Meksika'da 'Kara Mass' isimli tarikatın düzenlediği etkinliğe katılan turistler ağlayarak alanı terk ettiler.
Meksika'da şeytana tapan 'Kara Mass' isimli tarikatın kendilerini ziyarete gelen turistlere özel düzenlediği etkinlik izleyenlerin kanını dondurdu.
HAYVANLARI İŞKENCEYLE ÖLDÜRÜP KANLARINI İÇTİLER
Farklı inançların hüküm sürdüğü topraklardan biri olan Meksika'da şeytana tapan 'Kara Mass' tarikatının düzenlediği son etkinlik bölgeye giden turistler tarafından anbean kaydedildi.
Tavuk ve keçi gibi hayvanların bin bir işkenceyle şeytana kurban edildiği ayinde hayvanların kanları içildi.
TURİSTLER AĞLAYARAK KAÇTI
Hayvanlara yapılan işkenceler ve tarikat üyelerinin giderek kontrolden çıkması karşısında büyük bir şok yaşayan turistlerin bölgeyi ağlayarak terk ettiği öğrenildi.
İşte o törenden kareler;
Hindistan'ın Varanasi şehrinde yaşayan Aghori Babalar ölüleri yemeleriyle ünlüler. İnsanın en büyük korkusunun kendi ölümleri olduğuna inanırlar ve bunu aydınlanmanın önünde bir engel olarak görürler.
Bu yüzden ölümle yüzleşmenin yolunu ölüleri yemek olarak görürler. Bu kültüre göre din adamları, çocuklar, evlenmemiş veya hamile kadınlar yakılamazlar, bunun yerine öldükten sonra nehire bırakırlar, Aghori Babalar da onları nehirden alır ve yerler.
Pasifik'de bir adada Bunlap köyünde Gkol isimli ilginç bir gelenek yürütülüyor. Bungee jumping'e benzeyen bu gelenekte insanlar dans ediyor ve gönüllü olanlar ileri çıkıp atlamayı yapıyorlar. Bileklerine ip bağlıyorlar ve bu gelenek için özel yapılmış tahta kulelerden atlıyorlar. Gönüllüler kırık kemiklerin oluşması riskine karşı kafaları önde düşünmeden atlıyorlar ve ne kadar yüksekten atlarlarsa tanrı tarafından o kadar kutsanacaklarını düşünüyorlar.
Vodun Batı Afrika'da bir din. Bu dinin geleneklerinden birisi de birini bir tür medyum haline dönüştürmek. Bu kişi ormana götürülerek kutsal ruhla iletişime geçmesi sağlanıyor. Ruh vücudu ele geçiriyor ve kişi bilinçsiz hale geliyor. Bu halde aç ve susuz 3 gün kalıyorlar, daha sonra ise başka bazı ayinlerle bilinçlerine kavuşuyorlar.
Amazonda yaşayan dünyanın en ilkel kabilesi Yanomami, ölümün doğal bir olay olmadığını düşünüyor. Bu yüzden ölüler yakılıyor ve külleri muzla karıştırılarak yeniyor. Bu sayede ölenlerin yaşamlarının devam ettirildiğini düşünüyorlar.
Tibet'te Budistler reenkarnasyona inanıyorlar, dolayısıyla vücudun öldükten sonra korunmasına gerek duymuyorlar. Bu yüzden öldükten sonra ölü bedenler genellikle yüksek yerlerde açık alanlara bırakılıyor böylece yırtıcı kuşlar tarafından yeniliyorlar. Rahipler bunu hızlandırmak için ölü bedeni parçalara ayırarak açık alanlara bırakıyorlar.
Tayland, Puket'te her yıl düzenlenen Vejeteryan Festivali'nde çok ilginç bir gelenek düzenleniyor. Bu mazoşist ayinde gönüllüler yanaklarından bıçak, kılıç, kanca ve hatta silahlar geçiriyorlar. Bu ayin sırasında tanırının bedenlerine girdiğini ve onları kötülüklerden koruduğunu düşünüyorlar.
Amerika yerlileri doğayı onurlandırmak amaçlı çeşitli geleneklere sahiptir. Bunlara kutsal ruha dua etmek veya yaşam ağacıyla bire bir iletişim halinde kurban vermektir. Kurbanın göğsünde bir delik açılır ve bu delikten geçen bir halatla yaşam ağacını sembolize eden bir direğe bağlanır. Daha sonra kurbanlar ileri geri giderek göğüslerine bağlı olan halatlardan kurtulmaya çalışırlar. Bu dans saatlerce sürebilir.
Malezya'da Taoistlerin düzenlediği 9 İmparator Tanrı Festivalinde insanlar ateşin üzerinde çıplak yürüyor çünkü ateşin kusurları ve kötü ruhları uzaklaştırdığına inanıyorlar. Böylece insanların gerçek ruhsal gücü ortaya çıkıyor ve bunu her yıl yüzlerce insan yapıyor.
Kemiklerin dönüşü anlamına gelen Famadihana festivali her yıl Madagaskar'da düzenleniyor. Katılımcılar ölü beden ne kadar çabuk çürürse o kadar hızlı sonraki yaşama geçeceklerini düşünüyorlar, bu yüzden ölü bedenleri mezarlarından çıkarıp onlarla beraber dans edip şarkı söylüyorlar, gelenek bitince de geri gömüyorlar.