ABD, Suriye hükümeti ve müttefikleri ile girişilecek her türlü yabancı ticari, mali, teknolojik faaliyetleri önlemek amacıyla yeni ekonomik yaptırımları bugün uygulamaya koydu.
ABD, Sezar Yasası adıyla gündeme getirdiği yaptırımlarla, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad hükümetini sivillere yönelik "cani saldırılarını durdurmaya" ve "barışçıl bir siyasi geçişe" zorlamayı hedeflediğini belirtiyor.
Ancak bu sert yaptırımların, Suriye'de giderek derinleşen ekonomik krizi ve savaş yorgunu halkın durumunu daha da kötüleştirmesi yönünde endişeler dile getiriliyor.
Suriye para birimi son haftalarda karaborsada büyük değer kaybına uğradı ve gıda ve ilaç fiyatlarının artmasına, hükümetin kontrolündeki bölgelerde ender görülen protestolara yol açtı.
Suriye'de Mart 2011'den bu yana devam eden iç savaşta 380 bin kişinin öldüğü, 11 milyon insanın ülke içine veya dışına göç etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.
Suriye hükümeti, Rusya ve İran'ın da desteğiyle ülkenin büyük bir kısmında kontrolü yeniden ele geçirdi.
Suriye'nin kuzeybatısında, Türkiye sınırında yer alan İdlib vilayeti, hükümete karşı mücadele yürüten silahlı grupların elinde. Burası, ılımlı olarak nitelendirilen muhalif gruplar ve bazı cihatçı örgütlerin kontrolü altında bulunuyor. Bu gruplardan bazıları Türkiye'nin desteğini alıyor.
ABD, Suriye'ye karşı 40 yıldır yaptırım uyguluyor. Ancak iç savaşın başladığı 2011'den bu yana bu yaptırımlar daha da yoğunlaştı.
ABD'nin Aralık'ta geçirdiği Sezar Yasası ismini "Sezar" kod adlı bir askeri fotoğrafçıdan alıyor. Bu fotoğrafçının, Suriye hapishanelerinde işkence ve ölümü belgeleyen 52 bini aşkın fotoğraf çektiği belirtiliyor.
Yasa, "Beşar Esad hükümetini Suriye halkına karşı cani saldırılarını durdurmaya zorlayacak ve Suriye'de hukukun üstünlüğü, insan hakları ve komşularla barışçıl bir arada varlığını sürdürme ilkelerine saygı duyacak bir hükümete geçişi destekleyecek" şekilde diplomatik ve zorlayıcı ekonomik araçların kullanılması için yetki veriyor.
Suriye'de Suriye hükümeti ve müttefiklerinin kontrolü altındaki bölgelerin yeniden inşası ile ilgili projeler için sözleşmeler ile ilgili yabancı kişilere karşı yaptırım uygulanmasını öngörüyor.
Birlşeşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Salı günü video konferans yoluyla yaptığı toplantıda, Suriye daimi temsilcisi Beşar el Caferi, Washington'ı Suriye halkının yaşadığı sıkıntılar konusunda sert bir dille eleştirdi.
Rusya temsilcisi Vassily Nebenzia da yaptırımları eleştirerek ABD'nin bu yaptırımlarla amacının "Suriye'deki meşru yetkilileri devirmek" olduğunu söyledi.
Çin temsilcisi Zhang Jun ise "Suriye gibi kırılgan ülkelerin koronavirüs slagını ile mücadelede zorlandığını, daha fazla yaptırım uygulamanın insanlık dışı olduğunu" belirtti.
BBC'nin Ortadoğu Editörü Jeremy Bowen, Suriye ekonomisinin zaten çöküş yaşadığını, Suriyelilerin bir yıl öncesine kıyasla aç olduğunu belirtiyor. Bowen şöyle devam ediyor:
"Ekonomik yaptırımlar genellikle kaba bir araç ve birçok uzman Sezar Yasası'nın hedefini tutturamayacağı yönünde kaygılarını dile getiriyor. Tersine bu yaptırımlarla, on yıla varan savaşın ardından Suriye ekonomisinden geriye kalanlara yıkıcı bir darbe indiriliyor olabilir.
"Suriye'nin komşusu Lübnan'daki ekonomik kriz, özellikle bankaların çöküşü ile Suriye'nin dış dünya ile ana bağlantısı kesilmş oldu. Suriye para birimi değer kaybetti, ithal temel gıda maddelerinin fiyatı artarak birçok insanın alım gücünü aştı.
"Esad rejimini hedef almanın yanı sıra, Sezar Yasası, Başkan Donald Trump'ın İran'a ve Lübnan'daki en güçlü askeri ve siyasi güç olan Hizbullah da dahil olmak üzere vekillerine karşı "maksimum baskı" politikası ile de uyumlu.
"Yasayı eleştirenler, Washington'ın İran'ı cezlandırma hevesinin, Suriye'deki siviller için çok daha zor koşullar yaratmakla sonuçlanabileceğini söylüyor."