veya bakteremi adı verilen kan dolaşım sisteminin enfeksiyonu nedeniyle ortaya çıkıyor. Sepsisin erken dönemde tespit edilmemesi ve dolayısıyla tedavi edilememesi durumunda septik şok tablosu meydana gelerek hastalık ölümle sonuçlanabilir
Geçirilen ağır enfeksiyonlarda sepsisin belirtileri çok net olmayabilir. Bu nedenle sepsisin enfeksiyona bağlı olarak görülen farklı semptomlarla karıştırılabilmesi mümkündür. Tanısı konulmuş veya konulmamış her türlü enfeksiyon, sepsis tablosunun gelişimi için olasılık arz eder. Sepsis, ağır sepsis ve septik şok şeklinde üç farklı aşaması olan sepsisin en yaygın görülen belirtileri şunlardır:
Özellikle yaşlı bireylerde sepsise yakalanma olasılığı çok daha yüksektir. Geçirilen cerrahi operasyonlar sonrasında vücutta oluşan yaralar, sepsisin risk faktörleri arasında yer alır. Bunların yanı sıra gereksiz antibiyotik kullanımı, antibiyotiklerin yarıda bırakılması gibi nedenlere bağlı olarak bakterilerin antibiyotiklere karşı direnç geliştirmesi, enfeksiyonların kontrol altına alınmasının önünde engel teşkil ettiğinden sepsise yakalanma riskini arttırır.
Bazı hastalıkların tedavisinde veya organ nakli gibi durumlarda vücudun nakledilen organı kabul etmesi amacıyla kullanılan immün sistemi baskılayıcı ilaçlar da bağışıklık sistemini zayıflattığından enfeksiyonların sepsise yol açmasını kolaylaştırmaktadır. 1 yaş altı çocuklar, hamile kadınlar, kronik hastalığı bulunan kişiler ve yaşlı bireyler sepsis açısından risk grubunda yer almakta olup bu bireylerin en küçük enfeksiyonları dahi önemseyerek derhal bir sağlık kuruluşuna başvurması ve gerekli tanı testlerini yaptırması gerekmektedir.