Kars İl Sağlık Müdürü Dr. Fahri Sevinç, dünyada 180 milyondan fazla insanın diyabetli olduğunu, Türkiye'de de görülme sıklığının giderek arttığını söyledi. Sevinç, “Diyabet yaşam kalitesini ciddi anlamda olumsuz etkileyen ve daha da önemlisi ciddi organ kayıplarına neden olan kronik bir hastalıktır.” dedi.
Diyabetin; pankreastan salgılanan insülin hormonunun azlığı, yetersizliği ya da etkinliğinin azalması sonucu ortaya çıkan ve kan şekerinin yüksekliği ile seyreden bir hastalık olduğunu belirten Sevinç, “Diyabetin en sık görülen belirtileri; gün içerisinde aşırı susama, çok su içme, sık idrara çıkma, kilo kaybı, çok yemek yeme ve ağız kuruluğudur. Bunlara ek olarak; bulanık görme, kaşıntı ve cilt enfeksiyonları, yara iyileşmesinin gecikmesi, halsizlik, terleme, yorgunluk, sık geçirilen enfeksiyonlar, cinsel sorunlar, ellerde ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma gibi belirtiler de görülebilir. Tip 1 olarak adlandırdığımız diyabet türünde belirtiler daha erken yaşlarda ortaya çıkabilir. Ancak bu Tip 1’in her zaman erken yaşlarda ortaya çıkacağı anlamına gelmez. Yani Tip 1 ileri yaşlarda da görülebilir. Tip 2 diyabete baktığımızda ise bu hastalığın artık çocukluk yaşlarında dahi görülebildiğini söyleyebiliriz.” dedi.
Kilo, hareketsiz yaşam tarzı, genetik özellikler, beslenme gibi etmenlerin diyabete neden olduğunu hatırlatan Kars İl Sağlık Müdürü Fahri Sevinç, diyabetli kişilerin kendilerine iyi bakmaları halinde uzun ve kaliteli bir yaşam sürebileceklerini kaydetti.
Hastalıkla mücadele etmenin ilk yolunun onu tanımaktan geçtiğini dile getiren Sevinç şöyle konuştu: "Diyabetle yaşamayı öğrenmek büyük önem taşıyor. Biz de 14 Kasım Dünya Diyabet Günü münasebetiyle halkımızda farkındalık yaratarak vatandaşlarımızın daha bilinçli olmasını sağlamaya, hastalığı tanımasına yardımcı olmaya çalışıyoruz. Aşırı susama ve su tüketimi, sık sık idrara çıkma, bulanık görme, iyileşmeyen yaralar, cilt enfeksiyonları gibi şikayetlerden bir ya da birkaçı mevcutsa bu belirtiler göz ardı edilmeden mutlaka ilgili hekime başvurulması gerekiyor."
Diyabetli bireylerin yaşam kalitesini yükseltmek için 4 temel faktörün varlığından bahseden Sevinç şu görüşleri dile getirdi:
"Kuşkusuz ki beslenme, sağlıkla ilgili her alanda olduğu gibi diyabet konusunda da büyük öneme sahip. Öncelikle diyabetli hastaların 3 ana, 3 ara öğün olmak üzere, hekim, hasta ve diyetisyenin birlikte belirleyeceği diyet listesine uyarak beslenmeleri şart. Çünkü yemeklerin miktarından, cinsinden daha önemli olan nokta tüketildiği zamandır. Bunun haricinde öğünlerde besin çeşitliliğini sağlamak, posa tüketimini artırmak, ekmek ve diğer tahılları yeterli miktarda tüketmek, şeker ve tuz tüketimini azaltmak suretiyle şekerin ani şekilde düşmesi ya da yükselmesi önlenebilir. Tabii ki diyabette ideal vücut ağırlığını korumak, alkol ve sigaradan uzak durmak da hayati önem taşıyor. Beslenme konusunun haricinde diğer önemli bir konu da, düzenli fiziksel aktivite. Haftanın en az 3 günü yapılan egzersiz ve dengeli beslenme, diyabetin ortaya çıkmasının engellenmesinde, geciktirilmesinde büyük rol oynuyor. Tüm bunların haricinde tıbbi tedavi ve eğitim diyabetli bireylerin yaşam kalitesini artırmak için büyük önem taşıyor. Fakat diyetine uymayan diyabetli bir hastanın yalnızca ilaçlarına güvenerek şekerinin düzenleneceğini düşünmesi doğru değil. Unutulmamalıdır ki, beslenme, egzersiz, tıbbi tedavi bir bütün olarak çalışır.
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz