HABER

Sevindirici gelişmeler sürecek

ANKARA (İHA) - Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Türk ekonomisinde bir veya birkaç neslin ömründe hiç şahit olmadığı gelişmelerin son 3 yıl içinde elde edildiğini belirterek, "Güven ortamı, istikrar ortamı, sağlanan uyum ortamı devam ettikçe, Türkiye her alanda olduğu gibi ekonomik alanda da ilkleri, yenileri, sevindirici gelişmeleri yaşamaya devam edecektir" dedi.

Hükümetin ekonomi politikasını eleştirenlere de cevap veren Babacan, Türkiye'nin kazanımlarını geri döndürmek, Türkiye'ye geçmişin acılarını yeniden yaşatmak, Türkiye'yi yeniden bir kaosun içine çekmek isteyenlerin, karşılarında önce halkı, sonra da hükümetinin kararlılığını bulacağını söyledi. Babacan, Hazine Müsteşarlığı'nda 2005 yılı Hazine finansmanı gerçekleşmeleri ve 2006 yılı finansman programı konulu bir basın toplantısı düzenledi. Öncelikle Türkiye ekonomisinin genel görünümü ve 2005 yılı gerçekleşmelerine ilişkin olarak konuşan Babacan, 3 Kasım 2002 öncesi dönemde, Türkiye ekonomisine, istikrarsız bir ekonomik büyüme, yüksek ve kronik enflasyon, yüksek miktarda kamu açıkları ve bu açıkların sonucunda oluşan sürdürülemez seviyedeki borç stokunun damgasını vurduğunu belirtti. AK Parti hükümetinin göreve geldiği tarihten itibaren ise Türkiye ekonomisinin, köklü bir değişim sürecine girdiğini, ekonominin hemen bütün göstergelerinde çarpıcı iyileşmeler kaydedildiğini, bazı göstergelerde son on yılların, bazılarında ise Cumhuriyet tarihinin rekorlarının kırıldığını anlatan Babacan, iç politikada ve dış politikada yakalanan istikrar ortamı, demokratikleşme, özgürlükler, insan hakları ve ekonomi alanlarında gerçekleştirilen reformlar, kararlı para politikaları ve bütçe disiplini uygulamalarıyla Türkiye ekonomisinin çok farklı bir kulvarda ilerlemeye başladığını ifade etti.

Türkiye ekonomisini geçmiş dönemlerde esir almış olan istikrarsızlık ve güvensizlik kısırdöngüsünün yeniden hakim olmaması için yapısal reformlara ağırlık verdiklerini, elde edilen iyileşmelerin kalıcı olması sağladıklarını kaydeden Babacan, "Türkiye'de son üç yılda her alanda elde edilen başarılar birbirini etkilemiş, yapay olmayan, sanal olmayan, gelip geçici olmayan bir ilerleme ve gelişme trendi yakalanmıştır. Türkiye'de hükümetimizle birlikte çok boyutlu bir değişim süreci de başlamıştır. Türkiye'de bugüne kadar hiç görülmemiş bir uyum ve koordinasyon ortamı sağlanmış, kronik sorunların üzerine kararlılıkla gidilmiş, daha önceki hiç bir dönemle kıyaslanmayacak ortak bir heyecan, ortak bir dinamizm yakalanmıştır" şeklinde konuştu.

"İLK GÜNKÜ GİBİ YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ" Ekonomideki hiçbir gelişme ve ilerleme tesadüf eseri olmadığını söyleyen Babacan, bu gelişmelerin temelinde 2002 seçimleri öncesinde ortaya koydukları kapsamlı bir ekonomik program olduğunu anlattı. Türkiye'de bir veya birkaç neslin ömründe hiç şahit olmadığı gelişmelerin son 3 yıl içinde elde edildiğini vurgulayan Babacan, enflasyon, faizler, borç stoku, paradan sıfır atılmasının örneklerden sadece bir kaçı olduğunu ifade etti.

Hükümetin elde ettiği başarılar da, henüz mesafe alamadığı ya da kısmi iyileşme sağladığı alanların da belli olduğuna işaret eden Babacan, "Ancak şu da anlaşılmıştır ki, Türkiye, on yıllardır çözülmez gibi, çözülemez gibi görünen sorunlarının çözülebileceğine inanmıştır. 3 yıl içinde yaşanan iyileşmeler, geleceğe ilişkin umutlarımızı son derece artırmıştır. Bu güven ortamı, bu istikrar ortamı, sağlanan bu uyum ortamı devam ettikçe, Türkiye her alanda olduğu gibi ekonomik alanda da ilkleri, yenileri, sevindirici gelişmeleri yaşamaya devam edecektir. Biz, hükümet olarak, bu inanç ve bu heyecanla, ilk günkü gibi yolumuza devam ediyoruz ve hedeflerimize ulaşmak konusundaki kararlılığımızı da ilk günkü gibi muhafaza ediyoruz" diye konuştu.

Ekonomik gelişmede beklentilerin iyi, morallerin yüksek olmasının son derece önemli olduğuna değinen Babacan, beklentilerin kötüleştiği, morallerin bozulduğu bir ortamda hem yatırım, hem de tüketim gerileyeceğini ve ekonominin zarar göreceğini ifade etti. Olumsuz değerlendirmelerde bulunanları da eleştiren Babacan, şunları kaydetti:
"Bunca olumlu gelişmeye rağmen moralleri bozmaya çalışanlar, beklentileri kötüleştirecek tutum içinde olanlar Türkiye'ye zarar vermektedir. Bu ülke hepimizin. Herkesin el birliğiyle çocuklarımızın, torunlarımızın daha iyi bir Türkiye'de yaşıyor olması için çalışması gerekir. Sürekli olarak olumsuzluk havası oluşturmak, sürekli olarak farazi risklerden bahsederek felaket tellallığı yapmak, bu ülkeyi sevmekle bağdaştırılamayacak yaklaşımlardır. Üstelik bu tutum içinde olanların haksızlığı 3 yıldır defalarca ispatlanmış ve kendileri de kredibilite kaybına uğramışlardır. Türkiye'nin kazanımlarını geri döndürmek, Türkiye'ye geçmişin acılarını yeniden yaşatmak, Türkiye'yi yeniden bir kaosun içine çekmek isteyenler, karşılarında önce halkımızın, sonra da hükümetimizin kararlılığını bulacaktır. Hükümetimiz bu konuda son derece hassastır ve bu hassasiyeti de Türkiye'nin hakettiği tüm hedeflere ulaşıncaya kadar koruyacaktır."

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, kimsenin Türkiye'den, pazarlıkla, el sıkışarak, kızıştırarak teşvik alamayacağını belirterek, "Artık pazarlıkla teşvik dönemi sona erdi" dedi. Babacan, kuş gribinin Türk ekonomisini olumsuz etkilemeyeceğini de bildirdi.

Babacan, dövize endeskli iç borçlanma kağıtlarının ihracından neden vazgeçildiğine ilişkin olarak, bu tür kağıtların ağırlıklı olarak bankaların açık pozisyonlarını kapatmaya yönelik verilmiş kağıtlar olduğunu, ödeme dönemlerinin de yaklaştığını, böylelikle bu sayfanın kapatılacağını söyledi. Babacan, cari açıkla ilgili bir soru üzerine ise konunun abartılacak kadar önemli olmadığını belirtti. Diğer alanlarda sağlanan iyileşme nedeniyle cari açığın tek konu olarak kaldığı için, gereğinden fazla gündeme geldiğini ifade eden Babacan, 3 yıldır cari açığın konuşulduğunu, buna karşılık 3 yıldır Türkiye'ye sermaye girişinin devam ettiğini belirterek, "Demek ki parası olan için, gerçekten parası olan için, tasarruflarını yöneten için, cari açık diye bir endişe yok. Böyle bir endişe olsa, bu insanlar gidip TL bozdurup döviz alır. Ama tam tersi oluyor" dedi.

Elbette eleştirileri dikkate alacaklarını söyleyen Babacan, "Kimse, Türk halkının, yatırımcısının moralini bozmak hakkına sahip değildir. Bir yaygara, felaket tellallığı havasında bu konu işlenirse biz de cevabını veririz. Bir de ideolojik olarak yaklaşanlar var. Biz ağzımızla kuş tutsak onlara yaranamayız. O yüzden onların söylediklerini kulak ardı ediyoruz" diye konuştu.

Babacan, Brezilya ve Arjantin'in IMF'e olan borçlarını kapattığı hatırlatılarak, bu konuda Türkiye'nin tutumunun ne olacağına ilişkin bir soruya da, IMF'in Türkiye ile ilişkisinin Hazine ile olduğunu, bu 2 ülkede ise IMF'in Merkez Bankası ile bağlantı içinde bulunduğunu ifade etti. Brezilya ve Arjantin'e borç verilirken bunun rezervlerin güçlendirilmesi için verildiğini, Türkiye'de ise IMF kaynaklarının bütçe finansmanı için kullanıldığını anlatan Babacan, bunun yanında her iki ülkede de cari dengenin artıda olduğunu anlattı. Babacan, "Biz uluslararası kuruluşlar ile olan ilişkilerimizde, hiç bir zaman ön yargı ve kompleks içinde olmadık, popülist eğilimlere girmedik. Türkiye için en doğrusu ne ise onu yapıyoruz. Bu kuruluşlarla ilişkileri rasyonel esaslara göre yürüteceğiz. 3 yıldır zaten IMF'e net borç ödeyicisi olduk" dedi. Babacan, Hyundai'nin otomobil yatırımıyla ilgili bir soru üzerine ise şunları kaydetti:

"Biz 'Şu ülke bunu veriyor, biz bunu niye yapmıyoruz?' demeyeceğiz. Bizim teşvikler konusunda temel ilkelerimiz var. Türkiye Cumhuriyeti, ciddiyeti, prensibi, ilkeleriyle dünyanın kredibilitesini kazanmakta ve her geçen gün bunu artırmaktadır. Kimse Türkiye'den pazarlıkla, el sıkışarak, kızıştırarak bir teşvik alacağını zannetmesin. Böyle bir şey yok. Kimse böyle bir beklenti içine girmesin. Böyle bir şey yok, olmayacak da. Gerekirse kurallarımızı gözden geçiririz, yeni bir çerçeve çizeriz. Bunların hepsi yapılır ama böyle bir şey yaptığımızda kapı herkese eşit açık olmalıdır. Bu temel ilkedir. Aksi halde öyle bir kredibilite kaybına uğrarız ki Türkiye, herkesle konuşarak fısıldaşarak teşvik veren bir ülke durumuna düşer, böyle bir ülke de yatırımcılar için kesinlikle cazip olmaktan çıkar ve güvenini kaybeder. Bizim kazandığımız güven ve itibar en önemli değerimizdir, bunu kaybedemeyiz."

Babacan, başka bir soru üzerine ise Türkiye'deki işsizlerin sabit, çakılı kalan, yıllardır işsiz kalan bir grup olmadığını söyledi. Kuş gribinin Türkiye ekonomisini nasıl etkileyeceği yönündeki bir soruya da cevap veren Babacan, bunun doğal felaketler gibi her zaman her ülkede rastlanabilecek bir durum olduğunu söyledi. Küresel bir sorun olan kuş gribini, ülkelerin el ele vererek yenebileceğini anlatan Babacan, "Artık ekonomimiz içeriden ve dışarıdan olabilecek her türlü etkiden, eskiye nazaran çok daha korunaklı hale geldi. Hiç kimsenin bundan endişesi ve kuşkusu olmasın. 3 yılda defalarca da test edilmiştir. Bu zorlukların hepsinden de ekonomimiz güçlü bir şekilde çıkmıştır. Bundan sonra da devam edecektir. Artık Türkiye olarak uzun vadeli perspektifimizi çizmiş, AB'ye katılım sürecine girmiş bir ülkeyiz. Artık, '10 sene, 20 sene sonra Türkiye nasıl bir ülke olacak?' endişesi kalkmış. Türkiye'nin nasıl bir Türkiye olacağını artık insanlar tahayyül edebiliyorlar. Yoksa 30 yıllık kağıda bu küçük faizle bu kadar talep olmaz. Türkiye'nin ilerisiyle ilgili riskler daha düşmüş olarak algılanıyor. Daha sağlam, ayağı yere basan bir Türkiye var artık" açıklamasında bulundu.

En Çok Aranan Haberler