HABER

Sevişen Beyin

Sevişen Beyin

“Sevişen Beyin”, insan zihninin nasıl ve neden evrildiğiyle ilgili şu ana kadar yapılmış en ikna edici ve radikal açıklamayı sunuyor.


Evrim teorisi daha önce zekayı beyin büyüklüğünün bir ürünü olarak ele almıştı. Ama psikolog Geoffrey Miller kitabında zekanın, tıpkı tavus kuşunun kuyruğu gibi, kur yapmak ve eş bulmak için evrimleştiğini ve bunun da insan doğasını şekillendirdiğini ileri sürüyor.


Beyinlerimiz yalnızca hayatta kalma makineleri olarak değil, aynı zamanda kur yapma makineleri olarak da evrim geçirdi. Atalarımızdan her biri sadece belli bir süre hayatta kalmayı değil, aynı zamanda karşı cinsten en az bir kişiyi döllemesine yetecek kadar seks yapmaya ikna etmeyi de başardı.


Dil evrilmeden önce atalarımızın birbirlerinin düşüncelerini algılayabilmesi kolay değildi, ancak dil evrim geçirdiğinde düşüncenin kendisi de seksüel seçilimin öznesi oldu. Dil ile resim ve müzik gibi diğer yeni ifade biçimleri aracılığıyla atalarımız eşlerini seçerken, güzellik yarışması jüriliğinin yanı sıra, adeta psikolog gibi de hareket etti.


Bazı insan yeteneklerinin karşı cinsten eşleri cezbedebilmek için evrimleştiği doğru, ancak bu olan bitenin arkasında bir tür Freud’cu cinsel güdü olduğu anlamına gelmiyor. Tavus kuşunun kuyruğu cinsel olarak çekici olmak için cinsel bir bilinçaltına ihtiyaç duymaz, tıpkı sanat, cömertlik ve yaratıcılık içgüdümüzün de böylesi bir bilinçaltına ihtiyaç duymayacağı gibi.


Erkekler dişileri döllemek için genellikle rekabet ederler. Bunu diğer erkeklere silahlarıyla gözdağı vererek ve dişileri süsleriyle cezbederek yaparlar. Dişiler güçsüz ve sade erkeklere oranla daha güçlüleri ve çekici olanları seçerek cinsel tercihlerini kullanırlar. Nesiller boyu erkeklerin silahları daha fazla gözdağı vermeye ve süsleri daha etkileyici olmaya doğru evrilmiştir.


Seksüel seçilim teorisinin biyolojiden sürülmesiyle, 20. yüzyılda bilim, insan doğasının statü sergileme ve imaj ile ilgili yönlerini açıklamakta ciddi zorluklar yaşadı. İktisatçılar lüks mallar ve gösterişçi tüketime duyduğumuz açlığı açıklayamadı. Sosyologlar erkeklerin kadınlara oranla neden daha hırslı ve açgözlü olup zenginlik ve güç peşinde koştuklarını açıklayamadı. Eğitim psikologları neden öğrencilerin buluğ çağına girer girmez bir isyan ve moda bilinci geliştirdiklerini açıklayamadı. Her bir benzer durumda, hayatta kalmacı bir yönün bulunmaması insan davranışlarının irrasyonel ve yanlış adaptasyona yönelikmiş gibi görünmesine yol açtı.


Doğum kontrolünün ortaya çıkmasından önce, bir erkeğin üreme başarısı sınırsız biçimde, ne kadar çok cinsel partneri varsa o kadar artıyordu. Baştan çıkarabildiği her üretken kadın kendi genlerini taşıyacak ekstra bir potansiyel çocuk anlamına geliyordu. Ancak kadın için bir tek erkekle cinsel birleşme, takip eden üç yılını alan bir faaliyete yol açıyordu.


Her iki cinsiyet de uzun dönemli partner ararken çok seçicidir. Her ikisi de seksüel statü için rekabet eder, her ikisi de çekiciliklerini ve zekalarını sergilemek için çaba gösterir ve her ikisi de romantik aşkın sevincini ve kalp kırıklığının çaresizliğini yaşar.


Şarkı söyleyen kuşlar uyum yeteneklerini karmaşık, melodili şarkıları tekrar tekrar söyleyerek gösterir. Meyve sinekleri genetik kalitelerini göstermek için birbirlerinin önünde dans eder. İnsanlarda ayırt edici olan, kur yapmanın zihnimizin kapasitesiyle ilgili birçok şeyi açığa çıkarmasıdır. Sanat görsel estetiğimizi, konuşma ise kişilik ve zekamızı sergiler. Beyinlerimizi uyum yeteneğimizin adeta bir reklam aracı gibi kullandığımızda, cömertlik ve yaratıcılık gibi yeni tarz birçok uyum yeteneği de ortaya çıkar.


Kambur balinalar, enerjilerini, eşleşme mevsimi boyunca her gün sürekli tekrarladıkları her biri yarım saatlik ve yüz desibellik şarkılarla israf eder. Erkek dokumacı kuşlar tüm zamanlarını süslü yuvalar yaparak harcar. Erkek fil fokları her bir eşleşme mevsiminde yağlarının 450 gramlık kısmını diğer erkeklerle kavga ederken kaybeder. Erkek aslanlar dişileri hamile bırakabilmek için her gün 30 kez seks yaparak müthiş miktarda enerji harcar.


İnsan türünün erkekleri zaman ve enerjilerinin önemli bir bölümünü yüksek lisans diplomaları alarak, kitaplar yazarak, spor faaliyetlerinde bulunarak, diğer erkeklerle kavga ederek, resim yaparak, caz müziği ile uğraşarak ve dini tarikatlar kurarak harcar. Bunlar bilinçli seksüel stratejiler olmayabilir, ama “başarı” ve “statü” tutkusunun altında yatan etkenler muhtemelen seksüel seçilim tarafından biçimlendiriliyordu


Hayvanların zihinleri doğal seçilimin bant sisteminde seri üretilen tekdüze siyah Model T arabaları değildir. Kendi reklamlarını yapar, kendini terfi ettirir, kendi kendini ambalajlar, ürünlerini aşağıdan yukarıya, içeriden dışarıya, doğumdan ölüme kadar kendi tüketicilerinin, yani karşı cinsin taleplerine göre şekillendirir. Modern toplumlarda hayatımızı biçimlendiren iş dünyasının pazarlama yönelimleri hakkında çelişkili duygular hissedebiliriz. Ama bu pazarlama dünyası içinde olup da onun bir parçası değilmişiz gibi yapmak ikiyüzlülükten başka bir şey değildir.


Olgun erkekler bir şeyler fırlatma açısından daha fazla isabet yetenekleriyle donatılmış olabilirlerdi, ama yiyecek peşindeyken daha büyük topluluklarda gezinen dişiler çok sayıda göz ve el ile karşılıklı dayanışma içinde etkin bir koruma ve uyanıklılık gibi avantajlara sahipti. Bu kadınlar bir düzine kardeşleri, teyzeleri ve kadın arkadaşlarının oluşturduğu topluluklarda bir çekirdek ailedeki erkeğe göre daha fazla güvendeydiler. İnsan türünün dişileri evrim geçirmiş en büyük primatlardan ve Afrika’daki en güçlü otobur ve etoburlardandır. Kendilerinden sadece yüzde 10 daha uzun olan erkek arkadaşlarının yardımlarına muhtaç değillerdi. Dişi atalarımızın bir yırtıcıyla karşılaşmalarını gözünüzde canlandırdığınızda ağlayıp sızlayan, korkudan titreyip sinen bir Marilyn Monroe düşünmeyin. Steffi Graf’ı bir tenis raketi yerine, ateşli bir meşaleyi sağa sola sallarken hayal edin.


Bedenlerimiz seksüel seçilim baskılarını gösteren çok zengin bir kanıt yığını sunmaktadır, çünkü bedenler görülebilen, ölçülebilen, diğer türlerle çok kolay kıyaslanabilen ve insan kültürü tarafından nispeten daha az biçimlenmiş şeylerdir. Son yıllarda Michel Foucault gibi postmodern teorisyenler tarafından sanki insan bedenlerinin atalarımızın seksüel tercihleriyle değil de, kültürel normlar tarafından biçimlendiği şeklinde şeyler iddia edildi. Bu teorisyenlerin daha sık hayvanat bahçelerine gitmesi gerekiyor. Onların sosyal baskılar yoluyla insan bedeninin “radikal olarak yeniden biçimlendirilmesi” dediği şeyler evrimin gücüyle kıyaslandığında çok küçük ve çok önemsiz kalmaktadır. Evrim bir dinozoru bir albatrosa, dört bacaklı bir memeliyi ispermeçet balinasına ve küçücük, böcek ezerek beslenen bir primatı Julia Roberts ya da Arnold Schwarzenegger’e dönüştürebilmektedir. Seçilim, herhangi bir kozmetik ameliyattan ya da kültürel normdan çok daha büyük bir güce sahiptir.


Eğer iki erkek doğurganlık döneminde bir dişiyle cinsel ilişkiye girmişse, onların spermleri rekabet halindedir. Sadece bir tanesi, en iyi ihtimalle, bu yumurtayı dölleyebilecektir. Daha hızlı, daha uzun süre yaşayan ve daha çok sperme sahip bir erkeğin diğerlerine göre kendi genlerini çocuklarına geçirme ihtimali daha yüksektir. İnsan türünde erkekler birçok fiziksel ve zihinsel sperm rekabetine yönelik adaptasyonlar gösterir. Bazı çalışmalara göre bir kadın uzun bir yolculuktan döndüğünde eşi cinsel birleşmede normal zamanlardan daha fazla meni üretir. Herhangi bir rakibin gözden uzak olan kadının vajinasında kendine yol bulmuş olan spermini alt etmek istercesine.


Kadınların göğüs ve kalçaları Platoncu güzellik idealleri gibi bazı gelişigüzel yuvarlaklık takıntısı yüzünden evrilmemiştir. Göğüsler ve kalçaların evriminin nedeni bunların sağlık, gençlik, doğurganlık, simetri ve yeterli yağ rezervine sahip olma gibi güvenilir göstergeler olmasıyla alakalıdır. Göğüsler gibi, kalçalar da insan evriminde erkek eş tercihinin önemini göstermektedir.


Lüks mallar ve hizmetler için harcadığımız her 100 dolar muhtemelen, eğer doğru bir hayır kurumuna bağışlamışsak, dünyanın gelişmekte olan bölgelerinde bir çocuğu ölümden kurtarmaya yetebilir. Bir spor araba için normal bir arabaya göre fazladan harcayacağımız 10 bin dolar ile Hindistan’daki yüz çocuk muhtemelen ölümden kurtarılabilir. Bunun böyle olmadığını iddia etsek de, kendimizi haklı çıkarmamız ölülerin derdine derman olmaz. Eğer her bir lüks aracın etrafında 100 tane aç hayaletin gezindiğini tahayyül etsek, belki o zaman denetimsiz tüketimcilik seksüel çekiciliğinin bir kısmını kaybederdi.


Fahişelik dünyanın en eski mesleğidir ve evlilik bir tür fahişeliktir. 1992 yılında Nobel Ekonomi Ödülü’nü alan iktisatçı Gary Becker bu ödülü kısmen evliliği benzer sözleşme terimlerini kullanarak açıklamasıyla almıştır. Her şeyin metalaştığı ve her ilişkinin sözleşme üzerine inşa edildiği günümüz modern dünyasında kur yapmada karşılıklılık teorisi mümkünmüş gibi görünmektedir. Ama daha yakından bakıldığında bu karşılıklılık teorisi çökmektedir.


Kendimiz dışında genellikle diğer insanlar hakkında konuşuruz. Dil çoğunlukla dedikodudur. Evrimsel psikolog Robin Dunbar dedikodunun atalarımıza doğrudan gözlem ve doğrudan etkileşimle edinebileceklerinden çok daha fazla sayıda sosyal ilişki hakkında bilgi sağlayabilmeleri konusunda yardımcı olduğunu iddia etti. Konuşmak arkadaşlıklarımızı pekiştirmek için tımar yapmaktan çok daha etkili bir yoldur. Dedikodunun “sosyal tımar yapma biçimi” olarak algılanışı onun neden birçok duygudaşlık göstergesi içerdiğini açıklar. Dedikodunun diğer bazı özellikleri vardır ki bunlar bir statü sergilenmesi ya da hatta bazen bir kur yapma ifşası biçiminde daha iyi açıklanabilir.


Evrimsel psikoloji erkeklerin parasal zenginlik ve kadınların fiziksel güzellik sergileme dışında da birçok uyum yeteneği göstergesine sahip olduğunun altını çizmektedir. Bu kitapta iddia edildiği gibi, hem kadınlar hem de erkekler hikâye anlatma, şiir, sanat, müzik, spor, dans, nükte, nezaket, liderlik, felsefi teoriler geliştirme ve benzeri yollarla yaratıcı zeka ve diğer uyum yeteneği sergileme yolları geliştirmişlerdir. Marksistler, feministler, sanatçılar ve evliyalar maddi lükslere sahip olmak için ekonomik statü hiyerarşileri dışında, pek çok biçimde insan zekasının, yaratıcılığının, nezaketinin ve liderliğinin sergilenebileceğinin de farkındalar.


Geoffrey Miller şöyle ekliyor: “Ben de bu düşünceye katılıyorum ve bu kitap, tarih öncesi insansı atalarımızın ve hippilerin kendilerini sergileme biçimlerine odaklanmıştır: Bedensel süs, ritmik dans, müstehcen espriler, yenilik merakından doğan yaratıcılık, cömertlik, ideolojik heyecan, iyi seks, hatırlanabilir hikâye anlatma ve ortak bilinç. Umuyorum ki seksüel tercih teorisi, zihninizin güzelliğinin, çalışma, tasarruf, alışveriş ve tüketme yeteneğinizle değil, gündelik sohbetlerinizin cazibesiyle değer bulduğu önermesiyle kendinize güveninizi arttıracaktır.”

En Çok Aranan Haberler