DİYARBAKIR (İHA) - İstanbul'da denetimsiz merdiven-altı kot kumlama atölyelerinde çalışırken ölümcül 'Slikozis' hastalığına yakalanan Diyarbakır'ın Kocaköy ilçesine bağlı Ambar köyünde yaşayan ve akraba olan 50 genç, hem iş hem de kaybettikleri sağlıklarını istiyor.
İstanbul'da kot kumlama işi yapan merdiven-altı atölyelerde çalışan gençler ya ölüyor ya da sakat kalıyor. Diyarbakırlı gençler de işsizlik nedeniyle ölümü göze alarak da olsa memleketlerinden çok uzaklarda büyük kentlerde merdiven-altı atölyelerde çalışıyor. Bu atölyelerin son yıllarda en çok göze çarpanlarından biri ise kot kumlama atölyeleri. Kot kumlama atölyelerinin sağlıksız ortamının neden olduğu akciğer hastalığı olan slikozis genç yaşta ölümlere neden oluyor ya da en iyi ihtimalle vücutta kalıcı hasarlar bırakıyor. Koruyucu tedbirlerle önlenebilen bu hastalık, İstanbul'da binin üzerindeki denetimden uzak kot kumlama atölyelerinde çalışan işçilerde görülüyor. Diyarbakır'ın Kocaköy ilçesine ve bağlı Ambar köyünde yaşayan Tektaş, Oruç ve Uluç soyadlı 50 akraba genç Diyarbakır'daki işsizlik nedeniyle gittikleri İstanbul'da, çalıştıkları kot kumlama atölyesinde slikozise yakalandılar. Kimi günlerce yoğun bakımda kaldı, kimi de slikozisin vücutlarında oluşturduğu saç ve tüy dökülmesi, nefes darlığı gibi tahribat ve değişimlere maruz kaldı. Bingöl'de slikozis hastalığı nedeniyle hayatlarını kaybeden arkadaşlarından sonra bu hastalıktan haberdar olduklarını belirten akraba gençler ölümle karşı karşıya olduklarını ve çaresiz olduklarını söylediler. İstanbul'da Yenibosna ve Güngören gibi semtlerde 4 yıl gibi uzun bir süre çalışan Mehmet Tektaş, akrabalarının bu işe başlamasında da etkili olduğunu söyledi. Tektaş, "İş bulma imkanımız yoktu burada. İstanbul'a gittik. Kot taşlamaya girdik. Böyle bir hastalığa yakalanacağımızı bilmiyorduk. Slikozis hastalığına yakalandıktan sonra 15 gün boyunca yoğun bakımda kaldım. Bu işi yapmamızın tek nedeni yoksulluk ve işsizlik. Bingöl'de arkadaşlarımızın ölümü nedeniyle slikozisten haberdar olduk" dedi.
İşe başlarken işyeri sahiplerince iş güvenliği konusunda bilgilendirilmediklerini kaydeden Tektaş, "Bir bez vermişlerdi maske diye, zaten o da işe yaramıyordu. Küçük bir odada çalışıyorduk. Hep toz vardı. Havayla kum karışık geliyordu. Basınçla gelen kumu pantolonlara tutuyorduk. Kapalı bir mekandı. Sadece küçük bir pencereden havalandırma yapılıyordu. 2002 yılında günde 8 saat, 350 milyon lira maaş ile vardiyalı çalışıyorduk. İşyerlerinin uygunsuz koşulları bir yana sigortasız çalıştık" şeklinde konuştu.
Bir başka slikozis hastası Fahri Uluç ise "Uyuyacak evimiz yoktu. Çalıştığımız yerde yatıyorduk. Bugün bu iş olsa yine gideceğiz" diye konuştu. Akrabaları ile birlikte aynı işte çalışan Mehmet Oruç ise şunları söyledi:
"Tüm risklerine rağmen bu işi yaparız. İnsanlar zor durumda. Ölümü göze alarak bu işi yapmak zorundayız. Devlet bize imkan tanısın çalışmayalım. Ama iş yoktur. Mümkün olduğu kadar bu işte çalışmayız. Kendimizi riske atmayız. Sesimizi duyurmak istiyoruz. Ama bizim büyüklerimiz bize iş tanısınlar. Bile bile ölmek ister miyiz? Ama zor durumda kaldığımız için gideriz. 2-3 kuruş para çocuklarımıza getirmek istemez miyiz? İyi bir iş olsun, temiz bir iş olsun istemez miyiz? Ama yok. Mecbur kaldığımız sürece de gideriz."
Kot kumlama işinde 3 ay çalışan Mehmet Sıddık Oruç ise işin risklerini bile bile çalışmaya gittiğini söyledi. İki alternatif arasında zorlandıklarını belirten Oruç, "Ben bu işin risklerini bilerek gittim ama mecburiyetten gittim. Mecbur giden arkadaşlar var. Ekmek parası getirmek zorundalar" dedi. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Fatih Turşak, 4857 Sayılı İş Kanunu'na göre meslekten kaynaklı iş gücü kaybı ve kalıcı hastalıkların, Meslek Hastalıkları Hastaneleri'nden alınan raporla teyidi halinde, çalışmış olduğu iş yerinden ayrıldıktan 5 yıl sonrasına kadar tespiti halinde, kazanılmış yasal hakları olduğunu söyledi. Turşak, sigortasız çalıştırıldıklarını ileri süren Tektaş, Oruç ve Uluç soyadını taşıyan 50 akrabanın Ankara Meslek Hastaneleri Hastanesi'nden rapor almaları ve konaklamaları için kişi başına 200 TL'lik destekte bulunduklarını aktardı. Turşak, akraba gençleri hak aramaları için Diyarbakır Barosu ve İnsan Hakları Derneği'ne (İHD) yönlendirdiklerini söyledi. Büyükşehir Belediyesi Sağlık Daire Başkanı Nedim Yaşlı tarafından hastalıkları hakkında bilgilendirilen gençlere karşı karşıya bulundukları riskler anlatıldı.