Sevecen, akıllı, yakışıklı ve tutkulu erkek arkadaşınızla ilişkiniz çok iyi gidiyor.
Hayatınızın geri kalanını beraber geçireceğinizi düşünüyorsunuz. En güzel düğünü yapacaksınız, çok tatlı çocuklarınız olacak, çok güzel bir eviniz olacak ve her geçen sene birbirinize daha da aşık olacaksınız.
Ama günün birinde size "Konuşmamız gerek, akşam iş çıkışı bana uğrayabilir misin?" şeklinde bir mesaj atıyor. Karnınıza ağrı giriyor. Bu olabilir mi? Sizinle ayrılacak olamaz değil mi? Çünkü işler çok iyi gidiyor!
Sonra sürpriiiz! Sizi o akşam terk ediyor. "Ama sorun sizde değil, onda" bla bla bla...
Kalbiniz göğsünüzden çıkacakmış gibi hissediyorsunuz, bir haftadır banyo yapmadınız ve en yakın arkadaşınız gününün yarısını size teselli mesajları yazmakla geçirdiği için işten atılmaktan korkuyor.
Ha bu arada, bu hafta 3 kilo verdiniz çünkü yeme fikri sizde kusma isteği uyandırıyor.
Bazılarımız aşk acısı yaşarken kendisini çikolataya verir, birçoğumuzun ise ayrılıktan sonra günler, haftalar, hatta aylar boyu iştahı olmaz.
Peki bu ayrılık diyetinin sebebi ne?
Derin üzüntü fiziksel acıyla neden olur.
Ayrılıklar oldukça zordur. Buna şüphe yok.
Ama, Rutger Üniversitesinde yapılan bir araştırmada, kalbi kırılan kişilerin beyninde ve kokaini yeni bırakan kişilerin beyninde benzer aktiviteler gerçekleştiği görüldü.
2011 yılında yapılan başka bir araştırmada, katılımcılara onları terk eden eski sevgililerinin fotoğrafları gösterildi. Bu kişilerin beyinlerinde acıyla ilişkili olan beyin bölgesi aktifleşti, bu da ayrılıkların fiziksel olarak acı veren bir şey olabileceğini işaret etmiş oldu.
Fizkisel acının vücudunuzu nasıl etkilediğini bir düşünün. Uyumanızı engeller, kalp atış hızınızı etkiler ve iştahınızı yok eder. Bu semptomların aynılarının, acı veren bir ayrılık sonrası da görülmesi de bu fikri destekliyor.
Bu iştah kaybı hepimizde farklı şekillerde görülür. Bazılarımız sadece belli başlı yiyecekleri yiyebiliriz, bazılarımız ise hiçbir şey yiyemez.
İlişki danışmanı Marina Pearson, bir ayrılık sonrası vücutta gerçekleşen değişimleri şöyle anlatıyor:
"Vücudun ilk yaptığı şey daha fazla adrenalin üretmektir. Bu da vücuttaki kortizol seviyesini yükseltir.
Kortizol seviyesinin devamlı yüksek kalması, kan şekerinde yükselmeye, kemiklerde aşamalı olarak kalsiyum kaybına, önemli bağışıklık sistemi tepkilerinin azalmasına, yüksek kan basıncına, kas kütlesinde azalmaya, vücutta yağ depolanmasına ve hatta bilişsel fonksiyonlarda azalmaya yol açar.
Ağzımıza aldığımız her lokma bize fiziksel acı verir. Yutmakta zorlanırız. Kendimizi bir şeyler yemeye zorlarız ama ardından hemen çıkarırız.
İyileşmeye ve tekrar umut dolu olmaya henüz hazır olmasak da, daha fazla acı çekmek istemeyiz ve bu yüzden de yemek yemekten kaçınırız."
Şimdi neden ilişkiniz bittikten sonra bir ay boyunca sadece çorba içebildiğinizi anladınız mı?
Derin üzüntü yüksek seviyede kaygıya neden olur.
Çok stresli olduğunuzda, ya gördüğünüz her şeyi yemek istersiniz ya da hiçbir şey yemek istemezsiniz.
Greatist bu olguyu da şöyle açıklıyor:
"Kaygı seviyesinin yükselmesine neden olan tipte bir stres durumu yaşadığımızda, vücudumuz adrenalin salgılar ve bu da sindirim gibi vücut fonksiyonlarını yavaşlatır ve daha az açlık duymamıza neden olur."
Ayrılıkların zor olduğu bir gerçek ve iştahınızın bundan etkilenmesi gayet normal. Ama iyileşme süreci için vücudunuzun beslemeniz önemli. Bu yüzden eski yeme düzeninize mümkün olduğunca çabuk geri dönmeye çalışın.
Ancak dikkat edin, kendinizi kötü hissetiğiniz her seferinde yemek yemeye yönelirseniz, o durumda da kendinize iyilik yapmış olmayacaksınız.