YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Sevgisini mi,Nefretini mi Söylemek?

Sevgisini değil nefretini ifade eden; burun kıvırıp, memnun olmayan bir toplum olduysak, kim kazanır?

Sevdiğinize sevginizi söylemek, sevdiğiniz şeyleri sevdiklerinize söylemek, sevgi ve beğeniyle güzellikler üzerine sohbet etmek.... Ben yazarken olumlu düşüncelere dalıp gittim. Öyle zanederim ki okurken de okuyucuyu olumlu ve sıcak duygulara sevkedecektir bu uzayıp giden cümlecik.

Sebebi açık; içinde sevgi ve sevgiyi ifade etmek üstüne kurgulanmış bir ışık var.

Çocukluğumuzdan beri sevgi ve saygı ile bu duyguların dengeli bir şekilde sunulması anafikrine dayanmış gelenekler içinde yoğurulduğumuzu farkettim. Çocukluk arkadaşlıklarımız, saf sevgiler ve içimizi kıpır kıpır eden bakışmalarla geçen orta okul yıllarımız, geniş ailelerimizle yaşadığımız ramazanların ve bayramların coşkusu, akraba düğünleri, bereketli sofralar.....

Sevgiyi sözlere sıkıştırmadan, zorlama değil içinde yaşayan ne canlı bir toplumduk değil mi? Sevdiklerimizi söylerdik, beğenilerimizi paylaşıp zenginleştirirdik sohbetlerimizi. Herkesin sevdiğini sevmenin utanılacak bir şey olmadığı yıllardı. Arkadaşın seviyor diye, bir yemeği beraber yerken "Ben de sevdim güzel olmuş" diyebilmekti o yılların bugünlerden farkı. Ne varsa hayatında severek yaşadığı, tümüyle sahiplenmekti bir yakınımızı.

Bu yazıya konu olan sevgiyi söylemek, ne söyleyeceksek sevgiyle söylemek anafikrine beni sevk eden, son zamanlarda geldiğimiz nokta oldu. Bir de yakın geçmişimizi şöyle bir hatırlayınca ne kadar uzaklara savrulduğumuzu, yeni nesille ne kadar yabancılaştığımızı gördüm.

İrkildim, üzüldüm.

Sevgisini değil, nefretini; beğenisini değil memnuniyetsizliğini çok net ve acımasızca söyleyebilen bir nesil yetişirken, toplum olarak sevgiyi paylaşmayı çoktan unuttuk sanki. Burun kıvırmak, üstünlük mücadelesinin ilk hamlesi olmuş.

" Fasulyeden nefret ediyorum, iğrenç"

"Sen kötü bir babasın, annesin, ya da çocuksun" gibi yapıştır gitsin cinsinden ifadeler.

"Hiç sevmiyorum" diye başlayan bir sürü cümle " Oha falan oldum yani" lerle tamamlanır oldu. Bir de sevgisizliği suratına çarparcasına sıralanan cümlelerin sonuna "Taam mı?" gibi ekler eklenip üstüne mum dikiliyor.

Sevdiğimiz yemekleri ballandıra ballandıra söyler, ağız tadıyla yerdik. Bizim sevdiğimiz yemeklerimiz vardı, sevmediğin yemekleri say deseler bocalardık. Çünkü beğenileri söyleyen, sevdiğini anlatan, sevdiğini öneren bir anlatım temelindeydi iletişimimiz. En iyi arkadaşlarını say dediler birgün berberde bana. Tüm sınıfı ve mahalleyi saydığımı hatırlıyorum. "Falan çocuktan nefret ediyorum" "şu kızı hiç sevmiyorum" gibi sözler şimdilerde çocukların temel hayat anlayışını gösterir olmuş.

Mübarek bir Ramazan ayına ulaştığımız bu günlerde, geçmiş yılların özlemini yaşayan bizim neslin bir parçası olan ben, son günlerdeki bazı gözlemlerimle kaleme aldım düşüncelerimi.

Katılan ya da katılmayan tüm dostlara hayırlı, sevgi ve bereket dolu bir Ramazan Ayı diliyorum.

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler