İmam nikahlı eşinin kendisini aldattığını iddia eden Mehmet S. D., eşini Feriköy Mezarlığı'nda nasıl öldürdüğünü 2006'daki cinayetlerin ardından şöyle anlatmıştı: "Bıçakla öldürmek istedim. Bıçakla ölümü kabul etmedi. Bunun üzerine eşarpla boğazını sıktım. Bir türlü ölmüyordu. Bayılınca bıçaklayarak öldürdüm. Sonra da yaktım.” Dosyaya bakan ve seri katilin yakalandığı operasyonda da bizzat yer alan emekli polis memuru Erdoğan Yangaz, HaberTürk'ten Mustafa Şekeroğlu'na o korkunç cinayetlerin perde arkasını anlattı...
10 Aralık 2006'da Feriköy Mezarlığı'nda cinayet anonsu üzerine cinayet masasından Erdoğan Yangaz ve ekibi mezarlığa vardıklarında tüyler ürperten bir manzarayla karşılaştı. Karşılarında vahşice öldürülmüş ve sonra da yakılmış bir kadına ait cansız beden bulunuyordu. Tüyler ürperten detayları, dosyaya bakan emekli polis memuru Yangaz şöyle anlattı:
“Yakılan kadın cesedi parçalanmıştı. Tanınmayacak bir durumdaydı. Kadının kimliğini gösteren hiçbir bulgu yoktu. Gözlemlerimize göre, ceset üzerinde kesici alet izleri vardı yani bıçaklanmış ve sonra da yakılmış. Bu bir öfkeyi gösteriyordu, biz öyle düşündük."
Ekipler yaptıkları çalışmada, olay yerinde bir toka ve kadına ait ayakkabı buldu. Fotoğrafları çekildi, dosyaya konuldu. Kadının kimliğinin tespit edilmesi için harekete geçildi.
Bu sırada bir başka cinayet anonsu daha geldi; Okmeydanı’nda bir kuruyemişçi uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmüştü. Silahlı saldırıya uğrayarak hastaneye getirilen ve hayatını kaybeden kişi Mustafa G.’ydi. O dönemi anlatan Yangaz şöyle dedi: “Biz kadının cesedinin kime ait olduğunu tespit etmek için çalışma yaparken, öldürülen kuruyemişçinin de kim tarafından öldürüldüğünü tespit etmek için çalışmaya başladık. Bir kuruyemişçi neden öldürülür? İlk etapta bu iki cinayetin birbiriyle bağlantılı olabileceğini düşünmedik tabii. Bir yandan kuruyemişçinin akrabalarının ifadelerine başvurduk.”
Adli Tıp Kurumu’nda kadınla ilgili tüyler ürperten otopsi raporu çıktı. Boğazı sıkıldığı belirlenen kadının defalarca bıçaklanarak öldürüldüğü ve sonra da yakıldığı ortaya çıkmıştı. Ancak kadının kimliği henüz tespit edilmemişti. Bir yandan da öldürülen Mustafa G.’yle ilgili çalışma yapan Yangaz ve ekibi önemli bir iddiaya ulaştı. İddiaya göre Mustafa G.’nin bir kadınla yasak ilişkisi olduğu söylentisi çıkmıştı. Ancak bu gerçek değildi ve dedikodudan ibaretti. Dedikoduyu dikkate aldığını anlatan Yangaz “Dedikodu bile olsa bizi katile götürebilecek bir bilgi olabilir dedik. Kadının kim olduğunu araştırdık. Kadının ismine ulaştığımızda kayıp olduğunu öğrendik. Cesedi bulunan kimliği belirsiz bir kadın, kayıp bir kadın ve o gün vurulan bir kuruyemişçinin ilişki iddiası. Bu bilgiler bizi mezarlıkta bulunan kadın cesedine götürdü” ifadelerini kullandı.
Elde edilen bilgilere göre kuruyemişçinin ilişkisi olduğu iddia edilen B.D. adlı kadının kayıp başvurusu vardı. Bu kayıp B.D., cesedi bulunan kadın mıydı acaba? Ceset tanınmayacak bir durumda bulunduğu için geride sadece ayakkabı ve kadına ait bir toka vardı. Kadının yakınları bulundu. Kayıp başvurusunu yapan B.D.’nin yakını, geriye kalan ayakkabı ve tokanın kayıp akrabası B.S.'ye ait olduğunu söyledi. Cesedi bulunan kadının B.S. olduğu ortaya çıkmıştı. Ancak bu resmi kurumlar için yeterli olmayacaktı. Bunun için de DNA testi yapılmalıydı. DNA testi yapıldığını söyleyen Yangaz “DNA uyuştu. Kadının kimliği tespit edildi. Geriye katilin ismini koymak kalmıştı.” dedi.
Çifte cinayetten bir hafta sonra Şişli’de Ferzan D. ile Cengiz D. adlı kardeşler silahlı saldırıya uğradı. Yangaz, "Bu kişiler bizim şüpheli olarak düşündüğümüz öldürülen kadının kocası kayıp Mehmet'in ismini verdi. Bunların ifadelerini aldığımızda saldırıyı kardeşleri Sino yani Mehmet S.D.’nin yaptığını söyleyince biz o anda o iki cinayetin adını koymuştuk.” diye konuştu.
Bundan tam bir ay sonra ise Halis D. adlı kişi Feriköy’de silahlı saldırıya uğrayarak hayatını kaybetti. Halis D. de bir ay önce silahlı saldırıya uğrayan iki kardeşin ağabeyiydi. Yani bu işlenen üçüncü cinayetin zanlısı da Mehmet S.D.’ye uzanıyordu. Emekli polis memuru Yangaz, filmin adını artık koyduklarını anlatarak “Katil zanlımızı belirledik. Karşımızda azılı bir seri katil vardı.” dedi.
Saldırgan ‘Sino’ lakaplı Mehmet S.D.’ydi. Katil zanlısı imam nikahlı eşini, ilişkisi olduğunu düşündüğü kuruyemişçi ve bir ağabeyini öldürmüştü. Ayrıca iki ağabeyini de silahla yaralamıştı. Olayın çok önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan Yangaz “Buna Sino diyorlardı. Bu adamı yakalamamız gerekiyordu. Hep kaçıyordu. Peki neden bu saldırıları yapmıştı? İddialara göre, kardeşlerinin imam nikahlı eşini pazarladıklarını söylemiş. Kuru yemişçi ile de eşini ilişkileri olduğu için vurmuş. Ancak biz bir ilişki tespit edememiştik. Kuru yemişçi bir dedikoduya kurban gitmişti belliydi bu. Sino iyi saklanıyordu. Biz tüm ilişkisi olabilecek kişileri mercek altına aldık Teknik takip başlattık. Bize göre saldırılarına devam edecekti. Tedbirimizi aldık” ifadelerini kullandı.
Esenyurt'ta ve Bursa'da düzenlenen operasyonda bulunamayan katil zanlısının son olarak Şile’de saklandığını duyduklarını belirten Yangaz “Bu kez onu yakalamamız lazımdı. Şile’de saklandığını duyunca, önce hangi evde saklandığını tespit etmemiz lazımdı. Ve bu dikkat çekmemeliydi. Eğer ekiplerle sokaklara girsek ekip araçlarını görüp yine kaçardı. Bunun için de bir yöntem bulduk. Yardımcı ekipler karakolda bekledi. Biz PTT aracıyla posta kılığına girerek postacılarla sokak sokak dolaşmaya başladık” dedi.
En son bir evde açılan kapıdaki kişi tedirgindi. Kısa bir çalışmanın ardından aranan katil zanlısının o evde olduğu tespit edildi. Önden eve operasyon düzenlendi. Aynen düşünüldüğü gibi katil zanlısı arka pencereden atlayarak dışarı çıktı ve kaçmaya başladı. Kısa bir süre sonra karşısında eli silahlı iki kişiyi gördü. Katil zanlısının elinde de silah vardı. Silahı Yangaz ve emniyet amirine doğrulttu. O sırada Yangaz “Bir delilik yapma at silahı polisiz” diye yüksek sesle bağırdı. Yangaz, o anları şöyle anlattı:
“Ufak bir hareketinde onu vurabilirdik ama yapmadık. Silahı indirmesini söyledik. Ona polis olduğumuzu birkaç kez daha söyledik. Çünkü onun da artık hasımları vardı kendisi bizi hasımlardan birini sanıp ateş de edebilirdi. Silahı bize doğrultmuştu biz de silahlarımızı ona doğrultmuştuk. Ama bizi dinledi. Silahını attı. Hemen elini başına koy diye bağırdık."
3 kişiyi öldüren, 2 kişiyi yaralayan azılı katil zanlısı ‘Sino’ lakaplı Mehmet S.D. cinayetleri soğuk kanlıkla anlattı. İddiasına göre, kendisi askerdeyken, imam nikahlı eşi kendisini Mustafa G. ile aldattı. Eşinin ayrıca başka kişilerle de ilişkisi olduğunu iddia etti. Kardeşleri de buna göz yumarak kendisine bu ilişkileri söylememişti. İşte tüm bu olaylarda yer alan ve bilenleri öldüremeye karar vermişti. Ve bu cinayetlere ilk imam nikahlı eşini öldürerek başlamıştı. Katil zanlısı, eşini nasıl öldürdüğünü şöyle anlattı:
“Bana ben ölümü hak ettim' dedi. Bende onu Feriköy Mezarlığı’na götürdüm. Bıçakla öldürmek istedim. Bıçakla ölümü kabul etmedi. Bunun üzerine eşarpla boğazını sıktım. Bir türlü ölmüyordu. Bayılınca bıçaklayarak öldürdüm. Sonra da yaktım.”
Yakalanmadığı takdirde 3 kişiyi daha öldüreceğini söyleyen katil zanlısı ‘Sino’ tutuklanarak cezaevine gönderildi.