Mynet Trend

BİZE ULAŞIN

Seyahat Geni Diye Bir Şey Var: Bazıları Gezmek İçin Doğuyor

Bir psikoloji blogunda, seyahat etmeye yönelik ihtiyacın bir gene kadar takip edildiğinden bahsedildi. Bu gen DRD4 adlı bir genden türemiş ve beyindeki dopamin seviyeleri ile bir ilişkisi var!

Seyahat Geni Diye Bir Şey Var: Bazıları Gezmek İçin Doğuyor

Bazı insanlar vardır ki evden çıkmaya hiç ihtiyaç duymazlar. Yaşadıkları şehirde kalmaktan, hep oturdukları koltuktan ve onları tamamen kaplayan 360 derecelik çemberden memnundurlar. Diğer tarafta da geri kalanımız; bir yerde sabit duramayan, belki de Anthony Bourdain’i düşünen ve pasaportunu her ihtimale karşı yanında bulunduran biz. Buna ister seyahat tutkusu deyin, ister merak hepsi aynı kapıya çıkıyor; ne kadar gezerseniz gezin keşfetmeye olan açlığınızı bastıramayacaksınız.

Varılacak belli bir hedef seçmek plan yapmayı gerektirir ve sizin bütün bu planlama işleriyle aranız pek iyi olmayabilir. Planlar her zaman altlarında bir amaç barındırırlar ve bunlar olmadan seyahat etmek size daha çok heyecan ve deneyim katacaktır.

Kendinizi bildiğiniz bileli böylesiniz; ki bu büyük ihtimalle küçüklüğünüzde gittiğiniz yaz tatillerine, yazlık ziyaretlerine kadar dayanıyor. Ancak son zamanlarda yapılan bilimsel araştırmalar gösteriyor ki bu zaten sizin DNA’nızda işlenmiş!

Bir psikoloji blogunda; seyahat etmeye yönelik ihtiyacın bir gene kadar takip edildiğinden bahsedildi. Bu gen DRD4 adlı bir genden türemiş ve beyindeki dopamin seviyeleri ile bir ilişkisi var!

Genin kendisi DRD4-7R adlandırılmış ama merak ve hareketlilikle olan bağlantısı sebebiyle ‘seyahat tutkusu geni’ olarak da adlandırılıyor. Her nasılsa normal hayatta bu geni taşıyan insanlar genel olarak tek bir ortak noktaya sahipler; seyahat geçmişi.

Aslında bu gen çok yaygın değil; hatta bir topluluğun yalnızca yüzde 20’sinde görülebiliyor. Ama şunu da söyleyebiliriz ki eskiden beri seyahat etmeye yönlendirilmiş topluluklarda bu genle daha yüksek oranlarda karşılaşmak mümkün.

Bütün insan formlarının Afrika kökenli olduğunu varsayan Chaunsheng Chen'in 1999 yılında yürüttüğü bir çalışmada ‘DRD4-7r gen formunun; daha çok ve daha uzun mesafeli seyahat eden modern hayat insanlarında görülme oranının binlerce yıl önce ilk göç eden insanlarda görülme oranından çok daha fazla’ olduğu fikrini desteklemiş.

Kısaca burada Chen’in bahsettiği şey açıkça; Afrika’dan ayrılan uygarlıkların, yani insan ırkının teorik atalarının ‘merak ve hareketlilik’ sebebi olan bu mutant genin taşıyıcıları olma ihtimali fazlasıyla yüksek.

National Geographic’ten David Dobbs’un yaptığı bir çalışma da yukarıda bahsedilen bulguları destekliyor – ve sebep olarak sadece merak ve hareketliliğe değil aynı zamanda seyahat tutkusuna dikkat çekiyor.

Dobbs’a göre DRD4 geninin mutant halinin, 7r, insanlardaki etkileri ‘daha çok risk almaya eğilim; yeni yerler, yemekler, ilişkiler, ilaçlar yada cinsel imkanlar keşfetme gibi etkileri var. Yine Dobbs’a göre bu genin taşıyıcıları ‘genellikle bu değişiklik akımını ve maceraları benimserler’.

Chan’la aynı fikirde olan Dobbs ayrıca DRD4 geninin 7r mutasyonunun da insanoğlunun göçüyle alakalı olduğunu söylemiştir.

Günümüz göçmen topluluklarla, daha sabit ya da aynı bölgede neredeyse varoluşlarından beri yaşamış toplulukları karşılaştırdığımızda yer değiştirme ve taşınma geçmişi olanlar 7r genini daha yaygın olarak taşırlar.

Dobbs 7r’nin ikinci bir genetik çeşitlilik (2r) ile bağlantısını destekleyen ve bu genin ataları Afrika’dan ayrıldıktan sonra daha uzak yerlere göç eden topluluklarda beklenilenden daha yaygın olduğunu destekleyen 10 yıllık istatiksel bir ses çalışması yürüttü.

Bununla birlikte Yale Üniversitesi’nden Kenneth Kidd’in hala bu ‘seyahat geni’nden şüphe etmek için sebepleri vardı. Kidd’e göre bu durum diğerlerinin bahsetmeye çalıştığı şeyden biraz daha karışıktı. ’Genetik bu şekilde işlemez’ diyen Kidd ‘İnsan kadar karmaşık bir varlığı sadece tek bir gene bağlayarak basitleştiremezsiniz’ diyor.

Cevap olarak Dobbs, konuyu daha iyi anlayabilmek için, evrimsel genetikçi olan Jim Noonan’a danıştı. En basit şekliyle Dobbs, Nooan’dan alıntı yaparak insan kabiliyetinin geri kalanları nasıl keşfettiğini iki sistemin işleviyle belirtiyor; beyin ve uzuvlar.

İnsanları ele aldığımızda, en yakın atalarımız olan maymunların ve insanların uzuv ve beyinlerinde bazı farklılıklar var – “uzun mesafe yürümemizi sağlayan bacaklarımız ve kalçalarımız, akıllı ellerimiz ve hatta çok daha yavaş gelişen ama daha büyük olan daha akıllı beyinlerimiz’ diyerek açıklıyor Dobbs.

Bu farklılıklar bize tür olarak uzun mesafeli seyahatleri ve keşifleri mümkün kılarken – genetik yapımız hala neredeyse maymunlarınki ile aynı, tabii anatomimizin dış görünümü hariç. Bu mantığa göre 7r genini taşıyanlar genetik gelişmelere göre normal DRD4 genini taşıyanlarla karşılaştırıldığında daha farklı bir planı takip ediyorlar. Teorik olarak bu farklılıklar daha farklı uzuv ve beyin sistemine sebep olabilir. Belki de bu yüzden insanlar seyahat etmeye ihtiyacı olduğunu hissediyor. (Elbette yorgunluk dışında)

Pozitif keşif niteliğinde binlerce karakter özellikleri taşısa da, mutant DRD4-7r geni aynı zamanda genel Neandertalik davranışlarla da bağlantılı olabilir.

LoPorto’ya göre bu çeşitli geni taşıyanlar ‘inanılmaz yaratıcı, becerikli ve lider’ özelliklerini barındırabilir, seyahat tutkusu daha fazla olabilirken tamamen kontrolden de çıkabilirler.

Yani eğer önümüzdeki birkaç ay seyahat etmek için işten ayrılmayı düşünüyorsanız bir durun ve mantıklı düşünün. Biliyorum, plansız seyahat etmek her zaman daha eğlenceli.

Kaynak

En Çok Aranan Haberler