TESK Yönetim Kurulu Üyesi ve Malatya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (MESOB) Başkanı Şevket Keskin, "Türkiye’de semt pazarcıları için yönetmenlik çıkartılırken, ne yazık ki çok önemli toplumsal konu olan market yasası çıkartılamamakta ve yıllardır mecliste beklemektedir. Türkiye’de market işletmeciliği hukuki bir zemine oturtulmalı ve yasal düzenleme bir an önce yapılmalıdır" dedi.
TESK Yönetim Kurulu Üyesi ve MESOB Başkanı Şevket Keskin, yaptığı açıklama da marketçilik konusunda hukuki düzenlemenin yapılmasını istediklerini bildirerek, "Türkiye’de marketler konusunda var olan yasal ve hukuki boşluk nedeniyle esnaf ve sanatkarlarımızın gün geçtikçe yaşamış olduğu sıkıntılar artmaktadır. Ancak yasal boşluğa rağmen, belediyelerimizin mahalle aralarında gelişi güzel, kontrolsüz, plansız, denetimsiz bir şekilde vermiş olduğu market ruhsatları, yaşanan sıkıntıyı daha da arttırmaktadır. Marketler, gecekondu mantığıyla açılır ve işletilir oldu. Şöyle ki; bugün Malatya’da market statüsündeki işletmelerin sayısı 150’yi aşmaktadır. Ancak normal bir marketin bulundurması gereken özellikleri taşıyan market sayısı yüzde 10’u bile geçmemektedir. Market açmak için mahalle arasında, sokak başlarında bir apartman altındaki boş bir dükkanın bulunması yeterli sayılmaktadır. Mevcut haliyle, otoparkı olmayan, ürün sevk giriş ve çıkışı yapılmayan, yangın tahliye kapısı ve yangın merdiveni bulunmayan, ısıtma ve soğutma sistemleri standartlara uymayan, tüketiciler için güvenli giriş ve çıkış düzenlenmeyen, adeta gecekondu mantığıyla plansız ve düzensiz bir şekilde market adı altında işletmeler açılmaktadır. Bu durum, başlı başına günlük sosyal hayatı olumsuz etkilediği gibi, şehirlerde işletme kirliliğine neden olmaktadır. Önünde 3 araç için park yeri bulunmayan apartman zemin katlarına market adı altında ruhsat verilmesi, çağdaş dünyamızda bir akıl tutulmasıdır" dedi.
"Marketlerin ruhsat verildiği yerleri kadar iç dizaynları da sat-kaç fikri ile düzenlenmesi nedeniyle tartışılır durumdadır. Çünkü bugün mahalle aralarına yayılmış olan irili-ufaklı market adı altında ruhsatlandırılan işletmelerin kullandıkları raf uygulaması, ucuz ancak kalitesiz bir çok ürünü satışa sunmaktadır" diyen Keskin şöyle devam etti:
"Marketlerin artışı karşısında bu duruma istihdam ve hijyen konusunda sessiz kalınmasına karşın, var olan durum bunu hiç yansıtmamaktadır. Ulusal bir çok market, neredeyse işletmelerini 2 ya da 3 elemanla yürütmektedir. Bir kasiyer ve büyük karton kolileriyle marketçilik yapılmaz. Marketlerin istihdama önemli bir katkısı bulunmamaktadır. Bir küçük mahalle bakkalı bile ulusal market şubelerinden daha fazla istihdam sağlamaktadır. Hijyen konusunda ise ulusal marketlerde satılan birçok ürünün Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı kontrolleriyle sağlıksız ve kalitesiz olduğu ortaya çıkartılmıştır. Ulusal marketlerdeki birçok ürünün ne durumda olduğu, ilgili bakanlıkların denetimleriyle kamuoyuna sunulmuştur. Sat-kaç mantığı dediğimiz uygulama budur. İrili-ufaklı marketler günlük müşteri yoğunluğu karşısında sağlıksız birçok ürünü kampanya adı altında ucuz bir şekilde satışa sunmaktadır. Kontrolsüz ve denetimsiz marketçilik, tüketici sağlığını hiçe saymaktadır."
Keskin, küçük esnaf ve sanatkarın dükkan açarken 1 kuruş teşvik alamamasına rağmen, hukuki boşluk bulunan marketlerin tüm raf ve düzenlemesinin devletin sağladığı kredilerle gerçekleştirildiğini belirterek, "Günümüz marketçilik anlayışı, küçük esnaf ve sanatkarı bitirme noktasına getiren kontrolsüz bir güce dönüşmüştür. Devletimiz ve hükümetimiz, toplumda sosyal hayatın dinamiği olan esnaf ve sanatkarı koruyucu önlemler almalıdır. En küçük çorbacımız, lokantamız 3 kişi 5 kişi çalıştırıyor. En küçük bakkalımız dahi 5 kişilik aileyi geçindiriyor. Bugün ne yazık ki esnaf ve sanatkarımıza destek sağlanmazken, haksız rekabet teşvik edilircesine gecekondu marketçiliğine her türlü destek sağlanmaktadır. Küçük bir bakkalımız işyerini kendi sermayesiyle düzenlerken, bugün marketlerin raf ve dolapları neredeyse devlet teşviğiyle yerleştirilmektedir. Küçük bir bakkal, bir soğutucu için devletten 1 kuruş yardım alamazken, büyük marketler neredeyse tamamen devlet kredisiyle donatılmaktadır. Esnaf ve sanatkar, işsizliği önleme ve sosyal barışı sağlamada devletimize önemli katkılar sunarken, diğer yandan ne yazık ki marketçilik sistemiyle hem milletimiz, hem de devletimiz sömürülmekte, sıcak para vatandaşın cebinden çıkartılarak yurt dışına götürülmektedir. Bu acımasız rekabetin ülkeye ve millete hiçbir faydası yoktur" ifadelerini kaydetti.
Şevket Keskin, marketçilik konusundaki önerilerini ise şu şekilde sıraladı:
"1- Türkiye’de semt pazarcıları için yönetmelik çıkartılırken, ne yazık ki çok önemli toplumsal konu olan market yasası çıkartılamamakta ve yıllardır mecliste beklemektedir. Türkiye’de market işletmeciliği hukuki bir zemine oturtulmalı ve yasal düzenleme bir an önce yapılmalıdır. 2- Market ruhsatları şehir planlamasıyla verilmeli, binalar yapılırken market yerleri inşaat ruhsatlarında gösterilmelidir. Normal standart bir marketin açılabileceği metrekare büyüklüğü şartı aranmalı, otoparkı, depo giriş ve çıkışı gibi günlük hayatı etkilemeyecek tüm standartlar imar projesinde uygulanmalıdır. İmar uygulamasıyla gecekondu marketçiliği engellenmiş olur. 3- İl içerisinde market sayısı, açılacak bölgenin nüfus ve yoğunluğuna göre belirlenmeli, her bölgeye standart uzaklıkta belirli market açma kotası uygulanmalı, ticari taksi ve ticari plakalı araçlara uygulanan kota gibi bir sistem geliştirilmeli, belediyeler haklı olarak küçük sermayeli ticari araç işletmelerini korumak için kota uygulaması yaparken, aynı durumu küçük esnaf ve sanatkarı korumak için de hayata geçirmelidir. 4- Ulusal ve yerel marketlere şube açma sınırlaması getirilmelidir. Belediyeler örneğin mahalle arası çalışan yolcu minibüslerine, hizmet ettikleri bölgeye göre sayı kotası koymaktadır. Aynı durum marketler için de uygulanmalıdır. Her bölgeye belli bir market kotası konulmalı, nüfus yoğunluğu artan bölgelere belediye market şubesi açma kotasını arttırmalı ve bunu ihaleyle yapmalıdır. Bu durumda belediyelere yeni bir ek gelir kapısı da açılacağı gibi, kontrollü, denetimli ve sosyal hayatı etkilemeyen düzenli bir market piyasası oluşturulmuş olacaktır. 5- Büyük alışveriş merkezleri kesinlikle şehir dışında açılmalı, her ilin yoğunluğunu kaldırabileceği AVM sayısı belirlenmelidir."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz